Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 39815 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 28502 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 6 - 2011/12579MAHKEMESİ : Konya 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 22/07/2010NUMARASI : 2010/21 (E) ve 2010/259 (K)SUÇ : Yağma, konut dokunulmazlığını bozma Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçların sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;1) Oluş ve dosya içeriğine göre; katılan F.. S...’ın etrafı 2,50 metre yüksekliğinde duvarlarla çevrili evinin bahçesini süpürdüğü esnada, bahçe duvarından atlayarak içeri giren ve kafasında siyah renkli kadın çorabı olan sanığın cebindeki bıçağı çıkartıp katılana doğrulttuğu, ardından kafasındaki çorabı çıkartıp, “Evde hırsızlık yapacağım sakın sesini çıkarma, çıkartırsan bu bıçağı sana sokarım” dediği, korkuya kapılan katılanın bağırarak yardım istemesi üzerine katılanı basit tıbbi müdahale ile iyileşebilecek şekilde yaraladığı ve kaçtığı olayda; ayrıntıları Ceza Genel Kurulu'nun 27.01.2009 gün ve 2008/6-203-2009/3 sayılı kararında belirtildiği gibi, nitelikli yağma suçunu yaptırıma bağlayan, 6545 sayılı Yasanın 64. maddesi ile yapılan değişiklik öncesi 5237 sayılı TCK'nın 149. maddesinin 1.fıkrasının (d) bendinde yer alan mevcut düzenlemede, "Yol kesmek suretiyle ya da konut veya işyerinde" ibaresine yer verilip ayrıca "eklentiden" bahsedilmemesi nedeniyle, suçta ve cezada kanunilik ilkesini düzenleyen, 5237 sayılı TCK’nın 2. maddesinin 3. fıkrasındaki, “Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.” hükmü uyarınca, konut eklentisi sayılan, evin bahçesinde meydana gelen yağma suçunun, 5237 sayılı Yasanın 149/1. maddesinin (d) bendi kapsamında kabulü olanaklı olmadığı gözetilmeden, aynı Yasanın 1. fıkrasının (a) bendi yanısıra, koşulları oluşmayan (d) bendi de dahil edilerek ve gerekçede işlenerek yazılı şekilde temel ceza tayin edilmesi,2) Hakimin temel cezayı belirlerken değindiği gerekçesi, suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçları, işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksirine dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saik ile dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde yerinde ve yeterli olmalıdır. Ceza hukukunun temel ilkelerinden olan cezanın şahsileştirilmesi kuralının da amacı ceza ve sanık arasında uygun dengeyi sağlamaktır. İki sınır arasında cezayı belirleme hakime ait ise de bu yetkinin kullanılmasında adalet ve nesafet kurallarına bağlı kalınması bu bağlamda suçun işleniş şekli, önemi, sebepleri, kanun ve nizamlara muhalefet derecesi, kastın yoğunluğu, sanığın sosyal durumu, geçmişi, topluma kazandırılması hususlarının göz önünde tutulmasının yanında bu konudaki gerekçenin dosya ile uyumlu olması zorunludur. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, yağma suçuna ilişkin olarak temel ceza, Mahkemenin kabulü ve eylemin ağırlığıyla orantılı şekilde belirlendiği halde, eylemin kalkışma aşamasında kalması nedeniyle, 5237 sayılı Yasanın 35. maddesiyle yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeden, en üst hadden indirim yapılması,Kabule göre de;5237 sayılı TCK'nın 149/1-a-d maddesi uyarınca belirlenen 12 yıl hapis cezasından, aynı Yasanın 35. maddesi ile 3/4 oranında indirim yapılırken, cezanın “3 yıl” yerine, “4 yıl” olarak hesaplanması suretiyle fazla ceza tayini, 3) Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun silahla işlendiğinin anlaşılması karşısında, 5237 sayılı TCK’nın 119/1-a maddesi ile uygulama yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,4) Sanığın, TCK’nın 53. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar aynı maddenin 1. fıkrasında öngörülen hakları kullanmaktan yoksun kılınmasına, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca da kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından, söz konusu yasaklamanın koşullu salıverilen sanık hakkında uygulanmamasına karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde uygulama yapılması, Bozmayı gerektirmiş, sanık B.. K.. ve savunmanı ile katılan vekilinin temyiz itirazı itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 21.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.