MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Yağmaya kalkışma, Suç örgütü kurmak ve yönetmek, Suç örgütü üyesi olmak, Suç örgütüne yardım etmek, Uyuşturucu madde ticareti yapmak, 6136 sayılı Yasaya aykırılık, Görevi kötüye kullanmak Tehdit, Cezaevine cep telefonu ve sim kart sokmakHÜKÜM : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hüküm sanıklar ..., ... ve ... savunmanı tarafından duruşmalı olarak da temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Hükmedilen cezaların sürelerine göre sanıklar ..., ... ve ... savunmanının duruşmalı inceleme isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK.nun 318. maddesi gereğince REDDİNE, Sanık ...’un yokluğunda verilen kararın sanığa 18.10.2012 günü tebliğ edildiği, tebliğ süresinin kurban bayramı ve Cumhuriyet Bayramı tatili bittiği, temyizin bayram sonrası yapıldığı dikkate alındığında, sanığın temyizinin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; I- Sanık ...'ın suç örgütü kurmak ve yönetmek, cezaevine cep telefonu ve sim kart sokmak, müşteki .....'a yönelik yağmaya kalkışma; sanık ...'ın suç örgütü üyesi olmak, uyuşturucu madde ticareti yapmak, cezaevine cep telefonu ve sim kart sokmak, sanıklar ... ve ... hakkında örgüt üyeliği; sanık ... hakkında örgüt üyeliği ve yakınan .....'a yönelik yağmaya kalkışma; sanık ... hakkında cezaevine cep telefonu ve sim kart sokmak; sanık ... hakkında örgüt üyeliği ve 6136 sayılı Yasaya muhalefet; sanık ... hakkında 6136 sayılı Yasaya Muhalefet; sanıklar ... ve ... hakkında görevi kötüye kullanma suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz incelemesinde; Sanık ...’ın ... 11.Ağır Ceza Mahkemesinin 2003/89 Esas ve 2009/40 sayılı Karar ile tekerrüre esas eski hükümlülüğü bulunduğu ve koşulları oluştuğu halde uyuşturucu ticareti suçundan kurulan mahkumiyette 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... savunmanları ile sanıklar ... ve ... ile savunmanlarının, sanıklar ... ve ...’in temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve yasaya uygun bulunan hükmün kısmen tebliğname gibi ONANMASINA, II- Sanıklar ..., ... ve ... hakkında katılan ...’ya yönelik tehdit; sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında suç örgütüne yardım etmek, sanık ... hakkında örgüt üyeliği suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz incelemesine gelince; Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1- a- Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur ve tehdidin konusu hukuken korunan bir değer oluşturacaktır. Tehdidin yöneldiği, hukuki değerin belli olması da gerekir. Mağdurun huzur ve sükununu bozmak ve iradesini etkilemesi kaydıyla her türlü kötülük bildirimi tehdit kapsamında değerlendirilecektir. Tehdidin objektif olarak gerçekleştirilebilme olasılığının olması yeterlidir. Tehdit mağdura ulaşabilecek söz ve/veya davranışla olması yeterlidir. Bu hal ile tehdit soyut bir tehlike suçudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması da gerekir. Bu nedenle mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez.Tehdit suçunun manevi öğesi genel kasttan ibaret olup suçun yasal tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder. Olayda tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi, saikin de önemi yoktur. Tehdit suçu 5237 sayılı TCK.nın 106.maddesinde düzenlenmiştir. TCK.nın 106/1.maddesinde suçun temel şekli 106/2 ise tehdidin mağdur üzerinde etkisini arttıran nitelikli hallerini düzenlemiştir.Somut olayda; katılan ...'nın ... sebze ve meyve halinde komisyonculuk yaptığı, ...’a 2008 yılı içerisinde müşterilerine ait çekleri götürüp % 15 üzerinden kırdırdığı, ...’a verdiği çeklerden bazılarının ödenmediği, “bu nedenle ...’a 50.000 TL borçlu olduğu, sanık ...'un sanık ...'a katılanı araştırıp, bulması ve kendisini ...'ın yeğeni olarak tanıtması için talimat verdiği, sanık ...'ın ...'yı telefonla arayarak ...’u tanıyıp tanımadığını sorduğu ve “...’le aranızda bir alış veriş varmış” bunu halledin deyip 10 gün içinde ödeme yapmasını istediği, sanık ...’un 18.11.2008 tarihinde ... ile yaptığı konuşmada; ...'nın kendilerine 10 gün süre verdiğini, tekrar konuşacağını söyleyerek....'in adresini ve ne iş yaptığını ...'den öğrendiği, bu telefon görüşmesinden sonra ...’un ...'yı iş yerine çağırdığı, ...’un iş yerinde 2 kişinin daha olduğu, bu iki kişinin müdahile “neden ...’in parasını ödemiyorsun, parayı hemen ödeyeceksin” sözlerinin ne şekilde tehdit suçunda aranan tipe uygun ve hukuka aykırı bir hareketin varlığını kapsadığı karar yerinde açıklanıp, tartışılmadan; yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile sanıklar ... ve ... hakkında nitelikli tehdit suçundan hükümlülük kararı