MAHKEMESİ : Ağır Ceza Mahkemesi (CMK 250. Madde İle Görevli)Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma, yağma, 6136 sayılı Kanuna muhalefetYerel Mahkemece verilen hüküm sanıklar .... ve .... savunmanı, sanıklar .. ve ... savunmanı ile sanık .... savunmanı tarafından duruşmalı olarak da temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre tayin edilen günde yapılan duruşma sonunda dosya okunarak gereği görüşülüp düşünüldü;Sanıklar ... ve ... hakkında silahlı örgüt ve sanık .. hakkında silahlı örgüt ve 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan, hükmolunan cezaların süresine göre sanıklar savunmanlarının duruşmalı inceleme isteminin, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollaması ile 1412 sayılı CMUK'nın 318. maddesi gereğince REDDİNE,Soruşturmanın sonuçlarını içeren tutanaklar, belgeler ve sanıklar .... ve ... hakkında yağma suçundan duruşmalı inceleme sırasında ileri sürülen savunmalar doğrultusunda yapılan incelemede;A-) Sanıklar... ve ..hakkında silahlı örgüt ve sanık ... hakkında silahlı örgüt ile 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde;Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; sanıklar .. savunmanı ile ... savunmanının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin isteme uygun olarak ONANMASINA,B-) Sanıklar ... ve ... hakkında silahlı örgüt ile sanıklar ..., hakkında yağma ve silahlı örgüt suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;5237 sayılı TCK’nın “Anayasayı İhlal” başlığını taşıyan 309. maddesinde yer alan düzenlemede; (1) Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar. (2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur. (3) Bu maddede tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. Aynı Yasa’nın 314. maddesinde ise:(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.(3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır.3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5.maddesinde yer alan düzenlemede de:3 ve 4 üncü maddelerde yazılı suçları işleyenler hakkında ilgili kanunlara göre tayin edilecek hapis cezaları veya adlî para cezaları yarı oranında artırılarak hükmolunur. Bu suretle tayin olunacak cezalarda, gerek o fiil için, gerek her nevi ceza için muayyen olan cezanın yukarı sınırı aşılabilir. Ancak, müebbet hapis cezası yerine, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.Suçun, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması dolayısıyla ilgili maddesinde cezasının artırılması öngörülmüşse; sadece bu madde hükmüne göre cezada artırım yapılır. Ancak, yapılacak artırım, cezanın üçte ikisinden az olamaz.3713 sayılı Terörle Mücadele Yasasının 2/2. maddesinde terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işleyenlerin de terör suçlusu sayılacağı belirtilmiştir.5237 sayılı TCK’nın 314. maddesinde tanımlanan silahlı örgüt suçu, Devletin güvenliğine ve anayasal düzene karşı suçları işlemek amacıyla kurulan silahlı örgütlerin, amaçları kapsamında yapılan hareketleri suç sayan ve yaptırıma bağlayan özel bir suç tipidir. Suçun fail ya da failleri, amaç suç yolunda işledikleri suçlardan ve gerçekleştirdikleri eylemlerinden de sorumlu olacaklardır. Maddede aranan cebir/şiddet, maddi yani fiziki cebir olabileceği gibi manevi cebir de olabilecektir. Cebrin/şiddetin niteliği ve mevcudiyeti somut olay çerçevesinde belirlenirken, failin kullandığı vasıtalar, cebrin şekli, kaynağı, etki alanı, düzeyi, cebir kullanmaya ilişkin olarak sahip olduğu imkan ve kabiliyetleri de dikkate alınmalıdır. Önemli olan, hukuka aykırı bir biçimde, cebri nitelikteki amaç suça yönelen yasadışı oluşumun, bu suçu işlemek bakımından gerekli elverişliliğe sahip olup olmamasıdır. Birkaç kişinin basit bir anlaşma yapmalarıyla, örgütleşme kavramları arasındaki fark da iyi belirlenmelidir. Günlük hayatta birden çok kişinin müşterek bir amaca ulaşmak için bir anlaşma yapmaları olayına sıkça rastlanır. Bu birleşmenin örgüt sayılabilmesi için (sosyal bir yapı) olarak ortaya çıkması gerekir. Teşekkül somut bir birliktir ve bireyle bu yapı içinde yer alır. Örgütlü suçlulukta, sanıkların düşünce ve eylemlerinde süreklilik bulunmadığı, suç işlemek için düzenli ve planlı ortaklık, yönetim, dayanışma ve disiplin gibi öğeler bir araya gelmediğinde suçun yasal öğeleri oluşmaz.Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10.06.2008 gün, 2007/9-270 Esas – 2008/164 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere, failin salt silahlı örgüte ilgi duyması, örgüte katılmak için zemin arayışına girmesi, bu amaçla kendisini örgüte ulaştırabilecek kişilerle temasa geçmeye çalışması ve örgüt mensuplarıyla görüşüp buluşması, salt örgüte katılmak amacıyla başka bir bölgeye yolculuk yapması, silahlı örgüt üyeliği suçunun oluşması için yeterli değildir.Örgüt üyeliği için maddi yardımı aşan eylemde bulunmak gerekir.Dava konusu olayda, sanıkların suç yolundaki planlamaları, bu planlamayı hayata geçirecek nitelikteki iş bölümleri, bu iş bölümüne bağlı düzenlenen görevlendirmeler, ittifak içerisinde ki maddi ya da manevi cebir unsurlarının belirlenmesi ayrı bir önem taşımaktadır. Bunun yanı sıra sanıkların eyleminin, niteliği, oluş şekli, sonucunun ağırlığı ve amacı ayrı ayrı değerlendirilerek ... Terör örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğü ve toplumdaki etkinliği, örgütün Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı zorla değiştirip yerine dini esaslara dayalı bir sistem getirmek şeklindeki amacı da göz önünde bulundurulmalıdır. Tüm bu unsurların tespiti sanıkların eylemlerinin TCK’nın 314. maddesi kapsamında mı yoksa aynı Yasanın 309. maddesi kapsamında mı değerlendirilmesi gerektiği noktasında önem arz etmektedir.Bunların yanı sıra; bir ceza davasının konusu, fertlerin hayatlarından alınan belli bir kesitin ceza hukuku ve ceza yargılaması hukuku bakımından değerlendirilmesidir. Ayrıca iddianamede belirtilen maddi vakıalar karışımı ile sınırlandırılan insan davranışlarıdır. Ancak kesin hükmün önleme etkisinde fiilin aynılığı unsuruna başvurmak gerekir. Fiilin aynı olduğu durumlarda da davanın kapsamına girilerek bu konuda yargılamanın yapılarak, hüküm vermek gerektiği sonucuna varılmalıdır. Bu fiiller sonradan ayrı bir davanın konusu da olmamalıdır. Ceza yargılamasında her uyuşmazlık için ayrı bir yargılama yapılması temel ilkedir. Ancak bağlantılı uyuşmazlıklar bakımından yasaların bu kuraldan ayrıldığı görülmektedir. Bağlantının varlığı halinde yargılamanın birleştirilmesi, bekletici sorun veya nisbi yargılama kavramları ortaya çıkar. Birleştirme için uyuşmazlıklar arasında bağlantı olmalıdır. Sanıklar hakkında aynı suçlardan açılmış olan davaların aralarında bağlantı olup, birleştirmenin faydalı olması halinde birleştirilip yargılamanın yapılması asıldır. Birleştirmede fayda ve olanak koşulları yargıca bırakıldığından birleştirmede ihtiyarilikten bahsedilmekte ise de yargılamanın tümü bakımından faydalı olacağı durumda davaların birleştirilmesi yoluna gidilmelidir. Kaldı ki dava konuları aynı veya eylemin başlangıç ve bitiş süreçlerindeki suç örgüsünün tümünün birlikte ortaya çıktığı durumlarda birleştirmenin zaruret olduğu düşünülmelidir. Belli bir olay ile ilgili suç işlediği izlenimini veren ve hakkında herhangi bir araştırma yapılan kişi şüpheli statüsüne girer. Şüpheli kişide muhakeme hak ve yetkilerine sahiptir.Yargılanacak her uyuşmazlık da; şüphelilik, uyuşmazlığın somut olması ve uyuşmazlığın çözümü şeklindeki özellikler vardır. O halde önce olay öğrenilmelidir. Yani sübut konusunda bir hükme varılır. Sübut (veya ispat) meselesi maddi mesele olup bundan geçmişteki olayı zihnimizde yeniden yaratmak yani nasıl meydana geldiğini belirlemektir. Olay belirlendikten sonra, olayla karşılaştırılacak hukuki norm ve olayın tipine uygun olup olmadığı konusunda sonuç çıkarılır, maddi durumun tespiti, hukuki durumun tespitidir. Hukuki durumun tespiti durumun tespiti olacaktır.Hakim bu güne dayanarak dünü öğrenir. Dün hakkındaki şüphesini deliller sayesinde yener. Şüphenin yenilmesi yerine belirliliğe terk eder.Delillerin gösterdiği objektif bakımından bir (ihtimal) dir. Buna rağmen ihtimal belli bir dereceye gelince kanaat (kanı) olacaktır. Şüphe