Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 9251 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 35523 - Esas Yıl 2013
Esas No : 2013/35523Karar No : 2014/9251Tebliğname No : Kanun Yararına Bozma- 2013/373237Hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından sanık M.. A..'nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 142/1-b, 143, 35/2, 31/3, 62/1, 116/1-4, 31/3, 62/1 ve 50/3-1-f maddeleri uyarınca 6 ay 26 gün ve 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezalarının ayrı ayrı 6 ay süre ile gönüllü olmak koşulu ile kamuya yararlı bir işte çalıştırılması tedbirine çevrilmesine dair Üsküdar 2.Çocuk Mahkemesinin 02/02/2007 tarih 2006/1076 Esas 2007/32 sayılı kararının infazı sırasında, verilen hapis cezasının denetimli serbestlik tedbirine aykırı davranması nedeni ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 50/6. maddesi uyarınca hırsızlık suçu yönünden 6 ay 26 gün hapis cezasının aynen infazına, konut dokunulmazlığını ihlal suçu yönünden 4 ay hapis cezası olarak kısmen infazına dair Üsküdar 2.Çoçuk Mahkemesinin 04.09.2012 ve 17.01.2013 tarihli ek kararlarına sanık tarafından yapılan itirazın her bir suç için ayrı ayrı olmak üzere kısmen kabulüne ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 50/6. maddesi uyarınca 3 ay 29 gün hapis cezası olarak kısmen infazına ilişkin İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 07.10.2013 tarih ve 2013/451 Değişik İş sayılı ve 30/10/2013 tarih ve 2013/462 Değişik İş sayılı kararlarına karşı Adalet Bakanlığı'nın 18/11/2013 gün ve 2013/17131/70070 sayılı kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 03/12/2013 gün ve KYB/2013/373237 sayılı ihbar yazısı ile dosya 12/12/2013 tarihinde Dairemize gönderilmekle incelendi:Anılan Yazıda;(Dosya kapsamına göre; İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 07/10/2013 tarihli 2013/451 değişik iş sayılı ve 30/10/2013 tarihli 2013/462 değişik iş sayılı kararları ile suça sürüklenen çocuğun denetimli serbestlik tedbirine aykırı davranılması nedeni ile Türk Ceza Kanunu’nun 50/6. maddesi uyarınca ayrı ayrı 3 ay 29 gün hapis cezası olarak infazına karar verilmiş ise de;27 Ocak 1995 tarihli, 22184 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 37. maddesinin b bendi gereğince çocuğun özgürlüğünden yoksun bırakılması başvurulabilecek en son önlemdir. Aynı Sözleşme’nin 40. maddesinin 4. fıkrası gereği, yönlendirme ve gözetim kararları, danışmanlık, şartlı salıverme, bakım için yerleştirme, eğitim ve meslek öğretme programlan ve diğer kurumsal bakım seçenekleri gibi çeşitli düzenlemelerin uygulanmasında, çocuklara durumları ve suçları ile orantılı ve kendi esenliklerine olacak biçimde muamele edilmesi sağlanacaktır. Yine, Özgürlüğünden Yoksun Bırakılan Küçüklerin Koruması İçin Birleşmiş Milletler Kuralları’nın 1. maddesi gereğince, çocukların hapsedilmesi başvurulabilecek en son çare olmalıdır. Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nın 24/2. maddesine göre, kamu kurumları veya özel kuruluşlar tarafından alınmış, çocukları ilgilendiren bütün tedbirlerde, çocuğun menfaati öncelikli düşünce olmalıdır. Avrupa Konseyi 05.11.2008 tarihli, 11 sayılı tavsiye kararı ile Yaptırım ve Tedbirlere Maruz Kalan Çocuk Suçlular için Avrupa Kurallarını kabul etmiştir. Bu kurallar, devletlerin çocuk suçlulara muamelesinde izlemesi gereken önemli ilkeleri belirlemektedir. Bunlar arasında, bir yaptırım ya da tedbir kararının alınması ya da uygulanmasında çocuğun en yüksek yararının gözetilmesi ve oranlılık ilkesinin uygulanması şartı bulunmaktadır. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun Temel İlkeler başlıklı 4/1 maddesinde, çocuklar hakkında özgürlüğü kısıtlayıcı tedbirler ile hapis cezasına en son çare olarak başvurulması hükmü yer almıştır. Nitekim, çocuklar hakkında verilen 1 yıl ve daha az kısa süreli hapis cezalarının Türk Ceza Kanunu’nun 50/3. maddesinde adlî para cezası yaptırımına veya tedbire çevrilmesinin zorunlu olduğu ve suça sürüklenen çocuk hakkında verilen adlî para cezasının tebliğinden itibaren 30 gün içinde ödenmemesi hâlinde 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106/4.maddesi gereği hapse çevrilemeyeceği düzenlenmiştir.Anayasa’nın 17. maddesinde yer alan “insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamama” hükmü, çocuklar açısından da geçerli olduğu gibi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’ndan sonra 23/09/2010 tarihinde yürürlüğe giren 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun’un 4. maddesi ile Anayasanın değişik 41. maddesinde; “her çocuğun, korunma ve bakımdan yararlanmaları, yüksek yararlarına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babalarıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahip olduğu” belirtilerek çocuklara yönelik pozitif ayrımcılık düzenlenmiş, çocuklar için alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı sayılmayacağı hükmü getirilmiştir.Belirtilen ilke ve hükümler ışığında; suça sürüklenen çocuk hakkında verilen adli para cezasının tebliğden itibaren 30 gün içinde ödenmemesi halinde 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106/4. maddesi gereği hapse çevrilemeyeceği hükmü ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 50/6-7. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, Yargıtay 2.Ceza Dairesinin 16.01.2013 tarihli 2012/24704 Esas, 2013/274 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere hükmolunan seçenek yaptırımın yerine getirilmemesi halinde maddede öngörülen diğer seçenek tedbirlerinden birine veya adil para cezasına hükmolunması zorunluluğunun gözetilmemesinde isabet görülmemiş olduğundan bahisle 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması) Dairemizden istenilmiştir.Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 11.02.2014 gün ve 2013/2-789 Esas, 2014/56 sayılı kararı ışığında, kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı yerinde görüldüğünden, kabulü ile İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'nin 07.10.2013 tarih ve 2013/451 Değişik İş sayılı ve 30.10.2013 tarih ve 2013/462 Değişik İş sayılı kararlarının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, yerel Mahkemece kanun yararına bozma kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dosyanın mahalline gönderilmesine, 05.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.