Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20220 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7075 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Hırsızlık, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanmakHÜKÜM : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Oluş ve dosya içeriğine göre; 10.11.2002 tarihinde gündüz saat 15:30 sularında sanık ...'ın yolda yürümekte olan mağdurun yanına yaklaşıp, elindeki çantasını cebir ve tehdit kullanmaksızın alarak kaçtığı, mağdurun bağırıp yardım istemesi üzerine içinde tanıklar ... ve ... bulunduğu grubun sanığı takibe başladığı, yakalanacağını anlayan sanığın suça konu çantayı arkasından gelen mağdura doğru atıp, kendisini yakalamaya çalışan kişilere de engel olmak amacıyla tekme ve yumruk savurarak yaraladığı, ancak yakalandığı olayda; sanık ...'nın kolluk kuvvetlerine ve adli makamlara abisi ... ait kimlik bilgilerini verip kullanarak savunmalarının alındığı, 18.11.2002 tarih ve 2002/26759 esas sayılı iddianame ile hakkında 765 sayılı TCK'nın 495/1-2, 31, 33, 40, 95/2.maddeleri uyarınca gasp suçundan kamu davası açıldığı, kovuşturma aşamasında da abisine ait kimlik bilgilerini kullanmaya devam ettiği, sorgusunun da buna göre yapıldığı ve hakkında yargılamayı yürüten ... 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 12.10.2006 gün 2006/219-251 sayılı kararı ile 765 sayılı TCK'nın 491/ilk, 62, 522. maddeleri uyarınca hırsızlık suçundan sonuç 8 ay hapis cezasına mahkumiyetine karar verilip, temyiz edilmeksizin 20.10.2006 günü kesinleşen bu hükmün infazı aşamasında cezaevine alınan abisi ... 09.02.2007 ve 13.02.2007 tarihli dilekçeleri ile sanık ... tarafından kimlik bilgilerinin kullanıldığını, dava konusu hırsızlık suçunu işlemediğini iddia edip iadeyi muhakeme talebinde bulunduğu, sanık ...'nın parmak izleri ve fotoğrafları ile abisi ... ait parmak izleri ve fotoğrafların karşılaştırılması sonucu sanık ...'nın abisi ... ait kimlik bilgilerini kullandığının kesin olarak saptandığı, mahkemesince ... hakkında 27.02.2007 günlü infaz durdurma ve tahliye kararı verilip, 07.03.2007 günü iadeyi muhakeme talebinin kabulü ile hakkında yeniden yargılama yapılarak 15.05.2007 gün 2007/83-167 sayılı kararla yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediği sabit görülüp beraat kararı verilerek asıl fail olan sanık ... için suç ihbarında bulunulduğu, 07.08.2007 tarih ve 2007/14016 esas sayılı iddianame ile sanık ... hakkında 5237 sayılı TCK'nın 142/2-b, 35; 268, 53. maddeleri uyarınca hırsızlık ve başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanmak suçlarından kamu davası açıldığı, 04.12.2007 tarihli görevsizlik kararı ile gelen dosyayı ele alan ... 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 09.02.2009 günü sanığın sorgusunu yaparak 13.03.2009 gün 2008/39-2009/92 sayılı hükmü ile hırsızlık suçundan 491/ilk, 62, 522. maddeleri uyarınca sonuç 2 ay 20 gün ve başkasına ait kimlik bilgilerini kullanma suçundan ise 343/2. maddesi gereğince sonuç 6 ay hapis cezasına mahkumiyetine karar verilip, iş bu kararın temyize konu edildiği anlaşılmaktadır. Kesin hükümlere karşı başvurulan istisnai yol olağanüstü kanun yollarıdır. Hükümlerin kesinleşme anına kadar işleyen zamanaşımı bu aşamada sona erer. 09/05/1956 gün ve 6/4 sayılı İ.B.K. kararında da bu husus açıkca belirtilmiştir. Yargılamanın yenilenmesi de olağanüstü kanun yolu davasıdır. Yargılamanın yenilenmesinin kabulünden sonra eski hüküm iptal olunur. Yeni hüküm kurulması ihtiyacı ortaya çıkarsa o zaman zamanaşımı nazara alınabilir. Sanığın gerçek adını gizleyip farklı bir ad altında yürütülen ve neticelenerek kesinleşen hükümden sonra, bu hal ortaya çıkınca, giderilmesinin tek yolu iadeyi muhakeme davasıdır. Sanığın 10.11.2002 günü işlediği hırsızlık fiili ile ilgili açık kimliğini yanlış bildirmesi neticesinde açılan ve yürütülen yargılama sonucu verilen temyiz edilmeksizin 20.10.2006 günü kesinleşen bu suç ile ilgili olarak devam eden dava zamanaşımının anılan kararın kesinleşme tarihine kadar devam ettiği bir muhakkaktır. Dava zamanaşımını kesen bu hüküm hatalı da olsa kesinleşen hükmün niteliğine göre, ortadan kaldırılmadığı sürece sanık içinde kesici bir niteliğe sahiptir. İşte bu kesinleşen hükmün kaldırılmasının tek istisnası iadeyi muhakeme olup, iadeyi muhakeme davasının açılması, bu talebin 07.03.2007 tarihinde kabul edilmesi ile 20.10.2006 tarihinde kesinleşen hükmün ortadan kalkması ile anılan suç ile ilgili dava zamanaşımı sürecinin yeniden işlerlik kazandığı, Hal böyle olunca da; tüm kesici işlemler ile birlikte değerlendirildiğinde, 765 sayılı TCK'nın 491/ilk maddesine uyan hırsızlık suçu yönünden aynı Yasanın 102/4, 104/2. maddelerinde öngörülen zamanaşımının inceleme tarihi itibarıyla gerçekleştiği; sanık hakkında başkasına ait kimlik bilgilerini kulanma suçu yönünden yapılan incelemede ise, aynı Yasanın 343/2. maddesinde tanımlanan suç için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre, aynı Yasanın 102/4 ve 104/2. maddelerinde belirtilen 7 yıl 6 aylık genel dava zamanaşımı süresinin suç tarihi olan 10.11.2002 gününden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle istem gibi BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 11.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.