yerini kanaate bıraktığında ispatta aranan belirlilik ortaya çıkar. Yani belirliliğe şüphenin yenilmesi ile ulaşılır.Ceza Muhakemesinin asıl amacı maddi gerçeği ortaya çıkarmaktır. Maddi gerçeğe ulaştıracak araç ise delillerdir. Deliller; Sanık açıklamaları, tanık açıklamaları, sanık ve tanıktan başka kişilerin açıklamaları, kolluk, savcı ve hakim tutanakları, özel yazılı açıklamalar, görüntü ve (veya) ses kaydeden araçlarla açıklama ve belirtiler şeklinde ayrıma tabi tutulabilir. Bu deliller içerisinde tanık failin dışında herkes olabilir. Tanık beş duyusu ile olay hakkında bilgi edinen ve mahkemeye aktaran kişiyi ifade eder. Delil bakımından Ceza Muhakemesinin en önemli unsurlarından birisidir. Ancak tanık beyanlarının birbirleriyle örtüşen ve somut olayla uyumlu olması muhakkaktır.Deliller yeterince araştırılmamış veya soruşturma eksik ise bu hususlar mutlaka giderilmelidir. Soruşturma evresinde toplanmamış delilleri mahkemenin toplaması gerekir. Hakimin sanık lehine ve aleyhine olan delilleri araştırıp; tam bir inanışla özgürce değerlendirerek kuşkudan arınmış bir sonuca ulaşması gerekir. Kuşkular yenilmelidir. Yani hükümde varsayıma dayalı kuşkulu kalan hususlar olmamalıdır. Maddi gerçeğin olayın bir bütünü veya parçasını temsil eden kanıtlardan ortaya çıkarılması gerekir. Bir takım varsayımlara dayanılarak karar verilmesi ceza muhakemesinin amacına kesinlikle aykırıdır. Kuşku ve çelişki yenilmeden karar verilemez. Eylem veya eylemlerin bir suç olup olmadığı belirlenmesi için eylemin önce işlenip işlenmediğinin sorunu çözülerek başlanır. Bu da kanıtların yorumu ile cevaplanacaktır. Hakim hangi kanıtı nasıl yorumladığını, yorum ile nasıl bir kanıya ulaştığını, kararının gerekçesinde göstermek zorundadır.Gerekçedeki mantıksal kronolojik dizin ise iddia, savunma, kanıtlar, kanıtların yorumu, sabit kabul edilen eylem; ihlal edilen norm, normun yorumu ve en nihayet ulaşılan sonuç olan hüküm şeklinde olmalıdır.Bu açıklamalar ışığında somut olay irdelendiğinde;I-) Sanık ...’ın aşamalarda alınan savunmasında, “... terör örgütü üyesi olma suçundan... 3. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıp beraat ettiğini” beyan ettiği; sanık ’in ifadesinde, “2008 yılında ... Konsolosluğuna yapılan saldırı nedeniyle göz altına alındığını, hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, evinde bulunan dökümanların, bu soruşturma nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından incelenip herhangi bir suç unsuru bulunmaması nedeniyle kendisine iade edildiğini, bu nedenle evinde sakladığını” söylediği; UYAP’tan yapılan sorgulamada;Sanık ... hakkında... Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, 02.05.2008 günlü iddianame ile ... terör örgütü üyesi olduğu iddiası kapsamında 5237 sayılı TCK’nın 314/2 ve 3713 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca cezalandırılması istemi ile kamu davası açıldığı,... 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008/178 Esas – 2012/353 Karar sayılı hükmü ve “...terör örgütünün ideolojisini benimsediği, örgütle irtibatının bu aşamada kalmayarak terör örgütüne eleman kazandırma faaliyetlerinde bulunduğu, örgütsel dersler alıp, toplantılar düzenlediği, yurt dışına eleman gönderdiği ve yurt dışından gelen elemanları kabul ettiği...” gerekçesi ile sanığı anılan Yasa maddeleri uyarınca neticeten 6 yıl 3 ay hapis cezasına mahkum ettiği, sanık savunmanı tarafından temyiz edilen bu kararın Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 14.11.2014 tarih, 2013/5197 - 2014/11469 sayılı ilamı ile, “Sanığın, silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil, üyesi olduğuna ilişkin ve örgüt üyeliği suçundan cezalandırılmalarına yeterli, her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gözetilmeden yüklenen suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verildiği” gerekçesi ile bozulduğu; ...Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, 07.03.2012 günlü iddianame ile, ‘... terör örgütü üyesi olduğu iddia olunan sanık ... hakkında, 5411 sayılı Kanunun 159/1-2. Cümle, 2. madde, 43, 204/1, 43, 158/1-f, 245/1, 220/1’ maddeleri uyarınca kamu davası açıldığı, ...8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/24 Esas- 2012/13 Karar sayılı hükmü ile görevsizlik kararı vererek dosyayı ....17. Ağır Ceza Mahkemesi’ne (CMK 250. maddesi ile görevli) gönderdiği, ...17. Ağır Ceza Mahkemesi’nin de 2012/88 Esas – 2012/32 Karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı verdiği, görev uyuşmazlığı üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 10.07.2012 tarih, 2012/8419 Esas – 2012/7986 Karar sayılı ilamı ile ...8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/24 Esas- 2012/13 Karar sayılı görevsizlik kararını kaldırdığının anlaşılması karşısında;Suçun başlangıç ve bitişi arasında gerçekleşen hareketlerin bir bütün halinde değerlendirilip, eylemlerin nitelemesinin de buna göre yapılması ayrıca sanıkların bir bütünlük arz eden eylemlerine farklı sonuçlar yükleyip aynı eylemler sebebiyle birden fazla hüküm verilmesine neden olunmaması için öncelikle, sanıklar hakkında anayasayı ihlal, silahlı örgüt, silahlı örgüte üye olmak veya yardım etmek suçlarından derdest olan dava dosyalarının bulunup bulunmadığı araştırılıp, dosyaları getirtilip, anılan dosyalar içerinde bu olaylarla ilgili delillerin neler olduğu irdelenip, delil bulunması halinde olanaklı ise birleştirilmesi sağlanıp, olanaklı değilse onaylı örneği dosya içerisinde bulundurulup; sanıklar hakkında bahsi geçen suçlardan mükerrer dava olup olmadığı konusundaki duraksamalar giderilip; II-) Yakınan ..’ın Emniyet Genel Müdürlüğü’nde alınan ifadesinde, “2010 yılının ilk aylarında bilmediği telefon numaralarından ısrarla arandığını, arayan kişilerin önceden ortağı olduğ... hakkında görüşmek istediklerini, kabul ettiğini ve ertesi gün arayan kişilerle ....’de bulunan bir pastanede buluştuklarını, kendini ... olarak tanıtan ve onun yanında gelen 3 kişiyle bir masaya oturduklarını, iki kişinin de başka bir masaya geçtiğini, tamamının sakallı olduğunu, ...mantar fabrikasının ortağı olduğunu belirten bu şahısların farklı tarihlerde alınmış çek ve senetleri gösterip... Tüketim Maddeleri Limited Şirketine ait olduğunu belirterek, ‘Burada tüyü bitmemiş yetimin hakkı var bu çeklerin karşılığını bize öde dediklerini’, kabul ettiğini, çeklerin karşılığını bu görüşmeden sonra bir ay içerisinde değişik zamanlarda ödediğini, ancak bu kişilerin, “...mantar fabrikasına cemaatin ortak olduğunu” söyleyerek parayı ödemesi noktasında ısrar ettiklerini, inşaat işiyle uğraştığını ve alacağını tahsil edince ödeme yapacağını söylediğinde ise, “Kimlerden alacağı olduğunu” sorduklarını, sattığı daireler karşılığında... ve ..isimli ortaklardan alacaklı olduğunu söylediğini, ... ile birlikte..’un ofisine gittiklerini, birlikte çay içtiklerini, ....’ın ...’in telefon numarasını ..’tan aldığını, işyerinden çıktıklarını, oradan ayrılırken....’ın yine, ‘Biz cemaatteniz, bu çeklerin karşılığının ödenmesi gerekiyor’ dediğini, bu görüşmeden birkaç gün sonra ...’in kendisini arayıp görüşme talep ettiğini, kardeşi .. ile birlikte ...’in ..Salı pazarında bulunan işyerine gittiklerini, burada ..’in borcuna karşılık parça parça toplamda 100.000 TL’lik senet verdiğini, yaklaşık 15 gün sonra ...’ın araması üzerine ...’nde bir lokantada yanlarında ...de olduğu halde buluşup yemek yediklerini, bu esnada, “..’den para alıp almadığını” sorduklarını, “Para almadığını ancak 100.000 liralık senet aldığını” söylediğinde ise, “... ile birkaç kez telefonda görüştüklerini ve parayı ödemesi konusunda telkinde bulunduklarını, bu nedenle ...’in senetleri verdiğini, bu senetlerin karşılığı olarak da kendilerine para vermesi gerektiğini söylediklerini”, para almadığını söyleyince tartıştıklarını, ardından lokantadan çıktıklarını, ...’