Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7134 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 7549 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : TehditHÜKÜM : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; Yargıtay 17. Ceza Dairesinin 10.06.2015 tarihli görevsizlik kararı ile Dairemize gönderilerek, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü: Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; Oluş ve dosya kapsamı ile katılanların olayın sıcağı sıcağına kolluktaki ifadelerine göre; katılan ..., ödeme tarihi 20.12.2010 tarihli çeki ticari amaçlı olarak sanığa ciro ettiği, ancak çekin karşılıksız çıkması üzerine sanığın, yanında kimliği belirlenemeyen 4 kişi ile birlikte olay günü saat: 15.00 sıralarında, katılanların birlikte işlettiği ... Lokantası adlı işyerine geldiği ve çekin karşılıksız çıktığını belirtip alacağını istediği, katılan ..., söz konusu çeki kendisininde ciro yolu ile aldığı ...' den tahsil edebileceğini belirtmesi üzerine, sanığın yanında bulunan kimliği belirlenemeyen şahısların bellerinden çıkardıkları silahları göstererek ve katılan ...'ya hitaben “Biz buraya ...' dan örgüt adına geldik, ya bu parayı vereceksin ya da çocuğunun kanını içeriz, eşini götürür içeride çalıştırırız” şeklinde tehdit etmeleri şeklinde gelişen olayda; 1-Alacağı tahsil amacı ile tehdit suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte ve silahla işlendiğinin anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 150/1 delaleti ile 106/2. madde ve fıkrasının (c) bendinin yanı sıra (a) bendinin de uygulanması gerektiğinin ve birden fazla nitelikli halin varlığı nedeni ile aynı Yasanın 61/1. madde ve fıkrası uyarınca temel ceza belirlenirken bu hususun gözetilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, 2- Olay günü, sanık ve yanındaki kimliği belirlenemeyen şahıslar ile birlikte, katılanların işletmekte olduğu ... Lokantası adlı işyerinden alacağını tahsil etmek amacı ile gelerek “Biz buraya ...' dan örgüt adına geldik, ya bu parayı vereceksin ya da çocuğunun kanını içeriz, eşini götürür içeride çalıştırırız” şeklinde sözlerle tehdit ettiği, dosya kapsamına göre, sanığın, katılanların birlikte işlettikleri iş yerinin tüzel kişiliğinin mal varlığından alacağını tahsil etmek amacı ile bir kez tehdit eyleminde bulunduğu anlaşıldığından, suçun işleniş biçimi, olayın özelliği ve sanığın özgülenen kastı da gözetilmek suretiyle, sanığın eyleminin bir bütün halinde “Hukuki bir alacağı tahsil amacıyla tehdit” suçunu oluşturduğu anlaşıldığı halde , her iki katılana yönelik tek bir fiil ile tehdit suçunu işlediğinden bahisle sanık hakkında TCK'nın 43/1-2. maddesinin uygulanması suretiyle, fazla ceza tayinine hükmedilmesi, Sanığın hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak TCK'nın 53/1-2-3. maddesi uyarınca, TCK'nın 53/1-a,b,d,e maddesindeki hakları kullanmaktan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, TCK'nun 53/1-c maddesindeki hakları kullanmaktan da şartla tahliye tarihine kadar yoksun bırakılmasına, karar verilmiş ise de; Velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerine ilişkin haklardan yoksunluğun 5237 sayılı TCY'nın 53/3. maddesi uyarınca yalnızca kendi alt soyundaki kişiler bakımından koşullu salıverilmeyle sona ereceği gözetilmeden, anılan hakların yönelik olduğu kişiler bakımından bir ayrım yapılmadan, sanığın aynı Yasanın 53/1-c maddesinde yazılı haklardan koşullu salıverilmesine kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi ve 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 gün, 2014/140-2015/85 Esas ve Karar sayılı kararı ile TCK'nın 53/1-b maddesinde yazılı, "seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan" ibaresinin iptal edilmiş olması nedeniyle karar yerinde yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğname aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 326/son. maddesinin gözetilmesine, 13.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.