Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6700 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 33367 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : YağmaHÜKÜM : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 2.10.2013 tarihli kenar yazısı ile Dairemize gönderilerek başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:I-Hükümlüler ... ve ... hakkında kurulan hükümlerin incelenmesinde; Hükümlüler hakkındaki kesinleşmiş 11.12.1990 günlü hükmün, duruşma açılarak yapılan uyarlama yargısında, kendisine zorunlu savunman atandığından haberi olmadığı anlaşılan hükümlüler ... ve ...'e yokluğunda kurulan 12.06.2006 tarihli hükme ilişkin gerekçeli kararın ve zorunlu savunmanın temyiz talebinin tebliğ edildiği, ancak gerekçeli kararın Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 40/2, 5271 sayılı CMK’nın 34/2, 232/6 ve 291. maddelerinde öngörülen ve “Yargıtay'da temyiz yolu açık olarak, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine bir beyanda bulunulması ve beyanın tutanağa geçirilerek hakime onaylattırılması” biçiminde açıklama ile “hükümlünün zorunlu savunmanları Avukat ... ve ...' in temyizine onay verip vermediği, onay verdiği takdirde temyiz incelemesinin yapılacağı, onay vermediği takdirde ise temyiz incelemesinin yapılmadan dosyanın mahalline iade edileceği” hususuna ilişkin ihtaratın yazılı olmadığı anlaşıldığından, söz konusu ihtaratların yazılı olduğu şekilde yeniden hükümlülere tebliğe çıkartılması ve savunmanlarının temyize onay verdiği takdirde ya da kendileri sunarsa temyiz dilekçesi ile birlikte dosyanın incelenmek için gönderilmesi için yerine tevdi edilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na iadesine karar verildiği, mahkemece ihtaratlı olarak tebliğ yapılmasına karşın, hükümlülerin, savunmanının temyize onay verdiğine ilişkin bir başvuru ve beyanı olmadığı gibi, kararı da temyiz etmediklerinin anlaşılması karşısında; savunmanların hükümlüler adına hükmü temyiz yetkisi bulunmadığından temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak REDDİNE, II-Hükümlü ... hakkında kurulan hükmün incelenmesinde: Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 40/2, 5271 sayılı CMK.nun 34/2, 40/2, 231/2 ve 232/6. maddelerine göre; mahkeme kararlarında ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını, sürelerini ve yönteminin kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerektiğinin açık ve buyurucu şekilde belirtildiği, 12.06.2006 tarihli kararda ise yasa yoluna başvurunun süresinin başlangıcı, merci ve yöntemi CMK’nun 232/6.maddesine uygun olarak gösterilmediği anlaşıldığından, hükümlü ...'nun temyiz istemi süresinde kabul edilerek yapılan incelemede: Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1-Hükümlünün 25.05.1973 olan doğum tarihinin tam olarak gerekçeli karar başlığına nüfus kaydına uygun olarak yazılmaması, 2-Olay günü ... ili ... ilçesinde güneşin saat 16.40’da battığı ve mağdurun ifadesine göre suçun aynı gün saat 18.40 sıralarında işlendiğinin anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 6/1-e maddesi yollamasıyla, yağma suçunun geceleyin silahla birden fazla kimse tarafından birlikte işlendiği anlaşıldığından, 5237 sayılı TCK'nın 149/1. madde ve fıkrasının (a) ve (c) bendinin yanı sıra (h) bendinin de uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi ve aynı Yasanın 61.maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken bunların değerlendirilmesi ve alt sınır aşılarak ceza uygulaması yapılması gerekirken, yetersiz ve oluşa uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması, 3-Lehe yasa belirlenmesi uygulamasında 03.12.1989 tarihinde işlenen suç nedeniyle, 5237 sayılı TCK’nın 31/3. maddesinde 29.06.2005 gün ve 5377 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önceki düzenleme gereğince sanığın cezasından 1/2 oranında indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, 4-5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinde öngörülen belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma tedbirlerinin, aynı maddenin 4. fıkrasına aykırı olarak, suç tarihinde 18 yaşını tamamlamamış olan sanık hakkında uygulanamayacağının gözetilmemesi, 5-Suçları birlikte işleyen sanıklardan neden oldukları yargılama giderlerinin “ayrı ayrı” yerine, “dayanışmalı” alınmasına hükmedilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 326/2.maddesine aykırı davranılması, Bozmayı gerektirmiş, hükümlü ...'nun temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 11.12.1990 tarihli ilk hükümdeki ceza süresini aşmamak koşuluyla infaz aşamasında verilen uyarlama kararlarının kazanılmış hak oluşturmayacağının gözetilmesine, 09.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.