ın lokantanın yanında kendisine tokat attığını, korktuğu için arabasına binip evine gittiğini, bu tarihten sonra bir daha bu kişilerle görüşmediğini, görüşmeler esnasında Türkiye Cumhuriyetinin sistemini beğenmediklerini, Türkiye’de yaşamak istemediklerini, karakola cezaevine girip çıktıklarını, terör suçundan cezaevinde yattıklarını, mücahit olduklarını ve yurt dışında mücahit arkadaşlarının bulunduğunu söylediklerini, bunları kendisine anlatmaktaki maksatlarının gözdağı vermek olabileceğini düşündüğünü, ... terör örgütünü medyadan duyduğunu, bu kişilerin de onlardan olabileceğini tahmin ettiğini, yaşananları polise anlatmadığını çünkü konuşmalarından tehlikeli oldukları hissine kapıldığı için olayın fazla büyümeden kapanmasını istediğini” beyan edip kendisiyle görüşmeye gelen kişilerin .... ve olduğunu ifadesi sırasında kendisine gösterilen fotoğraflardan teşhis ettiği; 28.10.2009 günlü teşhis tutanağı içeriğine göre, yaptırılan canlı teşhis işlemi ile yakınan ...’ın, “Sanıklardan ’in olayda yer aldığını, ...’ın kendini B..... olarak tanıtan ve çeklerin bedelinin ödenmesi gerektiğini söyleyen kişi olduğunu, ...ve ..’un da olay günü yanına gelen kişiler arasında bulunduklarını kesin ve net olarak” teşhis ettiğini belirttiği; Tanık ...’ın soruşturma evresinde alınan ifadesinde, “Şirket faaliyetlerinin devam ettiği ofisi 2001 yılında ..’dan kiraladığını, 2005 veya 2006 yılında S..’in maddi yönden sıkışık durumda olduğunu belirterek ofisi ve ofisin bulunduğu binadaki hisselerini satmak istediğini söylediğini, binadaki tüm hisseleri, 400.000 TL karşılığında tapuda devralmadan satın alıp parayı parça parça ödediğini, devir işlemi için tapuya gittiğinde ise bu taşınmazların üzerinde ipotek olduğunu ve satılamayacağını öğrendiğini, ödediği parayı istediğinde ...’in, 400.000 TL’ye karşılık .....’de 3 daire ve Kandıra’da bir arsa verdiğini ve ....’den alacağı kalmadığını, ...’in, 2008 yılının Kasım ayında bu defa İzmir’deki bu üç daire ve üzerine 100.000 lira vermek koşuluyla ....’da bulunan 3 daireyi satmak istediğini, kabul ettiğini, bu üç dairenin tapusunu aldıktan sonra 100.000 lirayı emlakçıda teslim ettiğini, bu sırada ilk defa gördüğü ...’ın ..’e 5000 TL’lik kırk senet imzalattığını,..’in ..’a olan borcu karşılığında kendisinden aldığı 100.000 TL parayı verip üzerinde de senetleri imzaladığını sonradan öğrendiğini, senetlerin ilk iki taksidinin ödenip geri kalanının ödemediğini duyduğunu, bir süre sonra ....’ın kendisini arayıp ... ile ortak olduklarını iddia edip borcu kendisinden istediğini, ortak olmadıklarını izah etmesine rağmen aramaya devam ettiğini, 2010 yılının Ocak ayında ....’ın yanında uzun sakallı, 170-75 boylarında, uzun saçlı, şalvar tarzında pantolon giyen bir kişi ve hatırlayamadığı bir başka erkek şahıs ile iş yerine geldiğini, bunlardan birinin kendini .. olarak tanıttığını, diğerinin ise hiç konuşmadığını, ..’ın, "Sen ...ile .....'ı dolandırmışsın, borcun varmış" dediğini, borcun ...e ait olduğunu, bu kişiyle her hangi bir ortaklığımın olmadığını söylediğinde ise ..’ın sert bir şekilde "Bu borç senin de, ya parayı vereceksin ya da daireyi teslim edeceksin, biz kimsenin kul hakkını yedirmeyiz, haklar yerini bulur, Müslüman insanız” diyerek tehdit ettiğini, hukuku bildiğini göstermek için, hakim ve polis akrabaları olduğunu belirtip karşılık vermesi üzerine de, "Biz Türkiye Cumhuriyeti Devletini tanımayız, bu kafir devletle işimiz olmaz" dediğini, yaklaşık bir saat kadar kaldıktan sonra iş yerinden ayrıldıklarını, bir iki hafta sonra ...’ın arayarak yanına geldiğini ve ...’in ...’a ödeme yapıp yapmadığını sorduğunu, bilgisi olmadığını söylediğini, bunun üzerine iş yerinden ayrıldığını, ...’i arayarak, “....’ın yanına geldiğini ve parayı sorduğunu” anlattığını, ...’in de, “Parayı ödedim” dediğini, bu olaylardan sonra ...’ın bir iki defa daha arayıp paranın ödenip ödenmediğini öğrenmeye çalıştığını, ...’in söylediklerini ..’a anlattığını” belirtip sanık ...’ı işyerine gelen ve kendisini M.. adıyla tanıtan kişi olarak teşhis ettiği; Sanık ...’ın Emniyet Müdürlüğünde alınan ifadesinde, “2010 yılının Mart veya Nisan aylarında Ümraniye’de bulunan .. isimli işyerinde oturduğu esnada ...’