Tebliğname No : 6 - 2013/286280MAHKEMESİ : Erzurum 3. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 28/10/2005NUMARASI : 2001/193 (E) ve 2001/449 (K)SUÇ : Hırsızlık Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03/11/2006 ve 09/09/2009 tarihli tebliğnameleri ile Daireye gönderilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü: Adli sicil kaydına göre, silinme şartları oluşmamış kasıtlı suçtan hükümlülüğü bulunan ve Erzurum 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 28.10.2005 gün, 2001/193-449 sayılı ek kararında sanığın geçmişi, suç işleme konuusndaki eğilimine göre 647 sayılı Yasanın 6.maddesi gereği uygulanmasına yer olmadığına karar verilen hükümlü hakkındaki gerekçenin, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 5271 sayılı CMK’nın 231/6-b maddesi uyarınca da aranan şartlardan olduğunun anlaşılması karşısında; hükümlü A.. A.. hakkında, 5395 sayılı Yasa'nın 23.maddesinin uygulama olanağı bulunmadığı anlaşılmakla yapılan incelemede: Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun hükümlüler tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1-5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesi uyarınca, sanık yararına olan hüküm önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunacağından, dosya içeriğine göre; hükümlüler Adem ile Fırat'ın dışında suç arkadaşları Hüseyin Tekgöz ve E.. G..n katılımıyla, mağdurların ikametinin muhkem giriş kapısının kilidini balta ile kırıp içeri girdikten sonra suç tarihinde değeri hafif kabul edilen (275 USD ile suç tarihine göre değeri 21,5 milyon altın küpe ile yine suç tarihine göre 1,5 milyon TL parayı) alan ve mağdurlar Erol İli ve Serap İli'nin de şikayetçi olmadıkları dikkate alınarak zararın karşılanmadığı olaya ilişkin olarak; hükümlü Fırat'ın eyleminin, 765 sayılı TCK'nın 493/1-son, 522 (hafif), 59.maddeleri ile 5237 sayılı TCK'nın 142/1-b, 116/1, 119/1-c maddelerine uyduğu, hükümlü Adem'in eyleminin, 765 sayılı TCK’nın 493/1-son, 522 (hafif), 55/3, 59.maddeleri ile 5237 sayılı TCK'nın 142/1-b, 31/3. (5377 sayılı Yasayla yapılan değişiklik öncesi gözetilerek), 116/1, 119/1-c maddelerine uyup her iki Yasaya göre denetime olanak sağlayacak şekilde uygulama yapılıp verilmesi gereken cezalar ayrı ayrı tespit edilip, sonuç cezalar karşılaştırılarak lehe olan yasa belirlenerek uygulama yapılması gerekirken, eksik ve denetime olanak vermeyecek yazılı biçimde hüküm kurulması, 2-765 sayılı TCK'nın 493/1-son maddesinde öngörülen hırsızlık eylemi için cezanın alt sınırının 8 yıl olup, hükümlü A.. A.. hakkında anılan Yasa'nın 493/1-son maddesine göre hüküm kurulduğunun anlaşılması karşısında; 5271 sayılı CMK’nın 150/3. maddesi uyarınca sanık ve zorunlu savunman hazır bulundurulmaksızın anılan Yasanın 289/1-e maddesine aykırı davranılması, 3-Suç tarihi itibariyle 18 yaşından küçük hükümlü A.. A.. açısından; 19.12.2006 tarihinde 5560 sayılı Yasayla yapılan değişiklik öncesinde, yapılacak uygulamaya göre 5237 sayılı TCK'nın 142/1-b maddesinin lehe kabulü halinde, hırsızlık suçunun 5271 sayılı CMK’nun 253. ve 254. maddeleri uyarınca uzlaşma kapsamında kaldığı gözetilip, taraflara usulünce uzlaşma önerisinde bulunularak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, 4-Adli sicil kaydına göre, sabıkası bulunmayan hükümlü F.. S.. hakkında, suçun niteliği, cezanın türü ve süresine göre; hükümden sonra yürürlüğe giren vaki değişiklikler karşısında; 5271 sayılı CMK’nın 231.maddesi gereğince hükümlünün hukuki durumunun tartışılması zorunluluğu,5-Kabul ve uygulamaya göre de; a)Hükümlü F.. S.. açısından, 5237 sayılı TCY.nın 145. maddesindeki “malın değerinin azlığı” kavramının, 765 sayılı TCK’nın 522. maddesindeki “hafif" veya “pek hafif” ölçütleriyle her iki maddenin de cezadan indirim olanağı sağlaması dışında benzerliği bulunmadığı, “değerin azlığının” 5237 sayılı Yasaya özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu, Yasa koyucunun amacı ile suçun işleniş biçimi, olayın özelliği ve sanığın kastı da gözetilmek suretiyle, daha çoğunu alma olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak da gerekiyorsa ceza vermekten vazgeçebileceği ölçüdeki düşük değerler esas alınmak, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanmak koşuluyla uygulanabileceği düşünülmeden, bu maddeye düzenleniş amacının dışında yorumlar getirilerek cezadan indirim yapılması,b)Hükümlü F.. S.. yönünden; kasten işlemiş olduğu suçtan, hapis cezasıyla mahkumiyetinin yasal sonucu olarak sanığın, 5237 sayılı TCK’nın 53/1.maddesinin “a, b, c, d, e” bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, c)Hükümlülerce çalınan para ve eşyanın değerinin hafif olduğu halde, değerin pek hafif kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, hükümlüler F.. S.. ve A.. A.. savunmanı ile hükümlü A.. A..'nın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak BOZULMASINA, infaz aşamasında verilen uyarlama kararlarının kazanılmış hak oluşturmayacağının gözetilmesine, 26.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.