MAHKEMESİ :Çocuk MahkemesiSUÇLAR : Hırsızlık, Mala zarar vermeHÜKÜM : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:I-Mala zarar verme suçundan kurulan hükmün incelenmesinde: Sanığa yüklenen ve 5237 sayılı TCK'nın 151/1, 31/2. maddesinde tanımlanan suçun gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre, mahkumiyet hükmünün kurulduğu 07.06.2010 tarihi ile inceleme tarihi arasında aynı Yasa'nın 66/1-e ve 66/2. maddelerinde öngörülen 4 yıllık sürenin geçmiş bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, II-Hırsızlık suçundan kurulan hükmün incelenmesinde: Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak; Oluş ve dosya içeriğine göre; suç tarihinde geceleyin saat 02:00 sularında, GMK Bulvarı Akbank Kredi Ekspress Bankası'nın kapılarının zorlandığı ihbarı üzerine olay yerine giden polis ekiplerinin, banka kapılarının zorlanmadığını ancak Türk Telekom Bayii önünde seyyar olarak faaliyet gösteren ve çakmak tamiri yapılan yerden hırsızlık yapıldığını tespit ettikleri, banka bahçesi içinde hakkında yaşı nedeni ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen Erkan Gürkan'ın, cafe yanında ise sanığın yakalandığı, tezgahın kapağının iki kilidinin kırık, kapağı açılmış ve tezgahın hemen yanında iki adet karton kutu içinde muhtelif sayıda çakmak ve sigaraların ayrıca bir yeşil kart ve sağlık cüzdanının bulunduğu; yakınanın yargılama aşamasında alınan beyanında şikayetçi olmadığını ve mallarını geri aldığını beyan ettiği; ATK Şube Müdürlüğü'nün 19.02.2010 tarihli raporunda, sanığın üzerine atılı suçların anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin gelişmiş olduğunun bildirildiği; mahkemenin başka bir dosyası nedeni ile düzenlenip, bir örneği temyiz davasına konu dosya içine alınan 20.08.2009 tarihli sosyal inceleme raporunda ise, sanığın “... ilköğretim 4. sınıfa kadar bir ilköğretim okulunda öğrenimine devam ettiği, ancak derslerde başarılı olamaması, yaş dönemine uygun şekilde bilişsel ve zihinsel becerilerinin gelişmemiş olması nedeniyle bir özel eğitim kurumuna yönlendirildiği ve 2 yıldır bir özel eğitim kurumunda öğrenimini sürdürdüğü; ... suça ilişkin algısının suçun niteliğini ve sonuçlarını kavramaya yeterli düzeyde gelişmemiş olduğu” şeklindeki tespitlere yer verildiğinin anlaşılması karşısında; 1-) Sanığın dava dosyası ile birlikte Adli Tıp Kurumu'nun ilgili ihtisas dairesine sevki sağlanıp, suç tarihinde işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmiş olup olmadığı yönünde rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, 2-)Kabule ve uygulamaya göre de; a-)5237 sayılı Yasanın 61. maddesiyle cezanın belirlenmesinde, izlenmesi gereken yöntem açık ve denetime imkan tanıyacak bir biçimde ortaya konulmuştur. Buna göre somut olayda ilgili suç tanımında belirtilen cezanın alt ve üst sınırı arasında ceza tayin edilirken cezanın belirlenmesine ilişkin madde hükmündeki ölçütler dikkate alınacaktır. Bu düzenleme ile soyut gerekçelerle cezanın alt ve üst sınırdan belirlenmesi şeklindeki yanlış uygulamanın önüne geçilmek istenmiştir. Bu açıklamalar ışığında bir suçtan dolayı TCK’nın 61. maddesi gereğince temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin birinci fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlar göz önünde bulundurulacak ve somut gerekçeler de belirtilmek suretiyle kanundaki cezanın alt ve üst sınırı arasında takdir hakkı kullanılacaktır. Ayrıca temel ceza belirlenirken aynı Yasanın 3. maddesinin birinci fıkrasındaki, “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığı ile orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.” şeklindeki hüküm de gözetilmek zorundadır. Hakimin temel cezayı belirlerken değindiği gerekçesi; suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçları, işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksirine dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saik ile dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde yerinde ve yeterli olmalıdır. Ceza hukukunun temel ilkelerinden olan cezanın şahsileştirilmesi kuralının da amacı ceza ve sanık arasında uygun dengeyi sağlamaktır. İki sınır arasında cezayı belirleme hakime ait ise de bu yetkinin kullanılmasında adalet ve nesafet kurallarına bağlı kalınması bu bağlamda suçun işleniş şekli, önemi, sebepleri, kanun ve nizamlara muhalefet derecesi, kastın yoğunluğu, sanığın sosyal durumu, geçmişi, topluma kazandırılması hususlarının göz önünde tutulmasının yanında bu konudaki gerekçenin dosya ile uyumlu olması zorunludur. Somut olayda ise, 2 karton kutu içinde muhtelif sayıda arızalı çakmak, sigara, yeşil kart ve sağlık cüzdanının bulunması karşısında, yerinde olmayan gerekçe ve soyut ifadelerle işlenen fiilin ağırlığıyla orantısız şekilde, üst sınırdan ceza tayini, b-) Yakınanın tezgahının ve karton kutunun bulunduğu yer, sanığın ve kardeşinin konumu, suçun işlendiği zaman ve zemindeki duraksamalar giderilip, gereğinde mahallinde yöntemince keşif yapılıp, sonucuna göre sanığa yüklenen hırsızlık fiilinin teşebbüs aşamasında kalıp kalmadığının belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazı ve tebliğnamedeki düşünce bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak BOZULMASINA, 17.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.