ın 40 yaşlarında, orta boylu, kır saçlı, normal kilolu biriyle yanına geldiğini ve ‘...’u seninle tanıştırmak istedim’ dediğini, birlikte çay içtiklerini, 15-20 gün sonra yine aynı yerde vakit geçirdiği esnada M..’un yanına geldiğini, hal hatır sorduğunu, çay içip sohbet ederken, ‘.... (...), senin ... terör örgütü adına bombalamadan yakalandığını, örgüt içerisinde komutan olduğunu, bu parayı ödemediğim taktirde sen ve adamlarının beni öldüreceğini söyledi, çok korkuyorum’ dediğini, parayı ödediği taktirde kimsenin kendisine bir şey yapmayacağını, ...’nın (...) yalan söylediğini belirttiğini, bu parayı ..’tan ...’ın bir arkadaşının alacağı olduğu için istediklerini, bir ay içersinde farklı tarihlerde ....’un kendisine getirdiği 15-16 bin TL’yi aldığını, parayı alırken yanında ....’in de bulunduğunu, ...’ın da yanlarında olduğunu ancak onun arabanın içerisinde beklediğini, bir süre sonra H..’ın kendisini aradığını ve ‘...ve ..’ın ..’tan tahsil ettikleri parayı kendisine vermediklerini’ söylediğini, ‘Parayı kim aldıysa onunla görüş’ diyerek telefonu kapattığını, bir hafta sonra da .....’un arayıp görüşmek istediğini söylediğini, .. ve.. ile birlikte görüşmeye gittiklerini,... ile bir pastanenin ikinci katında buluştuklarını, ...’ın birlikte bir masaya...ve kendisinin de başka bir masaya oturduklarını, ...’ın ...’a...mantar fabrikasının ortağı olduğunu, bu fabrikanın cemaate ait olduğunu, .. isimli şahsın 16 bin TL mantar parasının ödenmesi gerektiğini’ söylediğini, 40 dakika kadar oturup ayrıldıklarını, bu olaydan bir süre sonra ..’un tekrar yanına geldiğini, ‘Birkaç kişiden alacağı olduğunu, tehdit edildiğini’ söyleyerek yardım istediğini ve yanında ..’i aradığını, ...’un telefonunu alarak .....’e, ‘Bu adamı üzmeyin parasını ödeyin’ dediğini, bir hafta sonra aynı konuyla alakalı... sofrasında buluştukların da, ...’un, ‘Bir önceki görüşmelerinden bu yana 60-70 bin lira para tahsil ettiğini’ söylemesi üzerine, işi kendisinin çözdüğünü neden bir miktar para vermediğini sorduğunu, onun da ‘Başka bir konu daha var, bana yardımcı olursan sana o zaman ödeme yaparım’ dediğini, bunun üzerine sinirlendiğini ve ‘Sen dolandırıcının birisin’ diyerek 2 tokat attığını” belirttiği, yargılamada alınan ifadesinde ise, “...’ın ‘..’tan alacağı olduğunu’ söylediğini ve bu konuyla ilgili görüşmeye giderken kendisini de çağırdığını, o sırada yanında ..ve ..’ın da bulunduğunu, ...’in ise...’ın yanında geldiğini, pastaneye gidince ayrı bir masaya oturduğunu ve konuşulanları duymadığını, bu olaydan sonra ..’ın yanına geldiğini ve ...’ın kendisini tehdit ettiğini anlatıp başka şahıslarda da alacaklarının olduğunu söylediğini, ... ile ..’un yanına gidip alacak meselesini konuştuklarını ve ...’in ev paralarını ödememesinden kaynaklandığını öğrendiklerini, bunun dışında ... ile alacak konusunda telefonda bir kez konuştuklarını, bu görüşmeyi olayı öğrenmek için yaptığını, kesinlikle tehdit etmediğini, ....’un polise gitmeyip kendisinden yardım istemesinden şüphelendiğini ve araştırdığında ....in piyasayı dolandırdığını ve ..’un kendilerini kullandığını öğrendiğini, çevrede de bu şekilde konuştuğunu duyunca aralarında tartışma yaşandığını ve birkaç tokat attığını, bu nedenle husumet oluştuğunu” savunduğu;Sanık ’in aşamalarda alınan savunmasında, “Suçlamayı kabul etmediğini, mahalleden tanıdığı ...’ın kendisini bir yere götürmesi konusunda ricada bulununca arabasıyla ....’ı istediği yere götürdüğünü, ...’ın da yanlarında olduğunu, ...’ın ....’ın yanına gittiğini, bir süre sonra ‘Arabada beklemeyin’ diyerek kendilerini de yanına çağırdığını, ....ile pastaneye çıktıklarını, ..ı ilk defa burada gördüğünü, ....ile birlikte pastanenin diğer ucunda bulunan ayrı bir masaya oturduklarını, .. ve..’ın ise aynı masada birlikte oturduklarını, ne konuştuklarını bilmediğini ancak hır gürün olmadığını, güler yüzlü bir şekilde ayrıldıklarını, herhangi bir örgüt adına....’tan para istemediğini” söylediği;Sanık ...’ın yargılamada alınan ifadesinde, “... pazarlaması yapıp eşinin adına çiğköfte dükkanı işlettiğini, ...’ı aynı mahallede oturmaları nedeniyle tanıdığını, mantar ve çiğköfte ticareti yaptığı ...’tan olan alacağına karşılık müşteri çeki aldığını, bankaya sunduğunu ancak tahsil edemediğini,...’e çekin karşılığı olmadığını söylediğini ve onun da çekin sahibi olan firmanın telefon numarasını verdiğini, çeklerin ....’