Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3584 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 5489 - Esas Yıl 2009
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü: Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulu'nun takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir. Ancak; 1- Suça konu altınların bozdurulmasından elde edilen para ile satın alınan cep telefonlarının, sanık ve annesinin anlatımlarıyla kendilerinden alınarak adli emanete alındığının anlaşılması karşısında; kısmi iade nedeniyle yakınandan rızası sorularak, 5237 sayılı TCK'nın 168/4. maddesinin uygulama koşullarının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi, 2-5237 sayılı TCY'nin 55. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesinde; "...Bu fıkra hükmüne göre müsadere kararı verilebilmesi için maddi menfaatin suçun mağduruna iade edilememesi gerekir" hükmüne yer verildiği, bu nedenle, el konulmuş olan maddi menfaatlerin suçun mağduruna iade edilebildiği veya iade edilebilme olanağının bulunduğu ya da suçun mağdurununbelli olduğu durumlarda kazanç müsaderesine hükmetme olanağının bulunmadığı, bu durumda suçun mağdurunun, "kazanç müsaderesinin konusunu oluşturan değeri", sanıktan talep etme hak ve olanağına sahip olduğu, yakınanı belli olan ve yağma suçunun konusunu oluşturan ziynet eşyalarının toplam tutarının özel hukuk davası yoluyla talep edilebileceği, sanık ve annesinden elde edilen cep telefonlarının yağma suçunun konusunu oluşturan ziynet eşyalarının bozdurulmasından elde edilen para ile alındığı gözetilmeden, 5237 sayılı TCK'nın 55. maddesine yanlış anlam verilerek, telefonların yakınana iadesi yerine müsaderesine karar verilmesi, 3-5237 sayılı Yasa'da yağma eyleminin konutta işlenmesi suçun nitelikli hali olarak düzenlendiğinden, yağma suçunun anılan Yasa'nın 149/1-d maddesi kapsamında gerçekleştirildiği durumda, ayrıca konut dokunulmazlığını bozma suçundan hüküm kurulamayacağının gözetilmemesi Bozmayı gerektirmiş, sanık Hasan savunmanının temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle kısmen istem gibi (BOZULMASINA), 01.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.