Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3184 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17609 - Esas Yıl 2011





Tebliğname No : 6 - 2009/60000MAHKEMESİ : Bursa 1. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 19/03/2008NUMARASI : 2007/545 (E) ve 2008/191 (K)SUÇ : Hırsızlık Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü: Adli sicil kaydına göre, kasıtlı suçtan hükümlülüğü bulunan sanık hakkında, 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin uygulama olanağı bulunmadığı anlaşılmakla yapılan incelemede, Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1- Dosya kapsamına göre sanığın yakınanın iş yerine gündüz vakti gelerek işyerinin önündeki iki adet battaniyeyi alıp uzaklaştığı, bir süre sonra işyerine tekrar gelen sanığın komşuların uyarmasıyla yakalandığının anlaşılması karşısında; eylemin tamamlandığı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, 2- Yakınanın duruşmadaki ifadesinde, zararının kamu davası açılmazdan önce karşılandığını belirtmesi nedeniyle, koşulları oluştuğu halde 5237 sayılı Yasanın 168. maddesiyle uygulama yapılmaması, 3-Belli süre ile hapis cezasına mahkum olmak cezanın uyarı gereksinimini ve kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayabilir. Kısa süreli hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesi toplum barışı açısından bir zorunluluk göstermeyebilir. İşte bu hal için seçenek yaptırımlara hükmedilebilir. Seçenek yaptırımlara uyararak hareket edenin kendisi için yararı ve hukuki sonuçları vardır. Olayda mevcut seçenek yaptırımların belirlenmesinde, kişiselleştirme ve bireyi topluma kazandırma gibi olgular ile cezanın karşılığı yaptırımın infazının da dikkate alınması gerektiği muhakkaktır. Kısa süreli hapis cezalarına karşı seçenek yaptırımlarının uygulanması 5237 sayılı TCK'nın 50. maddesinde yerini bulmuştur. Bu yasa normunun uygulanması mahkemenin taktir yetkisindedir. Bu takdir de iki hususa ilişkin bulunmaktadır. Bunlardan biri faiil için seçenek yaptırıma hükmedilip hükmedilmeyeceği, diğeri de para cezasına mı yoksa güvenlik tedbirine mi hükmedileceği yönündeki taktiri kapsamaktadır. Mahkeme bütün bu hususlarda taktir yetkisini kullanırken suçlunun kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu, yargılama sürecindeki pişmanlığı ve suç işlemesindeki özellikleri göz önünde bulunduracaktır. “Bir yerlere gitmeme ve belirli etkinlikler yapmadan yasaklanma” seçenek tedbiri seçilecekse bu durumda belli yerler ve etkinlikler sanığın suç işlemesinde, suça yönelmesinde ya da zararlı alışkanlıkları edinmesinde veya bağımlılık yapan maddeler kullanmasına, çevresel psikolojik sosyal veya ekonomik etkisi bulunan ya da sanık veya hükümlünün yeniden suç işlemesine yol açan etkenleri tetikleyen yerler ve etkinliklerden ayrık tutulabileceğinin belirlenmiş olması gerekir. Dolayısıyla belli yere gitme veya etkinliğin yapılmasına ilişkin yasaklamanın failin suç işlemesi veya zararlı alışkanlıklar edinmesinde olumsuz etkileri bulunan konulara ilişkin bulunması gerekir yani çevrilen seçenek tedbirin işlenen suçla bağlantılı olmalıdır. Aksi halde hakim taktirinden bahsedilemez. Ayrıca seçenek tedbirin infazı da duraksama yaratmamalıdır. Hal böyle olunca söz konusu tedbir kararının sanığı suça yönlendiren ortamdan ayrık tutacak bir şekilde ve infazında da duraksama yaratmayacak biçimde verilmesi gerekirken, sanık hakkında belirlenen kısa süreli hapis cezalarının “ 5 ay süreyle alkollü içeceklerin tüketildiği eğlence mekanları ile şans ve talih oyunlarının oynandığı mekanlara gitmekten yasaklanmasına” şeklinde tedbir kararına çevrilmesine hükmedilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık C.. P..’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 27.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.