ın da ortağı olduğu firmaya ait olduğunu ....’in verdiği numarayı aradığında öğrendiğini, ..’la görüştüğünü, onun da ‘Ortaklarının dolandırıcı olduğunu’ söyleyip avukata yönlendirdiğini, bu olaydan bir süre sonra ..’un yanına ....’ın adını bilmediği birkaç arkadaşı ile birlikte gittiklerini, çeki ....’a verip senet aldığını, herhangi bir zorlama olmadığını, birlikte yemek yediklerini, ....’un aralarında bir şeyler konuştuklarını ancak içeriğini bilmediğini, mağdurun ifadesinde geçen pastanedeki görüşmede kendisinin de bulunduğunu, ...’a ortağı olduğu şirkete ait çekleri ödemesini söylediklerini, durumunun iyi olmadığını belirttiğini, 2-3 gün sonra da kendisine ait senetleri getirip çekleri aldığını, ancak ekonomik durumunun iyi olmadığını ve daireleri satamadığını söyleyip senetleri de ödemediğini,....mantar fabrikası ile ilgisinin olmadığını, bu fabrikanın dağıtıcısına orta Karadeniz’den getirdiği mantarları satıp bu çekleri aldığını, çeklerde ...’un da cirosunun bulunduğunu..’in ....mantar fabrikasının yetkilisi olduğunu, senetleri aldıktan sonra diğer sanıkların tahsilat yapıp yapmadıklarını bilmediğini, onlar da başka çeklerin olup olmadığına dair bilgisinin bulunmadığını” ifade ettiği;Sanık ... hakkında yürütülen soruşturmada 27.10.2010 günü ifadesine başvurulan tanık ...’nın, “...’ın evinde kiracı olarak kaldığını, bu dönemde..’ın sakallı dolaştığını, bol pantolon giyip etrafına ‘...’ diye hitap ettiğini...’ın evine zaman zaman uzun saçlı, uzun sakallı, bol pantolon giyinen kişilerin lüks araçlarla gelip gittiklerini, yaklaşık 7-8 ay kadar evvel belinde bulunan bir rahatsızlıktan dolayı tedavi amacıyla ... ile birlikte İzmit’e doğru giderken ...’ın kendisine, ‘Sen...’lısın, biz ...yiz, bu ülkede iki güç var, biri... diğeri ..., bunlar birbirine asla dokunmaz’ dediğini” belirtip kendisine gösterilen fotoğraflardan sanık ...’ı ....’ın evine gelip gidenlerden biri olarak teşhis ettiği;Sanık ... savunmanının, 16.12.2013 günlü dilekçesinde, “Sanığın askerliğini yaptığı dönemde psikolojik tedavi gördüğünü, anti sosyal kişilik bozukluğu teşhisi koyulduğunu” belirtip sanığın kullandığı ilaçların prospektüslerinden bir sureti dilekçesinin eklediği olayda;1-) Sanık ...’ın böyle bir tedavi görüp görmediğinin yöntemince araştırılarak 5237 sayılı TCK’nın 32/1-2. maddesi gereğince, üzerine atılı suçun anlam ve sonuçlarını algılama veya bu eylemle ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin bulunup bulunmadığı ya da azalıp azalmadığı konusunda rapor düzenlettirilip,2-) Sanıkların aşamalardaki savunmaları karşısında, öncelikle yakınan ....’ın mahkeme huzurunda ayrıntılı ifadesine başvurulup, 3-) Sanıklar ... ve ... ile yakınan ....’ın aşamalarda alınan beyanlarında, suça konu paranın karşılığı olan çeklerin ...mantar fabrikasından alındığını, cemaatin de bu fabrikaya ortak olduğunu belirttiklerinin anlaşılması karşısında, ...’ın ifadesinde....mantar fabrikasının yetkilisi olduğunu ve çeklerde cirosunun bulunduğunu iddia ettiği ..’un açık kimlik ve adres bilgilerinin belirlenmesi, adı geçen şirketin yetkilisi olup olmadığının tespiti ile ifadesine başvurularak yağma suçunun konusunu oluşturan çeklerde cirosunun olup olmadığı, sanık ... ile aralarında ticari bir ilişkinin bulunup bulunmadığı, suça konu çekleri sanığa verip vermediği ve ....’ın yağmalanması olayına ilişkin bilgi ve görgüsünün bulunup bulunmadığının belirlenmesi,Sanık ... adına kayıtlı tüm ticari işletmeler ile eşi adına işlettiğini belirttiği çiğ köfte dükkanına ilişkin ticari kayıt ve belgelerin temin edilerek, ... ile aralarında sanığın iddia ettiği ticari ilişkinin mevcut olup olmadığının saptanması ve, Yakınanın ortağı olduğunu belirttiği... Tüketim Maddeleri Limited Şirketine ait tüm ticari kayıt, bilgi ve belgelerin temin edilerek suça konu çeklerin kaynağını oluşturan alacak borç ilişkisinin ve bu şirketin B..mantar fabrikası ile arasında herhangi bir ticari faaliyet olup olmadığının tespit edilip,Suça konu çeklerin dayandığı borç ilişkisinden kaynaklanan herhangi bir icra takibinin