Tebliğname No : 6 - 2012/238309MAHKEMESİ : İstanbul 7. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 28/08/2003NUMARASI : 2003/115 (E) ve 2003/201 (K)SUÇ : Yağma Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.12.2005 tarih, 2005/3-162-173 ve 11.07.2006 tarih, 2006/5-182/182 sayılı kararlarında belirtildiği üzere; sonraki yasa ile suçun unsurlarının veya özel hallerinin değiştirilmesi, cezanın tayin ve takdiri ile artırım ve indirim oranlarının belirlenmesi, seçimlik cezalardan birinin tercihi ve seçenek yaptırımların uygulanmasını ya da cezanın kişiselleştirilmesini gerektiren hallerde duruşma açılarak karar verilmesi gerekir.İnceleme konusu karara gelince;1-) 5252 sayılı Yasanın 9/3.maddesi uyarınca hükümlü yararına olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunacağından, temel cezanın ne şekilde saptanacağının belirlenmesi ile bireyselleştirme amacına yönelik takdir hakkının kullanılması ve önceki yasaya göre suçların yasal öğelerinde yapılan değişikliklerin tartışılması için duruşma açılmasının zorunlu bulunduğu gözetilmeden dosya üzerinde hüküm kurulması,2-) Hükümlünün, geceleyin 03.30 sıralarında yolda yürümekte olan yakınandan cep telefonunu kullanmak için istediği, hükümlünün konuşuyormuş gibi yapıp, biraz yürüdüğü, yakınanın telefonunu geri istemesi üzerine, hükümlünün bıçak çekerek olay yerinden ayrılması şeklinde gelişen eylemde; Yağma suçunun silahla ve gece vakti işlendiğinin anlaşılması karşısında, eylemin 5237 sayılı TCK’nın 149/1.maddesinin (a) bendinin yanı sıra, ayrıca (h) bendinin uygulanmasını gerektirdiği düşünülmeden ve aynı Yasanın 61/1. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken birden fazla nitelikli halin varlığı dikkate alınarak temel ceza süresinin takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı biçimde hüküm kurulması,3-)5237 sayılı TCK’nın 150.maddesinin 2.fıkrasındaki “malın değerinin azlığı” kavramının; 765 sayılı TCK’nın 522. maddesindeki hafif ve pek hafif ölçütleriyle, her iki maddenin de cezadan indirim olanağı sağlanmak dışında benzerliği bulunmadığı, değerin azlığının 5237 sayılı Yasaya özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu, Yasa koyucunun amacı ile suçun işleniş biçimi, olayın özelliği, mağdur üzerinde etkileri ve sanığın özgülenen kastı ile değer olarak da gerçekten az olan şeylerin alınması durumunda, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanarak uygulanabileceği gözetilmeden, somut olayda koşulları bulunmadığı halde, 150. maddenin 2. fıkrasına sevk amacının dışında yorumlar getirilerek cezadan indirim yapılması, 4-)Kasten işlemiş olduğu suç için hapis cezasıyla mahkûmiyetinin yasal sonucu olarak hükümlünün 5237 sayılı TCK’nın 53/1.maddesinin (a),(b),(c),(d) ve (e) bentlerinde yazılı haklardan cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, anılan maddenin 3. fıkrasında yazılı kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, 5-)Hükümlünün eylemine uyan 765 sayılı TCK’nın 497/1, 59/2, 31, 33.maddelerine göre, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın aynı suça uyan 149/1-a-h, 62/1, 53/1-2-3. maddelerinde öngörülen özgürlüğü bağlayıcı cezanın türü, alt ve üst sınırları bakımından, anılan Yasanın 7/2, 5252 sayılı Yasanın 9/3.maddeleri ışığında, değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,6-)5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesi uyarınca, hükümlü yararına olan hükmün, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunacağı gözetilerek, yağma suçunu oluşturan eylem nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 61/1. maddesindeki ölçütler dikkate alınarak, temel cezanın ne şekilde saptanacağının takdiri ile bireyselleştirmenin yapılması için duruşma açılmasının zorunlu bulunduğu düşünülmeden, dosya üzerinden yazılı biçimde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, hükümlü E.. D..’ün temyiz itirazları ve tebliğnamedeki düşünce bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, infaz aşamasında verilen uyarlama kararlarının kazanılmış hak oluşturmayacağının gözetilmesine, 24.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.