Tebliğname No : 6 - 2012/265132MAHKEMESİ : Fethiye Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 09/08/2012NUMARASI : 2012/151 (E) ve 2012/158 (K)SUÇLAR : Yağma, TehditYerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Oluş ve dosya içeriğine göre; sanığın 22/04/2012 tarihinde babası yakınan D.. A..'yla görüşmek için evine geldiği, eve yaklaşınca tüfekle bir kaç kez havaya ateş ettiği, içeriye girip tüfeği yanına koyarak oturduğu, yakınan Davut'tan evlenmesi için kendisine 400 gram altın vermesini istediği, yakınanın evleneceğini ıspat etmesi halinde 100 gram verebileceğini söylediği, bunun üzerine sanığın “evi gaz döker yakarım siz de evden çıkamazsınız” dediği, diğer yakınanlar İsmihan Alancı, H.. A.. ve O.. A..'ya da “olay çıkar ve karışırsanız siz de ölürsünüz” dediği;Sanığın, 13/05/2012 tarihinde yakınan Davut'u aradığı, “eve geldim seni bekliyorum” dediği, annesi yakınan İsmihan'a yakınan Davut'u sorduğu, annesinin “evde yok” demesi üzerine “ bana yalan söylüyorsunuz, bu gün buradan bunun kanını içip gideceğim, ama 3 ölü olur ama 5 ölü olur benim bileceğim iş” dediği, bir süre bekledikten sonra tekrar yakınan Davut'u sorunca yakınan İsmihan'ın sanığa “bak oğlum deyneği alıp vuracağım sana” dediği, bunun üzerine sanığın elini yakınan İsmihan'ın ağzına koyarak “bak seni böyle boğarım, boynunu sıkarım” dediği, bu sırada evin camından bakan yakınan Osman'ı, yakınan Davut zannederek elinde bıçak olduğu halde ona doğru gittiği, yakınan Davut olmadığını farkedince eyleminden kendi rızasıyla vazgeçtiği, daha sonra yakınan Davut'u arayıp “nerdesin gelmiyor musun, sabahın dördü de olsa seni bekleyeceğim, gelirken 10 milyar para getir, getirmezsen koyunları satacağım” dediği, yakınanın güvenlik güçlerine haber vermesi sonucunda sanığın yakalandığı olayda; 1- Sanığın yakınan Davut'a yönelik eylemlerinin bir bütün halinde tek yağma suçunu oluşturduğu, diğer yakınanlara yönelik 22.04.2012 tarihindeki eylemlerinin ise yağma suçunun unsuru niteliğinde olduğu, 13.05.2012 tarihindeki yakınan Osman'a yönelik eyleminde ise; sanığın babası yakınan Davut'la görüşmek için eve geldiği, annesi yakınan İsmihan'ın yakınan Davut'un evde olmadığını söylediği, sanığın camdan bakan kişinin yakınan Davut olduğunu zannederek elinde bıçak olduğu halde ona doğru gittiği, camdan bakan kişinin yakınan Davut değil yakınan Osman olduğunu anlayan ve hatasından dönen sanığın eylemini bu noktada kendi rızası ile sonlandırdığı, yakınan Osman'nın ise sanığın elindeki bıçağı görmediği gözönüne alındığında, tehdit suçunun unsurlarının oluşmadığı, 13.05.2012 tarihinde sanığın eve gelerek yakınan İsmihan'a babası yakınan Davut'u sorduğu, yakınanın evde olmadığını söylediği, bunun üzerine sanığın elini yakınanın ağzına tutarak “bak seni böyle boğarım, boynunu sıkarım” dediği olayda tehdit suçundan bahsedilemeyeceği, sanığın eyleminin etkili eylem suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suçun vasfında ve delillerin takdirinde yanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması,2- 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 gün, 2014/140-2015/85 Esas ve Karar sayılı kararı ile TCK'nın 53. maddesinde değişiklik yapıldığından yeniden takdiri lüzumu, 3-T.C. Anayasa’sının 90.maddesinin son fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-c maddesi ışığında, 5271 sayılı CMK'nın 150, 234 ve 239.maddeleri ile 5320 sayılı Yasanın 13. maddesine dayanılarak hazırlanan, Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 8. maddesi gereğince, sanık için baro tarafından görevlendirilen zorunlu savunmanın ücretinin sanıktan alınmasına hükmedilemeyeceği, bu ücretlerin Adalet Bakanlığı bütçesinde bu amaçla ayrılan ödenekten karşılanacağı gözetilmeden, yazılı şekilde zorunlu savunman ücretinin sanıktan alınmasına hükmedilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık B.. A.. savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 28.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.