Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 538 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 25389 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 6 - 2010/320226MAHKEMESİ : Erzincan 1. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 10/06/2010NUMARASI : 2009/502 (E) ve 2010/337 (K)SUÇ : Hırsızlık Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1- 5271 sayılı CMK'nın 231/6. fıkrasında; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilebilmesi için sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaat gelmiş olması, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları itibarıyla bir cezaya hükmedilmesine gerek görülmemesi ve suçun işlenmesiyle mağdurun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşullarının arandığı; bu bağlamda yasa normunun objektif ve subjektif kriterleri ile uygulama yapılması gerektiği anlaşılmaktadır.Somut olaya gelince; Adli sicil kayıtlarına göre suç tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel kasıtlı suçtan sabıkaları bulunmayan sanıklar S.. K.. ve Nurcan Keleş'in, yakınanın hırsızlık suçundan doğan zararını giderdikleri, yakınanın şikayetçi olmadığı ve haklarında “Duruşmadaki saygılı davranışları” nedeniyle 5237 sayılı TCK'nın 62. maddesi ile uygulama yapılıp cezalarında indirim yapıldığı ve yine sanık Seyran hakkında “Yargılama aşamasında gösterdiği pişmanlık ve yeniden suç işlemeyeceği yönünde kanaat oluşması” nedeniyle aynı Yasanın 51. maddesi ile cezasının ertelenmesine karar verildiği hususları dikkate alındığında; 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesindeki diğer hususlar dikkate alınıp, yasa normunun objektif ve subjektif kriterleri ile uygulama yapılması gerekirken, “Sanıkları kişilik özellikleri, duruşmadaki tutum ve davranışları, daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına konu olan sabıka kayıtlarının bulunması nedeniyle” şeklindeki yerinde ve yeterli olmayan gerekçeye dayanılarak sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, 2- Belli süre ile hapis cezasına mahkum olmak, cezanın uyarı gereksinimini ve kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayabildiği gibi kısa süreli hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesi de toplum barışı açısından bir zorunluluk göstermeyebilir; bu durumda da seçenek yaptırımlara hükmedilebilir. Seçenek yaptırımlara uyarak hareket edenin kendisi için yararı ve hukuki sonuçları vardır. Olayda mevcut seçenek yaptırımların belirlenmesinde; kişiselleştirme ve bireyi topluma kazandırma gibi olgular ile cezanın karşılığı yaptırımın infazının da dikkate alınması gerektiği muhakkaktır. Kısa süreli hapis cezalarına karşı seçenek yaptırımlarının uygulanması 5237 sayılı TCK'nın 50. maddesinde yerini bulmuştur. Bu yasa normunun uygulanması, mahkemenin takdir yetkisindedir. Bu takdir iki hususa ilişkin bulunmaktadır. Bunlardan biri fail için seçenek yaptırma hükmedilip hükmedilmeyeceği, diğeri de para cezasına mı yoksa güvenlik tedbirine mi hükmedileceği yönündeki takdiri kapsamaktadır. Mahkeme bütün bu hususlarda takdir yetkisini kullanırken suçlunun kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu, yargılama sürecindeki pişmanlığı ve suç işlemesindeki özellikleri göz önünde bulunduracaktır. “Bir yerlere gitmeme ve belirli etkinlikler yapmadan yasaklanma” seçenek tedbiri seçilecekse bu durumda belli yerler ve etkinlikler sanığın suç işlemesine, suça yönelmesine ya da zararlı alışkanlıkları edinmesine veya bağımlılık yapan maddeler kullanmasına, çevresel, psikolojik, sosyal veya ekonomik etkisi bulunuyorsa; sanık veya hükümlünün, yeniden suç işlemesine yol açan bu tür yerler ve etkinliklerden ayrık tutulabileceğinin belirlenmiş olması gerekir. Dolayısıyla belli yere gitme veya etkinliğin yapılmasına ilişkin yasaklamanın, failin suç işlemesi veya zararlı alışkanlıklar edinmesine olumsuz etkileri bulunan konulara ilişkin bulunmalı yani çevrilen seçenek tedbir işlenen suçla bağlantılı olmalıdır. Aksi halde hakim takdirinden bahsedilemez. Hal böyle olunca; söz konusu tedbir kararının sanığı suça yönlendiren ortamdan ayrık tutacak şekilde verilmesi gerekirken, suç tarihinde gündüz vakti suç ortakları Seyran, Aygül ve Ebru ile birlikte hareket ederek yakınanın kozmetik ürünleri satan işyerine müşteri gibi girip, içerdeki raflarda duran ürünlerden çalan sanık N.. K.. hakkında, sonuç olarak belirlenen 4 ay 13 gün (kısa süreli) hapis cezasının yaş küçüklüğü nedeniyle, “ceza miktarı kadar süreyle internet kafelere gitmekten yasaklanması” şeklinde tedbire çevrilmesi sırasında, internet kafeye gitmenin adı geçen sanığı, nasıl bu eyleme sevk ettiği olgusunun açıklanmaması,3- Sanık Nurcan hakkında kurulan hükümde, TCK'nın 61. maddesine aykırı olarak aynı Yasanın 168. maddesinin 31/3. maddesinden önce uygulanması, Bozmayı gerektirmiş, sanıklar S.. K.. ve N.. K.. savunmanlarının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 21.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.