Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2357 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15713 - Esas Yıl 2011





Tebliğname No : 6 - 2009/241080MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Kapatılan Kartal 2. Ağır Ceza Mahkemesi)TARİHİ : 16/02/2009NUMARASI : 2008/124 (E) ve 2009/83 (K)SUÇ : Yağma Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Belli bir olay ile ilgili suç işlediği izlenimini veren ve hakkında herhangi bir araştırma yapılan kişi, şüpheli statüsüne girer. Şüpheli muhakeme hak ve yetkilerine sahiptir. Yargılanacak her uyuşmazlıkta; şüphelilik, uyuşmazlığın somut olması ve uyuşmazlığın çözümü şeklinde özellikler vardır. O halde önce olay öğrenilmelidir. Yani sübut konusunda bir hükme varılır. Sübut (veya ispat) meselesi maddi mesele olup, bu konu geçmişteki olayı zihnimizde yeniden yaratmak, yani nasıl meydana geldiğini belirlemektir. Olay belirlendikten sonra, olaya uygulanacak hukuki norm ve bunun olayın tipine uygun olup olmadığı konusunda sonuç çıkarılır. Maddi durumun tespiti, hukuki durumun tespitidir. Hakim bu güne dayanarak dünü öğrenir. Dün hakkındaki şüphesini deliller sayesinde yener. Şüphenin yenilmesi yerini belirliliğe terk eder. Delillerin gösterdiği objektif bakımından bir (ihtimal) dir. Buna rağmen ihtimal belli bir dereceye gelince kanaat (kanı) olacaktır. Şüphe yerini kanaate bıraktığında ispatta aranan belirlilik ortaya çıkar. Her olayda lehe ve aleyhe deliller vardır. Kanaati meydana getiren delillerin tek tek değerlendirilişi kadar hep birlikte değerlendirilmesi de mümkündür. Deliller bütünlük teşkil ediyorsa, bir bütünün birbiri ile uyuşan ve birbirini tamamlayan parçaları ise, bu hakiki delildir. İspat konusu, gerçeğin bir parçası olan olay hakkında hüküm vermektir. Gerçekten Hakim geçmişte ne olduğunu ve nasıl olduğunu bilmeye mecburdur. elindeki imkan, bu gündür. Bu günden maksat da, varlığını duygularımızla öğrendiğimiz şeylerdir. İşte “delil” budur. CMK.217/2.maddesi gereğince sanığa yüklenen suçun hukuka uygun olarak elde edilmiş, her türlü delille ispatı mümkündür. Mantığa, bilimsel verilere, fizik kurallarına, herkesçe bilinen somut duruma, hayatın olağan akışı içinde gündelik yaşamda edinilen karine niteliğindeki bilgilere aykırı olması ya da tanığın gerçeği söylemediğinin ortaya çıkması gibi reddi için haklı makul ve kabul edilebilir hukuki gerekçeler gösterilmesi zorunludur. Delillerin bu günün akılcı anlayışına göre, Hakimin kanaati, ispat edilmesi istenen olayların tahlil ve tetkiki ile lehe ve aleyhe bütün şartları tenkit ve değerlendirmesinin mahsulü olacaktır. İspat edilmesi gereken şüpheli olandır. Delil maddi veriler olduğu gibi delillerden biri de tanıktır. Bütün ispat araçları delildir. Tanık taraflardan olmayan, fakat olay hakkında görgü ve bilgisi olmuş bir kişinin, o olay hakkında beş duyusu ile edindiği sübut konusunda karar verecek mahkeme ve/veya Hakim huzurundaki sözlü beyanıdır. Sanık dışında herkesin bu konumda ele alınabileceği dikkate alınarak, değerlendirme yapılacaktır. Soyut olarak delil eşit değerdedir. Suç konusu ve/veya aleti olayın bir parçası iken, tanık kişinin beyanı ise olayı yansıtan bir delil olup, olay yerinde kalan her türlü iz ve eserde belirti delil olup olayı temsil eden dolaylı delildir. Asıl olan bu delilin güvenirliğidir. Hal böyle olunca soruşturma ve kovuşturmada toplanmış bulunan tüm deliller tartışılıp, bunun sonucu fiilin faili olduğu saptanan sanık mahkum edileceği muhakkaktır. Bu genel ilkeler ışığında; Somut olaya gelince; 10.08.2005 günü saat 