Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2091 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16000 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : HırsızlıkHÜKÜM : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:I-Sanıklar hakkında katılan ...'e yönelik hırsızlık suçundan kurulan hükmün incelenmesinde:Sanıkların olay tarihinde gece olup olmadığı belirlenemeyen zaman diliminde, muhkem ve sağlam nitelikteki salon penceresini sert bir cisimle zorlamak suretiyle katılanın evinden toplam değeri 525 TL olan 2 yüzük ve 1 kol saatini çaldıklarının anlaşılması karşısında; 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesi uyarınca, sanıklar yararına olan hüküm önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunacağından, lehe olan yasanın belirlenmesi için yapılan karşılaştırmada, dosya içeriğine göre sanıklar ..., ... ve ...'in eylemine uyan, (adli sicil kayıtlarında yer alan hükümlülüklerinin yerine getirme tarihlerine göre 765 sayılı TCK'nın 81. maddesi uygulamasına esas ilamları bulunmadığı gözetilerek) 765 sayılı TCK’nın 493/1-son, 522 (pek hafif); sanık ... için 765 sayılı TCK’nın 493/1-son, 81. maddeleri ile 5237 sayılı TCK'nın 142/1-b, 53; 116/1, 119/1-c, 53; 151/1. maddeleri uyarınca karşılaştırma yapıldıktan sonra (mala zarar verme suçuyla ilgili olarak uzlaşma koşullar?? da değerlendirilerek), her iki Yasaya göre denetime olanak sağlayacak şekilde uygulanan Yasa maddeleriyle verilmesi gereken cezalar ayrı ayrı tespit edilip, sonuç cezalar karşılaştırılarak lehe olan yasa belirlenip uygulama yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, karşı temyiz bulunmadığından ve verilen sonuç ceza sanıklar lehine olduğundan, bozma nedeni yapılmamıştır. Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1- Kasten işlemiş oldukları suçtan, hapis cezasıyla mahkumiyetlerinin yasal sonucu olarak sanıkların, 5237 sayılı TCK’nın 53/1.maddesinin “a, b, c, d, e” bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkum oldukları hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmalarına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 2- 5237 sayılı TCK’nın 7/3. maddesinin açık hükmü karşısında, 01.06.2005 tarihinden önce işlenen suçlar nedeniyle aynı Yasanın 6. ve 7. fıkralarında düzenlenen mükerrirlere ilişkin infaz hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanıklar savunmanlarının ve sanık ...'ın temyiz itirazları ve tebliğnamedeki düşünce bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle kısmen isteme uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından 5237 sayılı TCK'nın 53.ve 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümler çıkarılarak yerine, “Kasten işlemiş oldukları suçtan, hapis cezasıyla mahkumiyetlerinin yasal sonucu olarak sanıkların, 5237 sayılı TCK’nın 53/1.maddesinin “a, b, c, d, e” bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkum oldukları hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmalarına” cümlesi yazılmak suretiyle, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,II-Sanıklar hakkında katılan ... ve yakınan ...'e yönelik hırsızlık suçundan kurulan hükmün incelenmesinde: Kamu davası açıldıktan sonra 1412 sayılı CMUK'nın 365 ve devamı (5271 sayılı CMK'nın 237 ve devamı) maddelerine göre yöntemine uygun şekilde mahkemeye başvurarak davaya katılmamış ve katılan sıfatını kazanarak temyiz yetkisini elde etmemiş olan yakınan ... vekilinin kararı temyiz etme hakkı bulunmadığından, temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca tebliğnameye aykırı olarak REDDİNE, Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;1-Sanıkların olay tarihinde gündüz vakti muhkem ve sağlam nitelikteki pencereyi sert bir cisimle zorlamak suretiyle girdikleri evden pek fahiş değerde ziynet eşyası, çanta, gözlük ve parayı çaldıklarının anlaşılması karşısında; dosya içeriğine göre sanıklar ..., ... ve ...'in eylemine uyan, (adli sicil kayıtlarında yer alan hükümlülüklerinin yerine getirme tarihlerine göre 765 sayılı TCK'nın 81. maddesi uygulamasına esas ilamları da bulunmadığı gözetilerek) 765 sayılı TCK’nın 493/1-son, 522 (pek fahiş); sanık ... için 765 sayılı TCK’nın 493/1-son, 522 (pek fahiş), 81. maddeleri ile 5237 sayılı TCK'nın 142/1-b, 53; 116/1, 119/1-c, 53; 151/1. maddeleri uyarınca karşılaştırma yapıldıktan sonra (mala zarar verme suçuyla ilgili olarak uzlaşma koşulları da değerlendirilerek), her iki Yasaya göre denetime olanak sağlayacak şekilde uygulanan Yasa maddeleriyle, verilmesi gereken cezalar ayrı ayrı tespit edilip, sonuç cezalar karşılaştırılarak lehe olan yasa belirlenerek uygulama yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, 2- 5237 sayılı Yasanın 61. maddesiyle cezanın belirlenmesinde, izlenmesi gereken yöntem açık ve denetime imkan tanıyacak bir biçimde ortaya konulmuştur. Buna göre somut olayda ilgili suç tanımında belirtilen cezanın alt ve üst sınırı arasında ceza tayin edilirken cezanın belirlenmesine ilişkin madde hükmündeki ölçütler dikkate alınacaktır. Bu düzenleme ile soyut gerekçelerle cezanın alt ve üst sınırdan belirlenmesi şeklindeki yanlış uygulamanın önüne geçilmek istenmiştir. Bu açıklamalar ışığında bir suçtan dolayı TCK’nın 61. maddesi gereğince temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin birinci fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlar göz önünde bulundurulacak ve somut gerekçeler de belirtilmek suretiyle kanundaki cezanın alt ve üst sınırı arasında takdir hakkı kullanılacaktır. Ayrıca temel ceza belirlenirken aynı Yasanın 3. maddesinin birinci fıkrasındaki ” Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığı ile orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.” şeklindeki hüküm de gözetilmek zorundadır. Hakimin temel cezayı belirlerken değindiği gerekçesi suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçları, işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksirine dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saik ile dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde yerinde ve yeterli olmalıdır. Ceza hukukunun temel ilkelerinden olan cezanın şahsileştirilmesi kuralının da amacı ceza ve sanık arasında uygun dengeyi sağlamaktır. İki sınır arasında cezayı belirleme hakime ait ise de bu yetkinin kullanılmasında adalet ve nesafet kurallarına bağlı kalınması bu bağlamda suçun işleniş şekli, önemi, sebepleri, kanun ve nizamlara muhalefet derecesi, kastın yoğunluğu, sanığın sosyal durumu, geçmişi, topluma kazandırılması hususlarının göz önünde tutulmasının yanında bu konudaki gerekçenin dosya ile uyumlu olması zorunludur. Sanıkların suç tarihinde saat 06:15 sularında katılanın evinden bilirkişi raporuna göre 16.972 TL değerinde eşya ve parayı çalmak biçiminde gelişen somut olayda, cezanın alt sınırından uzaklaşılması gerektiği nazara alınmadan, yerinde olmayan gerekçe ve soyut ifadelerle işlenen fiilin ağırlığıyla orantısız şekilde, alt sınırdan ceza tayini, 3- Kasten işlemiş oldukları suçtan, hapis cezasıyla mahkumiyetlerinin yasal sonucu olarak sanıkların, 5237 sayılı TCK’nın 53/1.maddesinin “a, b, c, d, e” bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkum oldukları hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmalarına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 4- 5237 sayılı TCK’nın 7/3. maddesinin açık hükmü karşısında, 01.06.2005 tarihinden önce işlenen suçlar nedeniyle aynı Yasanın 6. ve 7. fıkralarında düzenlenen mükerrirlere ilişkin infaz hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanıklar savunmanlarının, sanık ...'ın, katılanlar vekilinin temyiz itirazları ve tebliğnamedeki düşünce bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak BOZULMASINA, 13.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.