Tebliğname No : Kanun Yararına Bozma - 2013/387566 Hırsızlık suçundan sanık R.. D..’in, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 493/1-son, 522 ve 59. maddeleri gereğince 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair KAYSERİ 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/05/1997 tarihli ve 1996/210 esas, 1997/593 sayılı kararının Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 10/03/1998 tarihli ve 1998/1880-2099 sayılı ilâmı ile onanarak kesinleşmesini müteakip, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümleri çerçevesinde uyarlama yapılması yönündeki Cumhuriyet Başsavcılığı talebi üzerine, 22/05/1997 tarihli ve 1996/210 esas, 1997/593 sayılı kararın aynen infazına ilişkin, aynı Mahkemenin 16/05/2012 tarihli ve 1996/210 esas, 1997/593 sayılı ek kararına karşı Adalet Bakanlığının 02/12/2013 gün ve 2013/17874/72641 sayılı kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16/12/2013 gün ve 2013/387566 sayılı ihbar yazısı ile infaz dosyası 30/12/2013 tarihinde Dairemize gönderilmekle incelendi: Anılan Yazıda; Dosya kapsamına göre; uyarlama yargılaması yapılırken infaz yasası hükümleri nazara alınmaksızın, önceki ve sonraki temel ceza kanunlarının ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 141 ve 142. maddelerinde düzenlenen hırsızlık suçu ile 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 493/1. maddesinde yer alan suçun öğelerinin farklı olduğu, somut olayda sanığın diğer sanıklarla birlikte eylem ve fikir birliği içerisinde hareket ederek geceleyin duvarı delmek suretiyle içeri girip ev eşyalarını alma şeklinde gerçekleştirilen eylemde, hırsızlık suçunun yanı sıra, 5237 sayılı Kanun’un 39/1. maddesi delâletiyle aynı Kanun’un 116/2 ve 119/1-c maddelerine uyan iş yeri dokunulmazlığının bozulması ve 151/1. maddesinde düzenlenen mala zarar verme suçlarının da oluşacağı, bu durumda bile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun sanığın lehine olacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesindeisabet görülmemiş olduğundan bahisle 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması Dairemizden istenilmiştir.TÜ R K M İ L L E T İ A D I N A 5237 sayılı TCY’nın 141 ve 142. maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçu ile 765 sayılı TCY.nın 493/1. maddesinde yer alan suçun öğelerinin farklı olduğu, somut olayda hükümlünün, suç arkadaşlarıyla birlikte yakınana ait konutun muhkem bulunan duvarını delmek suretiyle hırsızlık yaptıklarının anlaşılması karşısında; eyleminin 5237 sayılı TCK’nun 142/1-b. maddesinin yanında şikayetin devam ettiğinin belirlenmesine göre, anılan Yasanın 116/1-4. maddesinde düzenlenen geceleyin konut dokunulmazlığını bozma ve 151/1. maddesinde düzenlenen mala zarar verme suçlarına da uyduğu gözetildikten sonra, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesi uyarınca, hükümlünün yararına olan hüküm 647 ve 5275 sayılı Yasalar dikkate alınmaksızın, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunacağından hükümlünün, 5237 sayılı TCY.nın 142/1-b, 143, 53/1, 116/1-4, 119/1-c, 53/1, 151/1, 53/1. maddelerine karşılık 765 sayılı TCY.nın 493/1-son, 522(pek fahiş), 59. maddelerine uyan eylemi nedeniyle denetime olanak sağlayacak şekilde uygulanan Yasa maddeleriyle, verilmesi gereken cezalar ayrı ayrı tespit edilip, sonuç cezalar karşılaştırılarak lehe olan yasa belirlenip uygulama yapılması gerekirken, maddi ceza yasalarının kendi aralarında, infaz yasalarının da kendi aralarında ayrı ayrı karşılaştırılıp değerlendirilmesi ve maddi ceza yasasına ilişkin lehe uygulamanın infaz yasası gözetilerek reddine karar verilemeyeceği de düşünülmeden yazılı şekilde eksik ve denetime olanak vermeyecek biçimde hüküm kurulması,Usul ve Yasaya aykırı olduğundan,Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.12.2013 gün ve 2013/387566 sayılı gönderme yazısı incelenen dosya içeriğine göre yerinde görüldüğünden kabulü ile hırsızlık suçundan hükümlü R.. D.. hakkında Kayseri 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nden verilip kesinleşen 16.05.2012 gün ve 1996/210-1997/593 Esas-Karar sayılı ek kararın CMK’nın 309/4-b maddesi gereğince BOZULMASINA, infaz aşamasında verilen uyarlama kararlarının kazanılmış hak oluşturmayacağının gözetilmesine, 17.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.