Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3771 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19976 - Esas Yıl 2011
Tebliğname No : 6 - 2009/87198MAHKEMESİ : Adana 10. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 24/12/2008NUMARASI : 2007/642 (E) ve 2008/1052 (K)SUÇ : Hırsızlık Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir, Ancak;1-Oluş ve dosya kapsamı olay yeri tespit ve yakalama tutanakları, tanık H.. T..’nin soruşturma ve kovuşturma beyanları ve tüm dosya kapsamından, katılana ait yem fabrikasından 1 hafta kadar önce hırsızlık eyleminin olduğundan şüphelenildiği, işyeri güvenlik ekibine kontrolü arttırma talimatı verildiği, olay günü sanık ve hakkında düşme kararı verilen suç arkadaşının mesaileri olmamasına karşın fabrikaya gelmelerinden güvenlik görevlisi tanık Halil İbrahim’in şüphelendiği ve fabrika müdürü Alaettin’e haber verdiği, Alaettin’in de tanığa durumu fark ettirmemesini araçları kontol etmeden fabrikadan çıkmasına müsaade etmesi talimatını verdiği, sanığın kamyonu normalde avluya bıraktığı ancak olay gecesi silodan buğday boşaldığı yere götürdüğü, güvenlik görevlilerinin bunu fark etmesine karşın müdahale etmedikleri, buğdayı yükledikten sonra sanığın kamyonu ile çıkış yaptığı, fabrika görevlilerinin kamyonu aramadığı ve jandarmaya haber verdikleri ve fabrikadan çıktıktan 100 metre sonra sanığın yüklediği buğday ile yakalandığının anlaşılması karşısında, sanığın fabrika güvenlik görevlilerinin şüphesi sebebi ile fabrikaya girdiği andan ititbaren bunlar tarafından kontrol altında olduğu, yük ile çıkış yapması için özellikle aranmadığı ve fabrikanın 100 metre ilerisinde yakalandığı göz önüne alındığında 5237 sayılı TCK’nın 35.maddesinde yer alan kalkışma hükümleri değerlendirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,2-Kabüle göre de; 5271 sayılı CMK'nın 231/6. fıkrasında; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilebilmesi için sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaat gelmiş olması, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları itibarıyla bir cezaya hükmedilmesine gerek görülmemesi ve suçun işlenmesiyle mağdurun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşullarının arandığı; bu bağlamda yasa normunun objektif ve subjektif kriterleri ile uygulama yapılması gerektiği anlaşılmaktadır.Sanığın celp edilen adli sicil kaydına göre sabıkasız olduğu, herhangi bir olumsuz davranışının bulunduğuna dair bir bilginin duruşma tutanaklarına yansımadığı ve katılan kuruma yönelik hırsızlık eyleminin kalkışma aşamasında kalmış olması nedeniyle herhangi bir zararın bulunmadığı hususları dikkate alındığında, “zararı karşılamadığından ve şartları oluşmadığından” şeklindeki dosya kapsamına uygun düşmeyen, yukarıda belirtilen objektif ve subjektif kriterler de değerlendirilmeden, yerinde ve yeterli olmayan gerekçelere dayanılarak sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ile sanık H.. K.. savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 06.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.