Tebliğname No : 11 - 2011/97132MAHKEMESİ : Bakırköy 26. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 11/04/2008NUMARASI : 2007/33 (E) ve 2008/190 (K)Suç : Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, hırsızlıkYerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 12/03/2013 tarihli görevsizlik kararı ile Dairemize gönderilerek, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık eyleminin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak;1-Sanıkların savunmalarının alındığı, 02/11/2007 tarihli oturum tutanaklarının, yazman tarafından imzalanmaması suretiyle, 5271 sayılı CMK’nın 219/1. maddesine aykırı davranılması,2-Suç işlemek için örgüt kurmak veya kurulan örgütü yönetmek suçunun maddi unsuru, “kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kurmak veya yönetmek”tir. Örgütün oluşabilmesi için en az üç veya daha fazla kişinin belirtilen amaçlarla bir araya gelmesi, amaçlanan suçları işlemeye elverişli, üye, araç ve gerece sahip olunması, bir suç işlemek amacıyla oluşturulmuş basit bir birleşmeden ziyade, belirsiz sayıda amaç suçun işlenmesi amacıyla gevşek veya sıkı bir hiyerarşik ilişkiye dayalı olarak meydana getirilmiş, sürekli bir birleşmenin bulunması gerekir. Zira örgüt, niteliği itibariyle devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belirli bir suçu işlemek için bir araya gelmesi halinde, örgütten değil ancak iştirak iradesinden söz edilebilecektir.Suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün varlığından bahsedebilmek için Örgütün hangi suç veya suçları işlemek amacıyla kurulduğu da tespit edilmelidir. Çünkü örgütün amacı bir suç programını gerçekleştirmek, yani belirsiz sayıda suç işlemektir. Suç sayılmayan ancak hukuka aykırılık teşkil eden eylemleri gerçekleştirmek için kurulmuş ise, amacı kanunda suç olarak tanımlanan eylemleri işlemek olmayan bir örgütlenme bu anlamda algılanamaz.Suç örgütü kurma ve yönetme ile örgüte üye olma, suçları yönünden suç örgütünün işlemeyi amaçladığı suç veya suçların en azından hazırlık hareketi ile ilgili ciddi bulgu, emare ve kanıt olmalıdır. Suç örgütü kurma bağımsız bir suç kabul edildiğine göre, amacı olmayan bir örgütlenmede, suç örgütü bir veya birkaç amaç suç işlemesi için kurulmalı ve suçların işlenmesine dair 4422 sayılı Yasada veya 5237 sayılı TCK'nın 220/1. maddesinde gösterilen unsurlar ile ilgili bulgulara ulaşılması gerekmektedir.Bu açıklamalar ışığında somut olaylar değerlendirildiğinde;Sanıklar M.. T.. ve M.. B..’nın temyize gelmeyen diğer iki sanık ve kimliği tespit edilemeyen Levent isimli kişiyle birlikte hareket ederek suç örgütü oluşturdukları, bu örgüt sayesinde, yakınanların banka hesap bilgilerini ele geçirdikleri, internet yoluyla girdikleri bu hesaplardan, sahte kimlik kullanılarak oluşturulmuş hesaplara havale ettikleri paraları, banka şubelerinden çektikleri iddia edilmiş; iddialar mağdur beyanları ve sanık savunmalarına dayandırılmıştır.Dosya içeriği, toplanan ve tartışılan kanıtlar hep birlikte değerlendirildiğinde; sanıkların aralarında bir hiyerarşi ilişkisi bulunmadan anılan suçları işlemek için bir araya geldikleri, bu durumda üzerlerine atılı suç işlemek amacıyla örgüt kurmak veya yönetmek suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, kanıtların takdirinde yanılgıya düşülmek suretiyle, atılı suçtan sanıkların beraati yerine mahkumiyetine hükmedilmesi,3-) Sanıkların fikir eylem birliği içerisinde hareket ederek, düzenledikleri sahte nüfus cüzdanı ile bankalarda hesap açtıkları ve haksız bir şekilde ele geçirdikleri yakınanlar E.. E.. ve M.. K..'ın bankacılık bilgilerini kullanarak, internet aracılığıyla bu kişilerin bankalarındaki hesaplarından, M.. İ.. adına sahte olarak oluşturulmuş hesaba para havale ettiklerinin kabul edilip anlaşılması karşısında; sanıkların kastının yakınanların banka hesaplarında bulunan parayı bilişim sistemini kullanmak suretiyle kendi banka hesaplarına geçirmeye, yakınanların rızasına aykırı olarak malvarlığında azalmaya neden olmaya, başka bir anlatımla var olan veriyi başka bir yere göndermekten ziyade, bu verinin temsil edildiği parayı alarak mal edinmeye yönelik olduğu ve eylemin 5237 sayılı Yasanın 142/2-e maddesinde düzenlenmiş olan suçu oluşturduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde anılan Yasanın 244/4. maddesi ile uygulama yapılması,4) Sanıklann diğer sanık M.. İ..'in eylemlerine el ve işbirliği ile katıldıklarının anlaşılması karşısında, haklarında TCK’nın 37/1. maddesi ile uygulama yapılması gerekirken 39/2-c. maddesi ile uygulama yapılması,5) Sanık M.. T..’un üzerinde ve sanıkların kullandığı araçta bulunan iki adet cep telefonu suçta kullanılmadığına göre; sahiplerine iadesine karar verilmesi gerekirken 5237 sayılı Yasanın 54. maddesi uyarınca müsaderesine hükmedilmesi,6) Yakman Halk Bankası vekilinin, 07/04/2008 tarihli dilekçesinde “zararının karşılandığından bahisle şikayetinden vazgeçtiğini” belirttiğinin anlaşılması karşısında, Mahkeme aşamasında şikayetten vazgeçmekle kamu davasına katılma hakkının ortadan kalkacağı da dikkate alındığında, kendisini vekille temsil ettiren yakman lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanıklar M.. T.. ve M.. B.. savunmanlarının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak BOZULMASINA, sanıklar hakkında 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine ve 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla, 1412 sayılı CMUK’nın 325. maddesi uyarınca, (II) numaralı bozmadan hükmü temyiz etmeyen sanıklar M.. İ.. ve S.. Ü..'nün de yararlandırılmalarına, 27.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.