MAHKEMESİ : Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Yağma Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü: Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; I) Oluş ve dosya kapsamına göre, mağdurun soruşturma aşamasında alınan ifadesinde; sanığın mağdurun mobilya imalatı yaptığı işyerine olaydan bir hafta önce gelerek mdf malzemesi satmak bahanesiyle gelip içeriyi kolaçan ettiği, olay günü mağdurun yakındaki bir müşteriye malzeme götürmek için gittiği sırada, kırık olan vitrin camından işyerine girdiği, masanın çekmecesinde bulunan sustalı bıçağı alıp cebine koyduğu, işyerinde çalacak bir şeyler bulmak için gezindiği sırada, mağdurun işyerine geri geldiğini fark edip kırık vitrin camından uçarcasına kendini dışarı attığı, yerden kalkıp kaçmaya çalıştığı sırada, mağdurun kendisine göre daha zayıf yapılı olan sanığı yakalayıp yere yatırarak etkisiz hale getirdiği ve polisi aradığı, bunun üzerine sanığın içerden aldığı bıçağı cebinden çıkarıp mağdura savurmaya çalıştığı, mağdurun bu aşamada bıçağı görünce sanığın içerden bıçağı çaldığını farkettiği, mağdurun tekrar sanığın kollarını tutarak yere yatırdığı, polisi beklemeye başladığı ve sanığın bıçağı bırakmasını sağlayıp polisin gelmesiyle sanığı kendilerine teslim ettiğini beyan ettiği, mahkeme huzurundaki ifadesinde ise; olay tarihinde işyerinden yakın mesafeye dolap götürdüğünü, beş dakika sonra işyerinin önüne geri döndüğünde, sanığı işyerinden çıkarken gördüğünü ve kendisini yakaladığını, bu sırada cebinden bıçağı çıkararak bıçağın ağzını açtığını, elinin ayağının titrediğini, kendisini etkisiz hale getirmeyi düşünüp yere yatırdığını, daha sonra polisi çağırdığını, sanığın kendisine vurmaya teşebbüs etmediğini, bıçağı o an elinden aldığını ve emniyete teslim ettiğini beyan ettiği anlaşılmıştır. 5237 sayılı TCK.nın 141/1.maddesinde “Zilliyetin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alma” olarak tanımlanmıştır.Aynı Kanunun 148.maddesinde ise; yağma suçu bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut ve cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymaya mecbur kılan kişinin eyleminin yağma suçunu oluşturduğu, malın cebir veya tehdit kullanılarak alınması veya mağdurun malı teslime ya da malın alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılmasıdır. Cebir veya tehdit bir kimseyi malını teslim etmeye veya alınmasına karşı koymamaya mecbur kılmak için yapılmalıdır. Bu yönü ile yağma diğer suçlardan ayrılır. Cebir veya tehdit ile malın alınması veya verilmesi arasında bir nedensellik bağı bulunmalıdır. Bazı durumlarda fail aslında hırsızlık amacıyla harekete geçmesine karşın daha sonraki bir aşamada cebir veya tehdit kullanmaktadır. Bu durumda eylemin hangi suçu oluşturacağı hususunda tereddüt yaşanmaktadır.Hal böyle olunca;Failin iç dünyasını ilgilendiren kastın niteliğinin belirlenmeside gerekmektedir. Bu belirleme failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları ölçü alınıp, irdelenerek yapılabilecektir. Hırsızlık amacıyla malın alınmasından ve mağdurun eşya üzerinde hakimiyeti sona ermeden failin yakalanmasından önce ve/veya yakalanmasından sonra gerçekleştirdiği hareketlerin neler olduğu işte bu açıdan duraksamasız saptanıp sonucuna göre failin kastıda saptanarak sonucuna göre suçun hukuki vasıflandırması yapılmalıdır.Somut olayımızda;Yakınanın dükkanına daha önce mal satma bahanesi ile gelip etrafı inceleyen, olay günü fiziki koşulları kendince uygun bulup, bilirkişi expertiz raporuna göre sabitleme ve mandal mekanizması arızalı 10 TL. kıymetinde olduğu belirtilen bıçağı bulunduğu çekmeceden alıp, cebine koyarak iş yerinde dolaşmaya başlayan, yakınanın iş yerine geri döndüğünü görmesi üzerine de yakalanmamak için hızla dışarı çıkıp, kaçmaya çalışan sanığı fark eden yakınanın müdahale ettiği ve etkisiz kılıp polisi aradığı konusunda yakınanın beyanları arasında bir uyum vardır. Ancak yakınandan olay sonrası ve/veya olay sonrasında sanığın kendisine bıçakla karşı duruşu ve bunun gerçekleştiği aşama ve gerçekleşme şekli ile ilgili beyanlarında açık aykırılıklar bulunmaktadır. Öncelikle failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası bu davranışları yönünden yakınanın beyanları arasındaki açık aykırılıklar giderilip, sonucuna göre hukuki vasıflandırma yapılması gerektiği gözetilmeden yakınanın beyanlarından birini diğerine üstün kılan nedenler de denetime olanak verecek şekilde karar yerinde açıklanmadan eksik soruşturma ile yetinilip yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması, II) Kabule göre de; 1-)Yağmaya konu eylemin işyerinin önünde gerçekleşmesi nedeniyle sanık hakkında TCK'nın 149. maddesinin 1. fıkrasının “d” bendiyle uygulama yapılamayacağının gözetilmemesi, 2-)Mahkemece 5271 sayılı Yasa’nın 150. maddesi uyarınca, sanığın savunmasını yapmak üzere zorunlu savunmanın görevlendirilmesi nedeniyle, savunmana ödenen avukatlık ücretinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı biçimde, sanığa yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 03.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.