Tebliğname No : 6 - 2009/24270MAHKEMESİ : Söke Çocuk MahkemesiTARİHİ : 27/03/2008NUMARASI : 2007/65 (E) ve 2008/74 (K)SUÇ : Hırsızlık, konut dokunulmazlığını bozmak Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre suçların sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak;I-Kısa süreli hapis cezalarının paraya veya tedbire çevrilmesi, cezanın ertelenmesi sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören bir kurum olup, 5237 sayılı TCK.nın 50 ve 51.maddelerinde yerini almıştır.Uzlaşma ise fail ve mağdurun karar sürecine katılması iradenin açıklanmasıyla uzlaşmazlığının çözümünü sağlayan onarıcı bir adalet olup, suça sürüklenen çocuklar yönünden 5395 sayılı Yasanın 24.maddesinde ve 5560 sayılı öncesi 5237 sayılı Yasanın 73.maddesinde yer alıp uygulama kuralları ise 5271 sayılı CMK.nın 253-254.maddelerinde düzenlenmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ise; ilk kez 5395 sayılı Yasanın 23.maddesinde yer alıp, devamında da 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasa ile yetişkinler için takibi şikayete bağlı suçlarda sınırlı olan bu müessese, 8.2.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5728 ve ardından 6009 sayılı Yasa ile 5271 sayılı CMK.nın 231.maddesinde alanı genişletip çocuk ve yetişkinleri aynı konuma getirmiştir.Somut olayın suç tarihi dikkate alındığında uzlaşma ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması bakımından 5395 sayılı Yasanın sırasıyla 24 ve 23.maddeleri en lehe konum içerdiği bir muhakkaktır.1-)15.7.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23.maddesi hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurallarını getirmiştir.Bu kurallar,a-)Yargılama sonunda hükmolunan ceza 3 yıla kadar hapis veya adli para cezası ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.b-)Hükmün açıklanmasının geri bırakılması için daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı mahkum olmamış bulunması, yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaat gelmiş olması, kişilik özellikleri ile duruşmada ki tutum ve davranışları itibariyle bir cezaya hükmedilmesine gerek görülmemesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçda önceki hale getirme veya tazmin suretiyle giderilmesi, ancak bu koşul çocuğun ailesinin veya kendisinin ekonomik durumu elverişli olmaması halinde aranmayabilir şeklindeki düzenlemeye yer verilmiştir.Hal böyle olunca;Suç tarihinde adli sicil kaydında herhangi bir eski hükümlülük kararı bulunmayan, üzerine yüklenen suçu kabulle mahkeme aşamasında uzlaşmak isteğini beyanla pişmanlığını yansıtan “işsiz” olup, geçiminin ailesi tarafından sağlandığını, herhangi bir mal varlığı bulunmadığını da açıklayan sanık S.. D..'nin dosyaya yansıyan bu durumu dikkate alındığında suç tarihinde yürürlükte bulunan 5560 sayılı Yasa ile değişik öncesi 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23.maddesinin 2.fıkrasının (d) bendinin “son” cümlesi uyarınca küçük sanığın ailesinin ve/veya kendisinin ekonomik durumunun yakınanların zararını gidermeye elverişli olup olmadığı resen araştırılıp saptandıktan sonra 5395 sayılı Yasanın 23.maddesinin objektif ve subjektif tüm kuralları ile takdiri değerlendirilmesi gerektiği düşünülmeden sanığa yüklenen hırsızlık suçları yönünden “müştekilerin zararlarını gidermediğinden hükmün açıklanmasının ertelenmesinin takdiren” yer olmadığına denilmesi,2-)Yakınanlar M.. D.., O.. K.. zararlarının giderilmesi halinde uzlaşabileceklerini, yakınan H.. G.. ise uzlaşmak istediğini ifade etmiştir.Cumhuriyet Savcısı 22.02.2007 günü reşit olmayan sanık S.. D..'nin uzlaşmak istemediği yönünde düzenlediği tutanak 5560 sayılı Yasa ile değişik CKM.nın 253.maddesinin 2.fıkrasının 4.bendine aykırı olup, sanığın 20.7.2007 günlü oturumda açıkladığı uzlaşma iradesi dikkate alındığında;Sanık S.. D..'nin yakınanlar M.., O.. ve H..i'ye yönelik konut dokunulmazlığını bozma suçlarında giderilmesi gereken maddi bir zararın bulunmadığı dikkate alınarak, öncelikle sanık S.. D..'nin adı geçen mağdurlara yönelik konut dokunulmazlığını bozma suçlarında 5395 sayılı Kanunun 24.maddesi ve 5271 sayılı CMK.nın 253-254.maddelerine göre yöntemince uzlaşma koşulları sağlanmadan sanığın, adı geçen mağdurlara yönelik suçları ile ilgili yargılamaya devamla yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,Kabule göre de;a-)Sanık hakkında konut dokunulmazlığını bozma suçuna 5237 sayılı TCK.nın 119/1-c maddesi ile uygulama yapılmaması,b-)Sanık S.. D..'nin yakınanlar M.. G.., O.. K.., M.. D.., H.i G..'e yönelik konut dokunulmazlığını bozma suçundan öncelikle 5560 sayılı Yasa değişikliği önceki 5395 sayılı Yasanın 23.maddesi uyarınca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kuralı değerlendirilip, olumsuz sonuca ulaşılması halinde 5237 sayılı TCK.nın 50.maddesinin takdiri gerektiğinin düşünülmemesi,3-)Kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın 5237 sayılı TCK.nın 50/1-f maddesiyle bir işte çalışma tedbirine çevrilmesi “gönüllü olmak koşuluna” bağlı olduğu halde bu husus sanığa sorulmadan yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık S.. D.. savunmanının temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, yakınanlara yönelik konut dokunulmazlığını bozmak suçundan kurulan hükümde 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 326/son maddesinin gözetilmesine, 12.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.