Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22156 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 23871 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 6 - 2010/307648MAHKEMESİ : Kocaeli Çocuk MahkemesiTARİHİ : 15/07/2010NUMARASI : 2010/77 (E) ve 2010/298 (K)SUÇ : Hırsızlık Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü: Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre, suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak;I-Sanıkların olay günü yakınanın büfesinin önünden iki koli cips çaldıkları, bunları bir inşaat alanına sakladıkları, almak için geri döndüklerinde karşı inşaatın bekçisi tarafından farkedildikleri, durumdan şüphelenen bekçinin sanıkları tutup kolluk görevlilerine haber verdiği ve bunun üzerine kolluk görevlilerinin de inşaat alanına gelip sanıkları yakaladıkları, olaydan haberdar olmayan yakınana ise yoldan geçen birisinin malzemelerinin çalındığını, ilerideki inşaat alanında kolluk görevlilerinin beklediğini söylemesi üzerine yakınanın işyerini kapatıp inşaat alanına gittiği ve çalınanları teslim aldığı, sonra işyerine dönüp kontrol ettiğinde gerçekten de iki koli cipsinin yerinde olmadığını söylediği, yakınanın aşamalarda başka zararından da bahsetmediği, kaldı ki 27.05.2010 tarihi oturumda yakınanın; sanıklar temsilcisinin kendisine zararını gidereceklerini beyan ettiği, sanık savunmanın da karar oturumunda yakınanın zararınıiklerinisöylediklerininanlaşılmasıkarşısında; sanıklar yakalandıktan sonra çalınanların henüz müracaatı olmayan yakınana iade edildiği de gözönüne alındığında, öncelikle soruşturma aşamasındaki iadenin sanıkların etkin pişmanlığı sonucu olup olmadığı saptanıp, var ise kalan zararının ne olduğu ve bunun giderilip giderilmediği ve giderilmiş ise tarihi de yakınandan sorularak sonucuna göre 5237 sayılı TCK 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma koşularının duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerektiği düşünülmeden eksik soruşturmayla yetinilip anılan yasa hükmünün karar yerinde tartışmasız bırakılması, II-5271 sayılı TCK'nun 231. maddesinde yer alan hükmün açıklanması kurumu doğurduğu sonuçlar itibariyle karma özelliğe sahiptir. a) Suça ilişkin koşullar, 2)Yargılama sonunda mahkumiyet hükmü tesis edilmesi ve 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası, b)Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvenceye alınan suçlardan bulunmaması, 2) Sanığa ilişkin koşullar, a)Sanığın daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış olması, b)Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi, c) Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışı göz önünde bulundurularak sanığın yeniden suç işlemeyeceği kanaatine ulaşılması gerekmektedir. Bu koşulların, tüm koşullar bulunması halinde mahkeme hükmün açıklanmasını geri bırakmaya karar verebilir. Suça ilişkin koşullar ile sanığa ilişkin sabıkasız olma ve zararın giderilmesi koşulları gerçekleştiğinde ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışı göz önünde bulundurularak sanığın yeniden suç işlemeyeceği kanaatine ulaşılması gerekmektedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına veya bırakılmamasına karar verilirken gerekçe gösterilmeli ve bu gerekçe sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olmalıdır. Gerekçenin bu niteliği keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etme özellikleri de taşır. Zira yasal, yeterli ve geçerli bulunmayan bir gerekçeye dayanılarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması yer olmadığına karar verilmesi yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi uygulamada keyfiliğe yol açabilir. Suç işleyip işlemeyeceği kanaatine ilişkin takdir mutlaka olayla uyumlu olmalı, yargıç soyut kanıtlara değil, sanığın kişiliğinde var olan somut nedenlere dayanmalıdır. Sanığın olay öncesi ve sonrası davranışları gözönünde bulundurularak gelecekteki yaşamı sezilmeli, suç işleme hususundaki eğilimi buna göre belirlenmelidir. Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Adli sicil kayıtlarına göre herhangi bir mahkumiyet kararları olmayan, aşamalarda suçlarını kabul eden, sosyal inceleme raporlarına göre olaya karıştıkları için pişmanlık duyup, olayın ardından eğitimlerine devam etme, iş sahibi olma gibi eğilimlere yönelen sanıklar hakkında; iki oturumdan ibaret kovuşturma aşamasının ilk oturumunda davetiye ile celp üzerine hazır bulundukları ve esas mahkemesinde savunmalarını yaptıkları, karar oturumunu ise savunmanları aracılığıyla takip ettikleri ayrıca çalınanların soruşturma aşamasında iade edildiği gibi yasal temsilcileri aracılığı ile başkaca zarar varsa, giderme iradesi de ortaya koydukları halde “Suça sürüklenenlerin mağdur zararını gidermedikleri, adreslerinin Kocaeli Merkez olmasına ve duruşmalardan bağışık tutulmuş olmamalarına rağmen özürsüz biçimde duruşmaları takip etmedikleri anlaşıldığından ileride suç işlemeyecekleri yönünde mahkememizde olumlu kanı oluşmamakla” denilerek CMK'nun 231. maddesinde anlamını bulan hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin reddine karar verilmiş ise de yakınana malzemelerinin teslim edildiği dikkate alındığında suçun işlenmesi ile ilgili olarak ne şekilde bir maddi zararın varlığının tespit edildiği açıklanmadan ve yukarıda izah edildiği gibi yeniden suç işlemekten çekinmeyeceği inancına da hangi somut verilere dayanarak ulaşıldığı denetime olanak verecek şekilde karar yerinde açıklanıp tartışılmadan kanun öngörülen kriterlerin değerlendirilmesine yeterince yer verilmeden yerinde yeterli olmayan gerekçe ile yazılı şekilde uygulama yapılması, 3-Sanıkların yaşı gözönüne alındığında haklarındaki hükmün tedbire çevrilmesinde zorunluluk bulunduğu, mahkemece tedbirin adli para cezası olarak belirlendiği, 5237 sayılı Yasanın 52/4.maddesinde ise sanıkların ekonomik ve şahsi halleri gözönüne alınarak para cezasının taksitle ödenebileceğinin öngörüldüğü, buna göre sanıkların ekonomik ve şahsi halleri gözetilerek taksit uygulanıp uygulanmayacağı hususunda bir değerlendirme yapılması gerekirken, bu ölçütler gözetilmeden yerinde yeterli olamayan gerekçe ile adli para cezasının taksitlendirilmesine yer olmadığına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanıklar O.. A.., S.. Ç.. ve M.. A.. savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak BOZULMASINA, 11.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.