Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21587 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 9846 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 6 - 2009/256783MAHKEMESİ : Bakırköy 3. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 01/12/2008NUMARASI : 2005/115 (E) ve 2008/412 (K)SUÇ : Yağma, hürriyeti tahdit Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü: O yer Cumhuriyet Savcısının sanık A.. Z.. hakkında yakınan Erol'a yönelen eyleminden kurulan beraat hükmünü, sanık savunmanının ise sanık hakkında yakınan Ersan'a yönelen eyleminden kurulan mahkumiyet hükmünü temyiz ettikleri anlaşılmakla yapılan incelemede; 1-Yakınan Erol'a yönelen eylem ile ilgili kurulan beraat hükmüne yönelik Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazlarının incelenmesinde; Bir sigara firmasında dağıtım elemanı olarak çalışan yakınan E.. Ç..'ın olay günü bir işyerine mal bırakmak için, minibüs tipindeki ticari aracın arka taraftaki sürgülü kapısını açtığı ancak bu sırada sanığın gelerek yakınanı bu açık olan kapıdan içeri sokup, ele geçmeyen tabanca ile yakınanı tehdit edip yakınandan, cep telefonunu, içinde 10 TL bulunan montunu ve şirkete ait ... plakalı araç anahtarını aldığı, sürgülü kapıyı yakınanın üzerine kapatıp, şoför koltuğuna geçerek aracı çalıştırdığı ve uzaklaştığı, ancak kapıyı kilitlemediği için yakınanın sürgülü kapıyı açıp atladığı ve durumu mal bıraktığı işyeri sahibininde yardımıyla kolluk görevlilerine bildirdiği, aracın ise olay yerinin biraz ilerisinde iki karton sigara alındıktan sonra terk edilmiş vaziyette bulunduğu ve yakınanın olayın ardından müracatta bulunduğu, kendisini yağmalayanın balkan şivesi ile konuştuğunu söyleyip telefonun imei numarasını da bildirdiği, teleonun imei numarasından son kullanıcısının telefon alım satımı ile uğraşan tanık B. C.. olduğunun belirlendiği, onun da telefonu "Arnavut Kemal" olarak bildiği asıl adı Viktor K...lan şahıstan aldığını söylediği, bunun üzerine Viktor'a ulaşıldığı, Viktor'un da telefonu kendisine arnavut olan Sandrei olarak bildiğin kişinin getirdiğini söyleyip Sandrei olarak bildiği ve asıl adı A.. Z.. olan sanığı polislere gösterip yakalanmasını sağladığı, bu şekilde telefonu sattığı anlaşılan sanık A.. Z..'nin parmak izinin yağmalanan .. plakalı aracın arka sürgülü kapı içyüzeyinden alınan parmak izi ile aynı olduğu ve bu hususun İstanbul Emniyet Müdürlüğünün 16.02.2005 günlü üst yazısında belirtildiğinin anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin sübut bulduğu gözetilmeden, yakınan Erol'a yönelik eyleminden hükümlülüğü yerine, kanıtların takdirinde yanılgıya düşülerek yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile beraatine karar verilmesi, 2-Sanık savunmanının yakınan Ersan'a karşı hürriyeti tahdit suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazına gelince; a-Sanığın kimliği belirlenemeyen suç arkadaşı ile yakınanın aracına binip silah tehdidi ile gayri meşru bir davranış ile bir müddet götürdüğü, gitmek istediği yere vardığında ise araçtan indiği, bu olaylar boyunca yakınanın şahsına zarar verecek bir harekette bulunmadığının anlaşılması karşısında, lehe yasa değerlendirmesi sırasında sanık hakkında 5237 sayılı Yasanın 110. maddesinin uygulanma koşullarının değerlendirilmemesi, b-Uygulamaya göre de; 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesi uyarınca önceki yasa ile sonraki yasa hükümlerinin bir bütün olarak uygulanmasından sonra lehe yasanın belirlenmesi gerektiği, mahkemenin lehe yasa değerlendirmesinde 5237 sayılı yasa ile uygulama yapıldığında anılan Yasanın 109/2-3-a-b maddelerince cezanın “4 yıl hapis” olarak tayin olacağını belirttiği, buna göre 5237 sayılı yasa uygulanması halinde hükmolunacağı belirtilen “4 yıl” hapis cezasının; 765 sayılı TCK'nın 179/2-3.maddelerince hükmolunan “4 yıl hapis ve 600 TL adli para cezası”ndan daha lehe olduğu düşünülmeden, 765 sayılı Yasanın lehe olduğu saptanarak yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, O yer Cumhuriyet Savcısı ile sanık savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, sanığın yakınan Ersan'a yönelen eylem nedeni ile kurulan mahkumiyet hükmü yönünden 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 326/son maddesi uyarınca hükmolunan cezanın süresi, tür ve miktarı bakımından sanığın kazanılmış hakkının korunmasına, 04.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.