verilmesi,b- Sanık ... hakkında katılan ...’ya yönelik tehdit suçundan, gerekçede sanığın “beraatine” karar verilmiştir dendiği halde, hüküm kısmında sanık ...’in mahkumiyetine karar verilmek suretiyle hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluşturacak şekilde 5271 sayılı CMK’nın 232. maddesine aykırı davranılması,2-Suç işlemek için kurulan örgüte yardım etmek suçundan mahkumiyetlerine hükmedilen sanık ..., ..., ..., ... ve ... hakkında mahkumiyet hükmünün doğal sonucu olan aynı Yasanın 58/9. maddesinin uygulanmaması,3- Hükümden sonra, 5.7.2012 tarih, 28344 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı “Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun” 85.maddesi ile değişik 5237 sayılı TCY'nın 220/7. maddesi gereğince, sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ...’un hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,4- TCK.nın 220.maddesi kapsamında bir örgütün varlığından bahsedebilmek için en az üç kişinin suç işlemek amacıyla bir araya gelmesi, bu kişiler arasında devamlılık içeren katı veya gevşek hiyerarşik bir ilişki bulunması, bu kişilerin örgüt araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye muktedir olması gerekir. Suç işlemek için anlaşmada ise; suç işlemek üzere iradelerin bir araya gelmesi söz konusudur, burada da devamlılık vardır. Ancak örgütlenme yoktur. Suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün varlığından bahsedebilmek için örgütün hangi suç ve/veya suçları işlemek amacıyla kurulduğu da tespit edilmelidir. Çünkü örgütün amacı bir suç programını gerçekleştirmektir. Yani belirsiz sayıda suç işlemektir. Suç sayılmayan ancak hukuka aykırılık teşkil eden fiilleri gerçekleştirmek için kurulmuş ise amacı kanunda suç olarak tanımlanan fiilleri işlemek olmayan bir örgütlenme bu anlamda algılanamaz.Suç örgütü kurma ve yönetme ile örgüte üye olma, suçları yönünden suç örgütünün işlemeyi amaçladığı suç ve/veya suçların en azından hazırlık hareketi ile ilgili ciddi bulgu, emare ve/veya delil olmalıdır. Suç örgütü kurma bağımsız bir suç kabul edildiğine göre, amacı olmayan bir örgütlenmede suç örgütünün bir veya birkaç amaç suç işlemesi için kurulmalı ve suçların işlenmesine dair TCK’nın 220/1. maddesinde gösterilen unsurlar ile ilgili bulgulara ulaşılmalıdır.Suç işlemek için örgüt kurmak iştirak kavramına yakındır. Ancak birkaç noktada iştirakten ayrılır. İştirak şerikler arasında anlaşma net bir şekilde belirlenmiş olan bir veya birden fazla suç işlemek içindir. İşlenecek suçun sayısı, konusu ve mağdur bellidir. İştirak gereği suç işlendiğinde anlaşmanın gereği yerine gelmiştir. Yeni bir suç işleme söz konusu değildir.Suç işlemek için örgüt kurmada bir veya birkaç suç işlendikten sonra daha programlanmış suçları işlemek için örgüt devam eder. Örgüte iştirak eden failler işlenen suçtan dolayı iştirak gereği cezalandırılır, yani katkıda bulunana uygulanır. Örgüt kurucuları kendi başlarına veya başkaları ile anlaşma yapılmasını başlatandır. Faaliyeti ile örgütün doğmasına sebebiyet vermektedir. Örgüt yönetenler ise üst pozisyonda kolektif faaliyeti kısmen veya tamamen düzenleyen, koordine edenlerdir. Örgüte sonradan katılmak ile iş bölümü gereği bir görev üstlenen örgüt üyesi olur. Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen, yardım eden kişi de örgüt üyesi sayılacaktır.Suç örgütü vasıtasıyla suç teşkil eden fiil gerçekleşmelidir. Yasal dayanak olmaksızın yalnızca isnat edilen suçların aynı olduğundan bahisle (özellikle suç örgütü kurma veya yönetme adı altında) uygulama da yapılamaz.Bu açıklamalar karşısında;Suç örgütüne üye olmakla suçlanan sanık ...’nun diğer sanıklar ile devamlılık içeren kanunun suç saydığı fiilleri işlemek (suç işleme programı altında) amacı ile bir araya gelip aralarında sıkı veya gevşek hiyerarşik bir bağın bulunduğuna ve adı geçen sanıkların faaliyetleri ile örgütün doğmasına veya üst pozisyonda kollektif faaliyeti kısmen veya tamamen düzenleyip koordine ettiğine dair tutanaklar içeriğinden, gerek telekomünikasyon yoluyla iletişimin kayda alınmasına ilişkin gerekse arama kayıtlarında da bu yönde bir bulguya rastlanmadığı gibi dosya kapsamından da bu yönde bir delilde bulunmadığı dikkate alındığında; sanığın örgüt üyesi olarak kabulüne esas alınan kanıtlar denetime olanak verecek biçimde açıklanıp tartışılmadan sanık hakkında TCK.nın 220/7.maddesinin uygulama olanağıda tartışılmadan yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ..., ... ve ... ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... savunmanlarının temyiz itirazları ile tebliğnamedeki düşünce bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 07.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.