Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19511 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 9823 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 6 - 2009/243051MAHKEMESİ : Bingöl 1. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 27/05/2009NUMARASI : 2009/163 (E) ve 2009/174 (K)SUÇ : Hırsızlık Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; Kısa süreli hapis cezalarının paraya veya tedbire çevrilmesi, cezanın ertelenmesi sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören bir kurum olup, 5237 sayılı TCK.nın 50 ve 51.maddelerinde yerini almıştır. Mahkemece bu husular ile ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilirken, diğer kararlarında olduğu gibi gerekçe gösterilmesi Anayasanın da öngördüğü bir zorunlululuktur.Anılan hükümlerin uygulanmaması halinde gerekçe, sanığın kişiliği ile ilgili ve belgelerin isabetli değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olmalıdır. Bunun içinde sanığın kişiliği, sair halleri, suçun işleniş biçimi ve işlenmesindeki özellikler nazara alınmalıdır. Sanığın kişiliği, sair halleri dahilince sanığın sabıkasının bulunup bulunmadığı, medeni hali, işi, muhitinde ki durumu, duruşmadaki tutum ve davranışları mahkemeye karşı tavrı, bunların olup olmadığı mahkemece belirlenip bir yargıya varılmalıdır. Suçun işlenmesindeki özellikler, sanığı suç işlemeye iten sebep ve sair, kast ve yoğunluk, suç işlemesinden sonraki davranışlar yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlığı gözetilir. Sanığın duruşmadaki davranışları, mağdura yönelik hareketleri, zararı karşılaması, yardım etmesi gibi olay sonrası ve yargılama sürecindeki tutumu gözetilerek pişmanlık duyup duymadığı saptanmalıdır. 1-) Bu açıklamalar ışığında somut olaya geldiğimizde, evli ve çocuklu olup, sabıka kaydındaki tek ilamı kasten yaramala suçundan kesin nitelikteki hüküm olan, yakınanın işyerinden aldığı telefonu ise yolda karşılaştığında pişman olduğunu söyleyip herhangi cebri durum söz konusu olmadan iade eden, dosyaya yansıyan olumsuz kişiliği veya hali de olmayan sanık hakkında yerel mahkemece “Sanığın ikrarları, mahkememizce takdiri indirim nedeni olarak kabul edildiğinden” bahisle 5237 sayılı TCK'nun 62. maddesinin uygulanmasına da karar verildiği cezanın doğrudan sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören TCK'nun 50. maddesi ile ilgili değerlendirilmede ise;” sanığın kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre sanık hakkında TCK’nın 50/1. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına,“şeklinde anılan yasanın 51.maddesi yönünden yapılan değerlendirmede ise “ Sanığın suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkememizde kanaat oluşmadığından, sanık hakkında TCK’nın 51/1. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına,” şeklinde kanundaki ifadelerin aynen tekrarı ile yetinilip anayasal anlamda aranan kararların gerekçeli olması şeklindeki ilkeye uymayan, okuyanda ne yönde karar verildiği hususunda dahi tereddüt oluşturan ve sanığın dosyaya yansıyan kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin yeterince değerlendirildiği de gösterilmeden, sanığın bir daha suç işlemekten çekinmeyeceği inancına hangi somut nedenlere dayanarak ulaştığı da karar yerinde denetime olanak verecek şekilde açıklanıp, tartışılmadan yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi,2-) Kasten işlemiş olduğu suçtan hapis cezasıyla mahkumiyetinin yasal sonucu olarak sanığın 5237 sayılı TCK’nın 53/1.maddesinin “a, b, c, d, e” bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 3-) Ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 14.10.2010 gün ve 240/261 sayılı kararında ve aynı yöndeki bir çok kararında bildirildiği üzere;5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nın “Temyizi kabil olan ve olmayan hükümler” başlıklı ve hüküm tarihinde yürürlükte olan 305.maddesinde, kesin ve temyiz olunamaz hükümlere yer verilmiş ve bu suretle verilen hükümlere karşı ancak yazılı emir yoluna gidilebileceği de belirtilmiştir. Maddenin 1.fıkrasında sayılan ve kesin olduğu belirtilen hükümlerin tekerrüre esas olmayacağı maddenin son fıkrasında açıkça düzenlenmiştir.Bu açıklama ışığında Mahkemece tekerrüre esas alınan Bingöl Sulh Ceza Mahkemesi’nin 24/05/2006 gün ve 2006/116 Esas 2006/153 Karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK'nın 86/2,3-e, 29, 52.maddeleri uyarınca doğrudan verilen 100 TL para cezasına ilişkin hükmün CMUK.nın 305/1.maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğu ve tekerrüre esas oluşturmayacağının dikkate alınmaması,Bozmayı gerektirmiş, sanık İ.. Ç..'un temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, cezanın süresi türü ve niteliği bakımından sanığın kazanılmış hakkının korunmasına, 13.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.