Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9709 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19517 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Yağma, cürüm eşyasını satın almaHÜKÜM : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:I- Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde; Sanığın eylemine uyan 765 sayılı TCK’nın 512/1. maddesindeki cürüm eşyasını satın alma suçu için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre, aynı Yasanın 102/4 ve 104/2. maddelerinde belirtilen 7 yıl 6 aylık genel dava zamanaşımının, suç tarihi olan 08.01.2004 günü ve 3 ay öncesinin, inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazları ve tebliğnamedeki düşünce bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma sebebi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, II-Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz incelemesine gelince; Sanık hakkında 24.05.2006 günlü karar ile 5237 sayılı TCK’nın 149/1-a-c-h, 150/2, 31/3, 62. maddeleri gereğince verilen hükmün sanığın savunmanı olan avukat ... tarafından temyiz edildiği, Dairemizce 03.05.2007 g??n 2006/20940 Esas ve 2007/5438 sayılı kararı ile özetle; sanık hakkında uygulama koşulları bulunmayan TCK’nın 150/2.maddesi ile uygulama yapılması ve 5395 sayılı Yasanın 23.maddesinin değerlendirilmesi gerekçesi ile aleyhe olarak bozulduğu, bozma sonrası sanığın beyanının alındığı 28.07.2009 tarihli duruşmada, ... Barosu’nca müdafii ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle, savunman bulunmadan bozmaya karşı diyecekleri sorulup, sanığın bozma kararına uyulmasını istediği, mahkemece de bozma kararına uyulduğu, sonraki duruşmalara ise sanığın gelmediği, ilk hükümde savunmanı olan avukat ...’ın kararın oturumuna gelip, kendisinden önceki işlemlere bir itirazının olmadığı ve kararın da onun yüzüne karşı verildiği, sanığın bu durumdan haberdar olmadığı, sanık savunmanının yüzüne karşı verilen 05.05.2009 günlü kararda, yasa yolu başvuru süresinin kararın tefhiminden itibaren başlayacağının belirtilmesi gerekirken, “tefhim veya tebliğden itibaren başlayacağının belirtilmesi” suretiyle yanıltıcı ifadenin kullanıldığı ve bu haliyle yasa yolu açıklamasının T.C. Anayasası’nın 40/2, 5271 sayılı CMK’nın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddelerinde öngörülen yöntemlere uygun olarak yapılmadığı anlaşıldığından; sanığın temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede:Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; sanık ...’ın temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye aykırı olarak ONANMASINA, 05.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.