Tebliğname No : 6 - 2012/203143MAHKEMESİ : Bursa 5. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 17/04/2012NUMARASI : 2011/425 (E) ve 2012/168 (K)SUÇ : Yağma Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü: Yağma olaylarında genelde tanık yoktur, bu nedenle mağdurun beyanı ve teşhisi önemlidir. Şayet bu konuda duraksama varsa, ortada yenilmesi gereken bir şüphenin olduğunun düşünülmesi gerekir. Bütün ispat araçları delildir. Soyut olarak da deliller eşdeğerdedir. Bu nedenle deliller yeterince araştırılmamış veya soruşturma eksik ise bu hususlar giderilmelidir. Soruşturma evresinde toplanmamış delilleri mahkemenin toplaması gerekir. Hakim, sanık lehine ve aleyhine olan delilleri araştırıp; tam bir inanışla özgürce değerlendirerek kuşkudan arınmış bir sonuca ulaşmalı kuşkular yenilmelidir. Yani hükümde, varsayıma dayalı kuşkulu kalan hususlar olmamalıdır. Maddi gerçeğin olayın bir bütünü veya parçasını temsil eden kanıtlardan ortaya çıkarılması gerekir. Bir takım varsayımlara dayanılarak karar verilmesi, ceza muhakemesinin amacına kesinlikle aykırıdır. Kuşku ve çelişki yenilmeden karar verilemez. Bir suç varsa bunun failini belirleme, ancak kanıtların yorumu ile olacaktır. Ceza mahkûmiyeti bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa imkan vermemelidir. Yüksek ihtimal ile deliller yeterince toplanmadan bir ceza verilemez. Eylem veya eylemlerin bir suç olup olmadığının belirlenmesi için eylemin öncelikle işlenip işlenmediğinin çözümlenmesi gerekir. Bu da kanıtların yorumu ile cevaplanacaktır. Hakim hangi kanıtı nasıl yorumladığını, yorum ile nasıl bir kanıya ulaştığını, kararının gerekçesinde göstermek zorundadır.Gerekçedeki mantıksal kronolojik dizin ise; iddia, savunma, kanıtlar, kanıtların yorumu, sabit kabul edilen eylem; ihlal edilen norm, normun yorumu ve en nihayet ulaşılan sonuç olan hüküm şeklinde olmalıdır. Teşhisin yöntemine gelince; ceza yargılaması hukukumuzda teşhise ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta olup, bu konu ilk kez 02.06.2007 gün ve 5681 sayılı Kanunun 5. maddesiyle 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun Ek 6. maddesinde yapılan değişiklikle mevzuatımıza girmiş, anılan maddede teşhis işleminin ne şekilde yapılacağı, "Polis, olaydaki failin gözaltına alınan şüpheli ile aynı kişi olup olmadığının belirlenmesi bakımından zorunlu olması halinde, Cumhuriyet Savcısının talimatıyla teşhis yaptırabilir. İşleme başlanmadan önce teşhiste bulunacak kişinin faili tarif eden beyanları tutanağa bağlanır. Teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin birden fazla ve aynı cinsten olması, aralarında yaş, boy, ağırlık, giyinme gibi görünüşe ilişkin hususlarda benzerlik bulunması gerekir. Teşhis için gerekli olması halinde şüphelinin görünüşü ile ilgili gerekli değişiklikler yapılabilir. Teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin her birinde teşhis sırasında bir numara bulundurulur. Teşhiste bulunan kişi ile teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin birbirini görmemesi gerekir. Teşhis işlemi en az iki kez tekrarlanır ve teşhiste bulunması istenen kişiye şüphelinin teşhis edilecek kişiler arasında yer almıyor olabileceği hatırlatılır. Teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin, bu işlem sırasında birlikte fotoğrafları çekilerek veya görüntüleri kayda alınarak, soruşturma dosyasına konur. Şüphelinin fotoğrafı üzerinden de teşhis yaptırılabilir. Ancak tek bir fotoğraf veya aynı kişinin farklı fotoğrafları üzerinden teşhis yaptırılamaz. Değişik kişilerin fotoğraflarının aynı büyüklük ve özellikte olmaları gerekir. Teşhis işlemi tutanağa bağlanır" şeklinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu açıklamalar ışığında somut olayımıza gelince; G.. G..'in