Tebliğname No : 6 - 2009/143314MAHKEMESİ : Denizli Çocuk MahkemesiTARİHİ : 17/12/2008NUMARASI : 2008/198 (E) ve 2008/706 (K)Suç : HırsızlıkYerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak,1-Sanık A.. A..'ın bir başka hırsızlık olayı nedeniyle yakalandığında suça konu MP4 çaları sakladığı yeri kolluk görevlilerine söyleyip olay nedeniyle herhangi bir müracaatı bulunmayan mağdura iadesini sağladığı, hafıza kartının ise bulunamamasına rağmen mağdurun 20.06.2008 günlü oturumda alınan beyanında “Olaya ilişkin maddi zararının giderildiğini” beyan etmiş olduğunun anlaşılması karşısında; sanıklar hakkında 5237 sayılı Yasanın 168. maddesiyle uygulama yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,2-Yasa koyucu, suç işlememiş olmasına karşın hakkında çeşitli nedenlerle ceza soruşturması yapılan ve bu süreçte kendisini yeterince savunamayacağı varsayılan bazı kişilerin yargılanmalarının adil yapılabilmesinin sağlanması ve bu durumda olan kişilerin ceza almamalarındaki toplumsal yararı gözeterek, istemleri olmasa dahi zorunlu olarak müdafii atanmasını düzenlemiştir. Bu duruma 5271 sayılı Yasanın 74/2 ve 150. maddeleri örnek olarak gösterilebilir.5320 sayılı Yasanın 13/1 maddesinde, Ceza Muhakemeleri Kanunu gereğince soruşturma ve kovuşturma makamlarının istemi üzerine baro tarafından görevlendirilen müdafii ve vekile ücret ödeneceği, bu ücretin yargılama giderlerinden sayılacağı, 5271 sayılı CMK'nın 324. maddesinde yargılama giderlerinin neleri kapsayacağı ve aynı Yasanın 325. maddesinde de, bütün yargılama giderlerinin cezaya ya da güvenlik tedbirine mahkum edilen sanığa yükleneceğinin düzenlenmiş olmasına karşın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesinde, her sanığın kendi kendini savunmaktan başka, kendisinin seçeceği ya da mali olanaklardan yoksun bulunuyor ve adaletin selameti gerektiriyorsa, mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para ödemeksizin yardımından yararlanma hakkına da sahip olduğu belirtilmiş ve TC. Anayasası'nın 90. maddesinin son fıkrasında usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş milletlerarası sözleşmelerin yasa gücünde olduğu, anayasaya aykırılıklarının ileri sürülemeyeceği ve temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası sözleşmelerle yasaların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlararası sözleşme hükümlerinin esas alınacağı belirtilmiştir. Anılan maddeye göre, hakim uyuşmazlıklarda, temel hak ve özgürlükleri düzenleyen ulusal yasalarla, milletlerarası sözleşmelerin çelişmesi durumunda şüphesiz ki milletlerarası sözleşme hükümlerine göre hareket etme durumundadır. Bu açıklamalar ışığında;Mahkemece 5271 sayılı Yasası’nın 150/2. maddesi uyarınca, 18 yaşından küçük sanık B.. K..'un savunmasını yapmak üzere zorunlu savunmanın görevlendirilmesi nedeniyle savunmana ödenen avukatlık ücretinin yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı olduğundan,Bozmayı gerektirmiş,sanıklar B.. K.. ve A.. A.. savunmanlarının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle istem gibi BOZULMASINA, 12.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.