Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10048 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 23368 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi : Mersin 3. İş MahkemesiTarihi : 18/06/2013Numarası : 2012/466-2013/266 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı, Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan bir kısım alacaklarının işverence ödenmediğini ileri sürerek bu alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Davalı vekili, davacının hak ettiği tüm alacaklarının ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı taraflar temyiz etmiştir. Dosya kapsamı nazara alındığında, Mersin 2. İş Mahkemesi'nin 05/02/2009 tarih ve 2007/598-2009/32 E.K. sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, anılan kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine,Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 29.02.2012 tarih ve 2012/421-2012/6479 E.-K. sayılı ilamı ile; "...Dosya kapsamında işverence davacının çalışma şekli ve çalışma sürelerini gösteren bir kısım evrak bulunmaktadır. Mahkemece alınan ilk bilirkişi raporunda söz konusu belgeler göz önünde tutularak hesaplama yapılmış, ardından davacı tarafın itirazı nazara alınarak işyeri belgelerinin aksine nitelik taşıyan davacı tanıklarının ifadeleri değerlendirilerek bilirkişi tarafından ek rapor düzenlenmiş, Mahkemece de iş bu rapor karara esas alınmıştır. İfadelerine başvurulan davacı tanıklarının anlatımları işyeri kayıtları ile uyuşmadığı gibi tanıkların anlatımları davacının çalışma düzeni ve ileri sürülen çalışma düzeninin hangi tarih aralığında devam ettiğini ortaya koymamaktadır. Davacı tarafından belli dönemler vardiyalı belli dönemlerde ise vardiyasız çalışma bulunduğu iddiasına da tanık anlatımları cevap vermemektedir. Davacı dava dilekçesinde genel olarak Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan alacak toplamına dair talepte bulunmuş bu taleplerini ise 30.10.2007 tarihli ıslah dilekçesinde kalem kalem açıklamıştır. Mahkemece karara esas alınan ek bilirkişi raporunda ıslah dilekçesiyle açıklık getirilen tüm alacak kalemleri ile ilgili irdeleme yer almamaktadır. Islah dilekçesinde, Mahkemece hüküm altına alınan alacak kalemleri dışında başka talepler de olmasına karşın, ikinci bir ıslah dilekçesi verildiği ve ikinci ıslah dilekçesinin dikkate alınamayacağı gerekçesiyle aslen ilk ıslah dilekçesiyle açıklama getirilen ve tek tek sıralanan tüm alacak kalemleri hakkında bir değerlendirme yapılmaksızın hüküm oluşturulmuştur.Ayrıca davacı alacak kalemlerinde açıklama getirdiği ıslah dilekçesinde talep ettiği vardiya tazminatı tutarını 369,80 TL olarak belirtmesine karşın Mahkemece talep aşılarak 854,28 TL vardiya tazminatı hüküm altına alınmıştır. Tüm bu tespitler karşısında Mahkemece yapılacak iş, davacının hizmet süresi içerisinde çalışma şeklinde değişiklik olup olmadığı,değişik zamanlarda farklı çalışma şekilleri var ise bu çalışma sürelerinin tereddüte yer vermeyecek şekilde tespit edilmesinden sonra taraf itirazlarına cevap veren, dosya içerisindeki raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alarak, dava ve ıslah dilekçesi nazara alınarak tüm talepleri karşılayacak ve talep kapsamlarıyla kısıtlı kalacak nitelikte hüküm kurmaktır. Eksik inceleme ile verilen karar isabetsizdir..." gerekçesi ile gerekçesiyle kararın bozulduğu anlaşılmaktadır. Bozma ilamı kapsamı nazara alındığında,öncelikle davacının çalışma şeklinin tespiti bakımından davalı tarafça sunulan işyeri belgeleri ile davacı tanık ifadelerinin tam olarak örtüşmediği tespitinde bulunularak,davacının hizmet süresi içerisinde çalışma şeklinde değişiklik olup olmadığı,değişik zamanlarda farklı çalışma şekilleri var ise bu çalışma sürelerinin tereddüte yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerektiği belirtilmiştir.Şu halde Mahkemece yapılacak iş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31. maddesine göre Hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında detaylı bir şekilde tekrar tanık ifadelerine başvurmak ve tanık ifadeleri ile işyeri belgeleri arasındaki çelişki oluşması halinde ise işyeri belgelerinin tanıklara okunarak ifadelerle işyeri belgeleri arasındaki çelişkiyi gidermek yoluna gitmek olmalıdır.Yine gerekirse davanın taraflarından da bu hususta duruşmada izahat istenmelidir.Ayrıca yukarıda anılan bozma ilamında açıkça dosya içerisindeki raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiği belirtilmiş iken Mahkemece tek bilirkişi tarafından düzenlenen rapor esas alınarak dosyanın karara çıkartıldığı görülmektedir. Yapılan bu tespitler karşısında Mahkemece Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 29.02.2012 tarih ve 2012/421-2012/6479 E.-K. sayılı bozma ilamına uyma kararı verilmesine karşın bozma ilamı gereğinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.Bu durum bir bozma sebebidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 07.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.