bulunup bulunmadığının araştırılması, var ise icra dosyalarından onaylı bir suretin dosya içerisine alınıp,Yargılama aşamasında dinlenilmeyen ....’nın, tanık sıfatıyla ifadesine başvurularak olaya ilişkin bilgi ve görgüsü tespit edilip,Ayrıca;Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne ayrıntılı müzekkere yazılarak, ....mantar fabrikasına ilişkin kapsamlı bir araştırma yapılması, adı geçen şirkete ait tüm kayıtlar getirtilip incelenerek (gereğinde kolluk araştırması da yaptırılmak suretiyle), bu şirketin ve ifadelerde ‘Cemaat’ olarak isimlendirilen yapılanmanın ... terör Örgütü ile bir bağlantısının bulunup bulunmadığının araştırılması, bahsi geçen çek ve senetlerin sanıklara ne şekilde geçtiğinin belirlenmesi, sanık ....’ın, diğer sanıklardan birinin veya ... terör örgütü ile bağlantılı olduğu tespit edilen herhangi bir özel ve/veya tüzel kişinin bu şirketin ortağı olup olmadığı tespit edilip,Olaya ilişkin tüm deliller toplandıktan sonra, sanıkların fiilinin hukuki vasfının tayin ve takdiri gerektiği dikkate alınmadan eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması; 4-) Kabule göre de; a-) Örgüt lideri ve üyelerinin, işledikleri şahsi suçlar ile örgütün korkutucu gücü kullanılmaksızın işlenen suçları suç örgütü kapsamında görmek yanlış olacaktır. Bir suçun örgüt kapsamında değerlendirilmesinin ön şartı o suçun örgüt kapsamında, örgüt amacı ve faaliyeti doğrultusunda işlenmesi gerekir. Bazen terör örgütünün kuruluş neden ve hedefleri ile uygun düşmeyebilir. Örgüt üyesi suçu örgütün gücünden ve imkanlarından yararlanmak suretiyle işlediğinde, o suçlar örgüt kapsamında işlenen suçlardan sayılır. Bu durumda nispi nitelikte örgüt suçu nitelendirmesini yapmanın uygun olacağı bir muhakkaktır. Bu bilgiler ışığında; sanıkların hangi fiilini bu kapsamda gerçekleştirdiği ve/veya gerçekleştirmediğinin karar yerinde denetime olanak verecek şekilde açıklanarak gösterilip tartışılmadan genel, soyut ifadelerle geçişler sağlayıp silahlı örgüt suçundan yazılı biçimde uygulama yapılması,b-) Mahkemece 5271 sayılı Yasa'nın 150/3. maddesi uyarınca sanığa savunmasını yapmak üzere zorunlu savunman görevlendirilmesi nedeniyle atanan savunmana ödenen avukatlık ücretinin, yeterli mali gücü olmayan sanık ’e yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı olduğunun gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve savunmanı, sanık ... savunmanı ile sanık ... savunmanının temyiz dilekçelerinde ve sanıklar ... ve savunmanı Avukat.... ile sanık savunmanı Avukat ..nun duruşmada ileri sürdükleri temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, sanıklar hakkında kurulan hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, ilişkin oybirliğiyle alınan karar 03.06.2015 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Savcısı ....'ün katıldığı oturumda, sanıklar ve savunmanlarının yokluğunda açıkça ve yöntemince okunup anlatıldı.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
TEMYİZ HARCI • NİSBİ HARCA TABİ DAVA MAKTU HARCA TABİ DAVA
Taraflar arasındaki “fazla mesai alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Muratlı Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 16.09.2010 gün ve 2009/61 E., 2010/224 K. Sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin
icra müdürünün tebligat yapılan kişilerin varlığını araştırma yükümlülüğünün bulunmadığı -hatalı tebligat - bakanlığa açılan dava -görev
Davacı M.. S.. vekili Avukat S.. B.. tarafından, davalılar T.C. Posta Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü vdl. aleyhine 19/12/2006 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05/06/2012 günlü kararın Yargıtay’ca
Islahla davaya yeni talepler eklenemeyeceği- dava dilekçesinde olmayan tahliye istemi
MAHKEMESİ : Ankara Batı 2. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 24/02/2015NUMARASI : 2012/1003-2015/191Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali ve menfi tespit davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davacı-birleşen davanın davalısı tarafından
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?