Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 20811 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20357 - Esas Yıl 2012
Tebliğname No : 6 - 2010/183274MAHKEMESİ : Ermenek Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 22/01/2010NUMARASI : 2009/65 (E) ve 2010/28 (K)SUÇ : Hırsızlık Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Sanık hakkında konut dokunulmazlığını bozma suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı ve hırsızlık suçundan verilen cezanın ertelendiği sanık savunmanının da temyiz dilekçesinde temyizin konusu olarak erteli hapis cezasını gösterdiği anlaşılmakla sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılan incelemede;Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak;Zincirleme suç aynı suç işleme kararıyla değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden çok işlenmesidir. Karar, kasttan farklı bir kavramdır. Kast genel olarak bilme ve istemedir. Karar ise kastı da içine alan ve ondan önce gelen fail ile hareketleri arasındaki subjektif bağlantıdır. Ardı ardına gelen hareketler subjektif bağlantının varlığını ve aynı suç işleme kararını ortaya koyar. Tüm eylemlerin önceden ayrıntılı olarak öngörülmesi şart değildir. Failin aldığı aynı hükmün ihlaline yönelik kararı bölerek işlediğinde zincirleme suç ortaya çıkar. Sanığın aynı yakınanın evine iki kez girip aynı suçu işlediği; katılanın eşi Hatice'nin mahkemede de kabul ettiği kolluk beyanlarında ilk hırsızlığın 15 gün önce olduğunu söylediği, katılan Ali'nin kovuşturma aşamasındaki beyanlarında bu süreyi 20 gün olarak kesin bir şekilde açıkladığı, sanığın da iki eylem arasındaki süreyi “1 ay civarında" şeklinde müphem olarak söylediğinin anlaşılması karşısında, kendisine haksız fiil yönlendirilen katılanın ve eşinin olaylar arasındaki zaman dilimine dair beyanının kendi içerisinde daha değerli ve önemli olduğu göz önüne alınıp, iki suç arasında geçen zamanın tek bir kastın kapsamında kabul edilebilecek makul bir süre olarak düşünülmesi ve sanık hakkında 5237 sayılı Yasanın 43.maddesinin uygulanması gerekirken yerinde ve yeterli olamayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık E.. A.. savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’nun 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın korunmasına, 27.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.