Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 552 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16066 - Esas Yıl 2011





Tebliğname No : 6 - 2009/39254MAHKEMESİ : Ankara 2. Çocuk MahkemesiTARİHİ : 19/12/2008NUMARASI : 2006/1915 (E) ve 2008/851 (K)SUÇ : Hırsızlık Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Sanık hakkında konut dokunulmazlığını ihlal suçundan 5237 sayılı TCK'nın zamanaşımı süresince mahallinde işlem yapılması olanaklı görülmüştür. Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak;1-) Atılı suçun uzlaşmaya tabi olduğu, yakınana uzlaşma teklifinde bulunulmadığı, sanığa uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihte ise 18 yaşından küçük olduğunun anlaşılması karşısında; hüküm tarihinde yürürlükte olan 5560 sayılı Yasa ile değişik 5395 sayılı ÇKK’nın 24. ve 5271 sayılı CMK’nın 253 ve 254. maddeleri uyarınca sanığın kanuni temsilcisine uzlaşma teklifinde bulunulmasında zorunluluk bulunduğu, ancak inceleme tarihinde sanığın 18 yaşını tamamladığı anlaşıldığından, taraflara usulüne uygun olarak yeniden uzlaşma teklifinde bulunulması zorunluluğu, 2-) Yasa koyucu, suç işlememiş olmasına karşın hakkında çeşitli nedenlerle ceza soruşturması yapılan ve bu süreçte kendisini yeterince savunamayacağı varsayılan bazı kişilerin yargılanmalarının adil yapılabilmesinin sağlanması ve bu durumda olan kişilerin ceza almamalarındaki toplumsal yararı gözeterek, istemleri olmasa dahi zorunlu olarak müdafii atanmasını düzenlemiştir. Bu duruma 5271 sayılı Yasanın 74/2 ve 150. maddeleri örnek olarak gösterilebilir.5320 sayılı Yasanın 13/1. maddesinde, Ceza Muhakemeleri Kanunu gereğince soruşturma ve kovuşturma makamlarının istemi üzerine baro tarafından görevlendirilen müdafi ve vekile ücret ödeneceği, bu ücretin yargılama giderlerinden sayılacağı, 5271 sayılı CMK'nın 324. maddesinde yargılama giderlerinin neleri kapsayacağı ve aynı Yasanın 325 maddesinde de, bütün yargılama giderlerinin cezaya ya da güvenlik tedbirine mahkum edilen sanığa yükleneceğinin düzenlenmiş olmasına karşın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6/3-c maddesinde, her sanığın kendini savunmaktan başka, kendisinin seçeceği ya da mali olanaklardan yoksun bulunuyor ve adaletin selameti gerektiriyorsa, mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para ödemeksizin yardımından, yararlanma hakkına da sahip olduğu belirtilmiş ve TC. Anayasası'nın 90.maddesinin son fıkrasında usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş uluslararası sözleşmelerin yasa gücünde olduğu, Anayasaya aykırılıklarının ileri sürülemeyeceği ve temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası sözleşmelerle yasaların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda uluslararası sözleşme hükümlerinin esas alınacağı belirtilmiştir. Anılan maddeye göre, hakim uyuşmazlıklarda, temel hak ve özgürlükleri düzenleyen ulusal yasalarla, uluslararası sözleşmelerin çelişmesi durumunda şüphesiz ki uluslararası sözleşme hükümlerine göre hareket etme durumundadır. Bu açıklamalar ışığında; Mahkemece 5271 sayılı CMK'nın 150/2. maddesi uyarınca, Baroya yazı yazılarak 18 yaşından küçük sanığın savunmasını yapmak üzere zorunlu savunmanın görevlendirilmesi nedeniyle, savunmana ödenen avukatlık ücretinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye aykırı biçimde, sanığa yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık S.. I.. savunmanının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 16.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.