Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3347 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 16496 - Esas Yıl 2007
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü: Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre, suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; Uzlaşma; uzlaşmazlığın taraflarının bu süreçte anlaştırılması ve anlaş-maları anlamına gelir. Uyuşmazlığın tarafı devlet olup, fail ve mağdur ise sujedir. Anlaşma, uzlaşmada bunları taraf haline getirmektedir. Sujeler ancak uzlaşmada anlaşır. Fail ve mağdur karar sürecine katılmış olmakla, açıkladıkları irade esasa alınıp uyuşmazlık çözümlenmelidir. Uzlaşma kurumu onarıcı bir adalettir. Bu bağlamda somut olayda; sanığın, soruşturma aşamasındaki savunmasında uzlaşmak istediğini, yakınanın da 05.10.2006 tarihli oturumda zararının olmadığını ve uzlaşma ile davanın düşürülmesini istediğini belirtmiş olmaları, sanığın suçu kabul etmemesinin de uzlaşma hükümlerinin uygulanmasına engel oluşturmayacağının anlaşılması karşısında; 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasası'nın 24. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 253 ve 254. maddeleri uyarınca uzlaştırma hükümlerinin yöntemine uygun bir biçimde uygulanması gerektiği gözetilmeden, yasal olmayan gerekçe ile uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağına karar verilmiş olması, Bozmayı gerektirmiş, sanık Selçuk savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak (BOZULMASINA), 30.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.