Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10141 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2023 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Bafra 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla)Tarihi : 17/12/2013Numarası : 2013/29-2013/317 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalam temyiz itirazlarının reddine. 2-Davacı, güvenlik görevlisi olarak 8.9.2007 tarihinden itbaren davalı iş yerinde çalışmaya başladığını, iş aktinin 22.6.2012 tarihinde işveren tarafından üç gün üst üste işe gelmediğinden bahisle haksız şekilde feshedildiğini, oysa 20.6.2012 tarihinde iş yerinin dışında ve iş ile ilişkisi olmayan bir suç isnadı nedeniyle tutuklandığını, bu durumun işverene bildirildiğini tutuklama nedeniyle iş aktinin feshi için (4857 sayılı Kanunun 25/IV) aynı kununun 17.maddesindeki bildirim süresini aşması gerektiği halde davalının davacının tutuklanmasının üzerinden üç gün geçmesiyle davacının iş aktini haksız şekilde feshettiğini iddia ederek ihbar ve kıdem tazminatı ile fazla çalışma, yıllık izin ve ulusal bayram genel tatil ücretlerinden oluşan alacaklarının ödetilmesini istemiştir. Davalı, iş aktinin feshinin haklı nedene dayandığını, davacının 19.6.2012 tarihinde mazeretsiz olarak işe gelmemesi üzerine tutanak düzenlendiğini, kendisine ulaşılamadığnı, 20.6.2012 tarihinde yine işe gelmemesi üzerine tutanak düzenlendiğini, evi arandığında annesinin oğlunun hastaneye yattığını, akşam nöbete gelebileceğini belirttiği halde hastaneye iş arkadaşı gönderildiğinde hastanede olmadığının anlaşıldığını, 22.6.2012 tarihinde yine işe gelmeyince iş aktinin İş Kanununun 25/II-g.maddesi uyarınca feshedildiğini; davacının tutuklandığını davacı ve ailesi tarafından davalıdan gizlendiğini, davalının davacının tutuklandığını davacının çektiği 5.7.2012 günlü ihtarname ile öğrendiğini, ancak tutukluluğunun devam etmesi nedeniyle tekrar işe alınmadığını, her türlü işçilik alacağının da ödenmiş olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davacının hasta olduğunu belirterek işe gelmediği gün de hastaneye gitmediği, amirlerini yanılttığı; yaralama olayına karışarak tutuklandığı gerekçesiyle ihbar ve kıdem tazminatı ile ulusal bayram genel tatil ücret alacağı bulunmadığından bahisle ulusal bayram genel tatil ücret isteminin reddine; fazla mesai ve yıllık izin ücreti istemlerinin kabulüne karar verilmiştir. İş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebeple feshedilip feshedilmediği, buna bağlı olarak da davacının ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanıp kazammadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Davalı işveren iş sözleşmesini davacının 19-20-21 Haziran 2012 tarihinde izinsiz ve sebepsiz devamsızlık yaptığı, gerekçesiyle haklı sebeple feshettiğini iddia etmektedir. Ancak, dosya içindeki belgelerden davacının iş yeri dışında 19.6.2012 tarihinde gerçekleşen bir olaydan dolayı 20 Haziran 2012 tarihinde gözaltına alınıp 21 Haziran 2012 tarihinde tutuklanmasından dolayı devamsızlığının gerçekleştiği yani devamsızlığının mazerete dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalı işverenin 4857 sayılı İş Kanununun 25/II-g maddesine dayandırılan fesihi haklı değildir. Ancak davacı işçinin dosya kapsamında bulunan Bafra Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/112 Esas 178 Karar sayılı kararından anlaşıldığı kadarıyla 21.6.2012 tarihinde tutuklanıp 21.12.2012 tarihinde tahliye edildiği dolayısıyla altı ayı bulan tutukluluk süresi İş Kanununun 17. maddesindeki (sekiz haftalık) ihbar önelini geçtiği için işveren feshi 4857 sayılı Kanunun 25/IV.maddesindeki düzenlemeye uygundur. Bu durumda, davacı ihbar tazminatına hak kazanmasıda zorlayıcı sebeplerle fesih olduğu için kıdem tazminatına hak kazanır. Anılan yön gözetilmeksizin kıdem tazminatı isteminin reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. 3-Davacı 6100 sayılı H.M.K'nun yürürlüğünden sonra 6.2.2013 günü açtığı davasını belirsiz alacak davası olarak nitelemiş ve dava konusu ettiği alacaklarından fazla mesai ücreti ile yıllık izin ücretine ıslahla artırdığı kısımlar yöününden de dava tarihinden faiz yürütülmesini istemiştir. Mahkemece hüküm altına alınan fazla mesai ücreti ile yıllık izin ücretinin ıslahla artıralan kısmına ıslah tarihinden faiz yürütülmesine karar verilmiştir. HMK'nun 107.maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davasının açılmasıyla davalı taraf alacağın tamamı yönünden temerrüde düşmüş sayılacağından dava diklekçesindeki miktarın daha sonra arttırılması halinde davacınında talebi olduğu takdirde arttırılan kısım yönünden de dava tarihinden faiz yürütülmesine karar verilmelidir. Mahkemenin bu yönü gözetmeden fazla mesai ücreti ile yıllık izin ücretinin ıslahla arttıralan kısmına dava tarihi yerine ıslah tarihinden faiz yürütülmesine karar verilmesi isabetsiz olup bozma nedenidir. SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesine, 08/05/2014 günü oybirliğiyle karar verildi.