olay sonrası hazırlık aşamasında “ metro istasyonu civarında yokuş aşağı merdivenlerden indiği esnada arkasından tanımadığı ancak gördüğü taktirde tanıyabileceği 25-30 yaşlarında, kirli sakallı, dalgalı saçlı, esmer bir şahsın sol omuzundaki çantasını almak için hamle yaptığını, karşı koyması üzerine kendisini darp ederek çantasını alıp gittiğini” beyan etmesi üzerine, sanığın resimlerinin katılana gösterilmesi sonucu, eylemi gerçekleştirenin sanık olduğunu belirttiği ve çoklu ortamda avukat bulunmaksızın, sanığın teşhis edildiği, katılan mahkeme beyanında da, eylemin gerçekleşmesi esnasında, sanığın mahalleden tanıdık biri olma ihtimaline binaen kendisine dikkatlice baktığını beyan ettiği, Sanık hazırlık aşamasındaki ifadesinde; “Olay günü bulunan bir inşaatta soğuk demir işinde çalıştığını, sabah saat 06:00 sıralarında evden çıkarak kendisine ait plaka sayılı araçla, birlikte çalıştıkları işçileri önünden alarak inşaata gittiğini, akşam saat 17:00 sıralarında aynı işçileri alarak tekrar önüne bıraktığını ve ikametine geçtiğini, arkadaşı tanık Mustafa'nın araması üzerine saat 20:00 gibi evden çıkarak aynı gün saat 23:00'a kadar birlikte kahvehanede vakit geçirdiklerini” söylediği, Sanığın annesi tanık E... A...'ün 14.10.2011 tarihli ifadesinde oğlu sanık Hasan'ın, babası A... A... ile birlikte çalışmaları nedeniyle sabah saatlerinde evden ayrıldıklarını, oğlunun saat 18:00 sıralarında eve döndüğünü, akşam 20:00 sıralarında sanığın arkadaşının araması ile evden çıktığını beyan ettiği, Sanığın evinin çıkış kapısını gören isimli işyerinin kamera kaydının yapılan incelemesinde; sanığın, savunmasıyla uyumlu şekilde saat 20:05'te evden çıktığı; ancak kovuşturma aşamasında sanığın eve giriş saatinin tespitinin kamera kayıtlarının zamanaşımı nedeniyle silinmiş olması karşısında temin edilemediği, Hal böyle olunca; İddia, savunma ve mevcut delillere göre ortaya çıkan duraksamanın etkin bir araştırma ile giderilip adil yargılanmanın sağlanması gerektiği dikkate alındığında, a-Mağdurun, olaydan sonra hazırlık soruşturması sırasında 13.10.2011 tarihinde alınan ifadesinde; sanığın "25-30 yaşlarında, kirli sakallı, dalgalı saçlı, esmer" bir kişi olarak eşkalini verdiği, daha sonra sanığın da, emniyette mağdura teşhisi yaptırılmış ise de; sanığın eşkal bilgilerinin zapta geçmediği, mağdurun verdiği eşkale uyup uymadığının tespit edilemediği gibi katılanın kirli sakallı, dalgalı saçlı, esmer gibi ayırt edici özelliği olmayan genel kavramlar kullanması nedeniyle, katılanın, sanığı kesin teşhisini sağlayan, akılda kalıcı ve ayırt edici farklı bir görsel özelliğinin olup olmadığı yönünde ayrıntılı beyanı alınıp, gereğinde sanık ile ilgili gözlemlerin de mahkeme tutanaklarına yansıması sağlanıp, b-Sanık olay tarihinde bulunan inşaatta çalıştığını belirttiğinden; Çalıştığı işyeri belirlenip, gereğinde işverenin beyanı alınıp ayrıca evi ile işyeri arasındaki izlediği yol güzergah kamera kayıtlarının araştırılıp, saptanması halinde buna göre kullanımında olduğunu belirttiği plaka sayılı aracının olay günü ve saatinde bu görüntülerdeki durumu araştırılıp, c-Katılanın sonradan çantasının bulunduğu yerin, sanığın ikametgahına giderken izlediğini belirttiği güzergah üzerinde olup olmadığı irdelenip, d-Sanığın aynı inşaatta birlikte çalıştığını belirttiği şahısların açık kimlik bilgilerinin tespiti ile kişi ve/veya kişilerle sanığın babası A... A...'ün sanık savunması doğrultusunda antlı beyanları alınarak sonucuna göre delillerin bütün halde değerlendirildikten sonra hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yetinilip yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ile sanık savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 17.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.