16:06'da katılan A.. R..'nın kullandığı cep telefonuna kendisine ceza kestiklerine ilişkin mesaj gönderildiği, aynı gün saat 16:30 sıralarında, tabanca ile ateş edildiği ve şikayet üzerine soruşturmaya başlandığı, olaydan bir süre sonra katılan A.. R..'yı arayan M.. R..'nın iş yerini kurşunlayan kişinin sanık Ö.. S.. olduğunu öğrendiklerini söylediği ve Rize ilinde K.. R.., M.. R.., M..C.. ( Ç.. ), H.. K.., Ö.. S.. ve Z.. S..ile buluştukları, sanık Özkan'ın bu işe adını veremeyeceği bir kişinin yönlendirmesiyle girdiğini söylediği ancak bu kişinin kim olduğunu açıklamadığı, katılanın ısrarı üzerine orada bulunan Zeki ve Harun'un “bu işi yaptıran akraban olabilir, bizi fazla sıkıştırma” dediği, katılanın "Ş.. B.. olabilir mi?" dediği ancak onların "ispiyonculuk yapmayız" diye yanıt verdikleri, katılanın kendi olanaklarıyla yaptığı araştırmada Ö.. S..'in sanık E.. Y.. ile arkadaş olduğunu öğrendiğini belirttiği olayda; tehdit mesajlarının gönderildiği cep telefonu hattının kullanıldığı cihazın İmei numarasının ve görüşme ayrıntılarının sorulduğu ve saptandığı, bundan sonra o cihazla kullanılan cep telefonu numaralarının saptandığı ve bunlardan birinin sanığın kardeşi E.. Y.. adına olduğunun anlaşıldığı, 01.10.2005 tarihli polis raporu ile E..Y.. adına olan telefon numarasıyla ilgili baz istasyonu incelemesinde olayın olduğu gün adres civarında olduklarının tespit edildiğinin belirtildiği, ancak buna ilişkin belgelerin denetime olanak sağlaması bakımından dosyaya eklenmediği, belirlenen cihazla sanık Ö.. S..'ın kullandığı numaranın görüşmeler yaptığı, 11.08.2005 tarihinde İstanbul bazını kullandığı ve E.. Y.. adına olan hat kullanılarak İ.. S.. adına olan numara ile Ş.. C.. adına olan numaranın arandığı, tanık K.. R..'nın 04.05.2006 tarihli oturumdaki anlatımlarında Rize ilinde yapılan toplantıda orada bulunanların başka kişilerden söz ettiğini E.. Y..'in adının geçmediğini açıklaması, sanık E.. Y..'in savunmasında sanık Ö.. S..'in İstanbul'da kendi evlerinde kaldığını, o süre içinde cep telefonu bozuk olduğu için ara sıra kendi telefonunu verdiğini ileri sürmesi ile sanık Ö.. S..'in bunu doğrular şekilde tüm aşamalarda ısrarla kendisinin ateş ettiğini ve mesajları çektiğini, ateş etme olayından sonra E.. Y..'i aradığını, onun gelip kendisini aldığını ve onun yanında kaldığını, cep telefonunun şarjı tutmadığı için onun telefonunu kullanmak için aldığını, kendi hattını kullandığını söylemesi karşısında; sanığın kullandığı kabul edilen, abonesi E..Y.. olan 0 5... ... ... numaralı hattın olay sırasındaki görüşmelerde kullandığı baz istasyonunu gösteren belgeler dosyaya eklendikten ve gerekirse E..Y.. dinlendikten, sanığın verdiği 20.05.2008 tarihli vekaletnamede belirttiği 0 532 207 94 14 numaralı hattın, suç tarihinde kimin tarafından kullanıldığı ilgili cep telefonu operatöründen sorulup, bununda olay tarihindeki baz kayıtları istendikten sonra, yakınana mesaj çekilen ve aranan saatlerde dikkate alınarak, tehdit amacıyla kullanılan hat, telefon makinesi ve suç tarihinde sanığın kullandığı cep telefonu numarası ve telefon makinesiyle bağlantısını gösteren aramalar, gerekirse bu konuda bilirkişi incelemesi de yaptırılarak belirlenip, denetime olanak sağlayacak şekilde hükmün gerekçesinde gösterilmeden, eksik inceleme ile yetinilip yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı biçimde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık E.. Y.. savunmanının temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 11.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.