Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2129 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 33250 - Esas Yıl 2013





Hırsızlık suçundan sanıklar ... ve ...’ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 64/1, 491/2 ve 59/2. maddeleri gereğince ayrı ayrı 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına dair, ... 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/11/2006 tarihli ve 2004/318 esas, 2006/688 sayılı kararının, sanık ... tarafından temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 14/05/2010 tarihli ve 2010/4112 esas, 2010/6668 karar sayılı ilâmıyla adı geçen sanık yönünden bozulmasını müteakip, yapılan yargılama sonucunda hırsızlık suçundan sanıklar ... ve ...'ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 64/1, 491/1 ve 59/2. maddeleri gereğince ayrı ayrı 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, 5728 sayılı Kanun'un 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5-6. maddesi gereğince haklarındaki hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin, ... 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/10/2010 tarihli ve 2010/1900 esas, 2010/410 sayılı kararını müteakip sanık ...'ın denetim süresi içerisinde suç işlediğinden bahisle bildirimde bulunulması üzerine hakkındaki hükmün 5271 sayılı Kanun'un 231/11. maddesi gereğince açıklanmasına, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 491/1, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 62/1 ve 51/l-a-b-3. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının ertelenerek 1 yıl denetim süresi belirlenmesine dair, aynı Mahkemenin 02/04/2013 tarihli ve 2012/737 esas, 2013/350 sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 24/10/2013 gün ve 2013/15720/64301 sayılı kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08/11/2013 gün ve KYB/2013/348072 sayılı ihbar yazısı ile infaz dosyası 26/11/2013 tarihinde Dairemize gönderilmekle incelendi: Anılan Yazıda; (Dosya kapsamına göre; 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme gereğince lehe olan hükmün, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, hapis cezasının 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’na göre belirlenip, takdiri indirimin 5237 sayılı Kanun’un 62/1. maddesine göre yapılarak, 53. maddeye göre hak yoksunluğuna ve aynı Kanun'un 51/1. maddesi uyarınca hapis cezasının ertelenmesine karar vererek birlikte uygulanması suretiyle karma uygulama yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiş olduğundan bahisle 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması) Dairemizden istenilmiş ise de;TÜ R K M İ L L E T İ A D I N A Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı incelenen dosya içeriğine göre; ... 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/11/2006 günlü hükümlülük kararının aynı dosyada sanık olan ... tarafından temyizi üzerine; Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 14/05/2010 günlü ilamı ile “Suçun niteliği, cezanın türü ve süresine göre; hükümden sonra 08.02.2008 tarih ve 26781 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun Geçici madde 1/1. fıkrası yollamasıyla, aynı kanunun 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 231/5-14. madde ve fıkraları gereğince sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu”dan bozulmasına karar verildiği, bozma üzerine dosyayı yeniden ele alan yerel mahkemece 21.11.2006 tarihli karara karşı temyiz talebi bulunmayan hükümlü ...'ın bozmadan sonraki bu sürece dahil edilerek 08.10.2010 günlü kararın verildiği anlaşılmıştır. Bilindiği üzere 1412 sayılı CMUK'nun 325. (5271 sayılı CMK 306) maddesi yargılama aşamasındaki hukuki hataların temyiz etmeyen sanıkların bozmadan yararlanmasını öngörmektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 gün 250-13 ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18.09.2007 gün 2007/125-186 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere; 5728 sayılı Yasanın geçici 1. maddesinin 2. fıkrasında “Bu kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmiş ve infaz edilmekte olan mahkumiyet kararları hakkında lehe kanun hükümleri hüküm veren mahkemece 13.12.2004 tarih ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkında kanunun 98 ve 101. maddeleri dikkate alınmak ve dosya üzerinden incelenmek suretiyle belirlenir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumuna ilişkin uyarlama hükmü veren mahkemece objektif koşulların değerlendirilmesiyle sınırlı bir inceleme yapılması halinde evrak üzerinden, subjektif koşulların değerlendirilmesi halinde duruşma açılarak yapılmalıdır. Temyiz edilmeden kesinleşen ilk hüküm, ancak suç tarihinden sonra yürürlüğe giren yasalar yönünden uyarlama yargısının konusu olabilir. Uyarlama yargılaması ise istisna bir yargılama olup, genel yargılama ile yürütülemez. Bu şekilde yapılan işlemler ve verilen kararlar hukuki değerden yoksun ve yok hükmündedir. Hal böyle olunca, Hakkında hüküm kesinleşmiş olan hükümlü ...'ın tekrar genel yargılanma sürecine dahil edilerek yapılan işlemler ve sonucunda hükmün kurulduğu anlaşılmışsa da. Kurulan bu ikinci hüküm, hukuki değerden yoksun ve yok hükmünde olduğundan, hukuken varlık kazanmayan bir kararın da kanun yararına bozmaya konu edilmesi de mümkün görülmediğinden, Bu nedenlerle; ... hakkında yeniden kurulan 2. hükme yönelik, konusu bulunmayan kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 05.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.