Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2930 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 29313 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : HırsızlıkHÜKÜM : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11/09/2013 tarihli kenar yazısı ile Dairemize gönderilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Kasıtlı suçtan hükümlülüğü bulunan sanık ... hakkında, 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren, 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükmün uygulanma olanağı bulunmadığı; sanıklar ... ve ...'in, hırsızlık suçundan sabit kabul edilen eylemleri nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamı dışında kalan bir cezaya hükmolunması gerekirken, yanılgılı uygulama sonucu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanabilme sınırı içerisine giren bir cezanın verilmesi halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Aksi halin, sanıkların; önceki yanılgılı uygulama sebebiyle ortaya çıkacak sonuçtan ikinci kez yararlandırılmasının, hakkaniyete aykırı sonuçlar doğmasına, adalet ve eşitlik ilkelerinin zedelenmesine yol açacağını belirten Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04.03.2008 gün ve 2008/6-47 esas-2008/43 sayılı kararı gereğince, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmadığı, anlaşılmakla yapılan incelemede;Sanıkların olay günü yakınana ait park halindeki aracın kapısını zorlamak suretiyle açıp, düz kontak yaparak çaldıklarının dosya kapsamından anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nun 142/1-b yerine, aynı yasanın 142/1-e maddesiyle uygulama yapılması, sonuca etkili görülmediğinden; suça konu araç ile gezen sanıkların, ihbar üzerine olay yerine gitmekte olan kollukça tesadüfen karşılaştıklarında dur ihtarına uymayıp kaçmaya başladıkları, takip sonucu yakalanacaklarını anlayınca da sokak arasına aracı bırakıp yürüyerek uzaklaştıkları olayda, rızai iade koşullarının gerçekleşmediği gözetilmeden 5237 sayılı TCY'nın 168. maddesinin uygulanması suretiyle eksik ceza verilmesi, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış ise de, hükümlülüğün yasal sonucu olarak infaz aşamasında dikkate alınması olanaklı görülmüştür. Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; Suçu birlikte işleyen sanıkların neden oldukları yargılama giderlerinden ayrı ayrı sorumlu tutulmaları yerine 5271 sayılı CMK.nun 326/2. maddesine aykırı biçimde “ müteselsilen tahsiline” biçiminde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ..., ... ve ... savunmanlarının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle kısmen isteme uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hükümden “sanıklardan müteselsilen alınmasına” ilişkin bölüm çıkarılarak, “sanıklardan neden oldukları yargılama giderinin ayrı ayrı alınmasına” karar verilmesi suretiyle, eleştiriler dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 25.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.