MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇLAR : Hırsızlık, suç eşyasını satın almaHÜKÜM : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.09.2013 tarihli kenar yazısı ile Daireye gönderilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:I-) Hükümlü ... hakkında kurulan hükmün temyiz incelemesinde;Hükümlü ... hakkında kurulan ... 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 17.05.2004 gün ve 2004/183-2004/419 sayılı önceki hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiğinin anlaşılması karşısında;Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 18.09.2007 gün, 2007/8-125 esas, 2007/186 sayılı kararında açıklandığı gibi, adı geçen hükümlü hakkındaki temyiz edilmeden kesinleşen ilk hüküm, ancak suç tarihinden sonra yürürlüğe giren yasalar yönünden uyarlama yargısının konusu olabilir ve genel yargı ile uyarlama yargısı birlikte yürütülemez.Hükümlü hakkındaki kararın kesinleşmesinden sonra, aynı dosyada sanık olan ... ve ...'ya ilişkin ilk hükmün, sanıklar tarafından temyiz edilmesi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, 5320 sayılı Kanunun 8/2. maddesinin verdiği yetki çerçevesinde iadesi üzerine, hakkında hüküm kesinleşmiş olan ...'nın tekrar yargılanma sürecine dahil edilerek, ikinci hükmün kurulduğu anlaşılmaktadır. Kurulan bu ikinci hüküm, hukuk?? değerden yoksun ve yok hükmünde olduğundan, hukuken varlık kazanmayan bir kararın temyiz davasına konu edilmesi de mümkün değildir. Bu nedenlerle; hükümlü ... hakkında yeniden kurulan ikinci hükme yönelik, konusu bulunmayan temyiz itirazının 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi yollaması ile CMUK’nun 317. maddesi uyarınca, isteme aykırı olarak REDDİNE; 5252 sayılı Kanun’un 9/3. maddesine göre, gereğinin taktiri yönünden, mahkemesine gönderilmesi için dosyanın incelenmeden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, II-) Sanık ... hakkında kurulan hükmün temyiz incelemesinde; 5237 sayılı TCY’nın 141 ve 142. maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçu ile 765 sayılı TCK’nın 493/1. maddesinde yer alan suçun öğelerinin farklı olduğu, 765 sayılı TCY’nın 493/1, 81/2. maddeleriyle, 5237 sayılı TCY’nın 142/1-b, 143/1, 53, 116/4, 119/1-c, 53, 151/1, 53. maddeleriyle; mala zarar verme suçuyla ilgili olarak uzlaşma koşulları da değerlendirilerek uygulama yapılıp, her iki Yasaya göre denetime olanak sağlayacak şekilde uygulanan Yasa maddeleriyle, verilmesi gereken cezalar ayrı ayrı tespit edilip, sonuç cezalar karşılaştırılarak, lehe olan yasa belirlenerek uygulama yapılması gerekirken, yazılı şekilde değerlendirme yapılması, uygulama açıkca sanık yararına olduğundan ve karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1- Kasten işlenen suçtan hapis cezasına mahkumiyetin yasal sonucu olan ve 5237 sayılı TCK'nın 53/1.maddesinin (a), (b), (c), (d) ve (e) bentlerinde yazılı haklardan cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, “kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri” açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, 2- Yargılama giderinin tahsil şeklinin gösterilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322.maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından “53.maddenin uygulanmasına” ve “yargılama giderine” ilişkin bölümler çıkartılarak yerlerine, “Kasten işlemiş olduğu suçtan, hapis cezasıyla mahkûmiyetin yasal sonucu olarak sanığın 5237 sayılı TCK'nın 53/1.maddesinin (a),(b),(c),(d) ve (e) bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezasının infazı tamamlanıncaya kadar; “Kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri” açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına,” ve “sanıklardan neden oldukları yargılama giderinin ayrı ayrı alınmasına” cümleleri yazılmak suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, III-) Sanık ... hakkında kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince; 5237 sayılı TCY’nın 141 ve 142. maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçu ile 765 sayılı TCK’nın 493/1. maddesinde yer alan suçun öğelerinin farklı olduğu, 765 sayılı TCY’nın 493/1, 55/3. maddeleriyle, 5237 sayılı TCY’nın 142/1-b, 143/1, 31/3, 116/4, 119/1-c, 31/3, 151/1, 31/3. maddeleriyle; mala zarar verme suçuyla ilgili olarak uzlaşma koşulları da değerlendirilerek uygulama yapılıp, her iki Yasaya göre denetime olanak sağlayacak şekilde uygulanan Yasa maddeleriyle, verilmesi gereken cezalar ayrı ayrı tespit edilip, sonuç cezalar karşılaştırılarak, lehe olan yasa belirlenerek uygulama yapılması gerekirken, yazılı şekilde değerledirme yapılması, uygulama açıkca sanık yararına olduğundan ve karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1- Sanık hakkında suç tarihinde yürürlükte, bulunan 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23.maddesinin uygulama koşullarının değerlendirilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, 2-Suçu işlediği tarihte 18 yaşından küçük olan sanık hakkında 5237 sayılı Yasanın 53/4. maddesine aykırı olarak hak yoksunluğuna hükmedilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 18.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.