Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16996 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 23096 - Esas Yıl 2012





Karar No : 2014/16996Tebliğname No : 6 - 2011/65320MAHKEMESİ : Gaziantep 1. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 30/10/2001NUMARASI : 2000/690 (E) ve 2001/1386 (K)SUÇ : Hırsızlık Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Hükümlü E.. S..’nun yokluğunda verilen 11.08.2005 günlü ve 2000/690-2001/1386 sayılı ek kararın, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca belirlenen usullere uygun olarak adı geçen hükümlüye tebliğ edilmediği, bu nedenle anılan kararın kesinleşmediği, Gaziantep 2. Sulh Hukuk Mahkemesince 18.08.2008 tarih ve 2008/1191-2008/2346 sayılı karar ile Av. G.. S...’nın vasi olarak atandığı, usulüne uygun yapılan tebligat üzerine vasi Av. Gaye Satıcı tarafından yasal süre içerisinde anılan kararın temyiz edildiği anlaşılmakla yapılan incelemede;1- 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesi uyarınca hükümlü yararına olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunacağından, temel cezanın ne şekilde saptanacağının belirlenmesi ile bireyselleştirme amacına yönelik takdir hakkının kullanılması ve önceki yasaya göre suçların yasal öğelerinde yapılan değişikliklerin tartışılması için duruşma açılmasının zorunlu bulunduğu gözetilmeden dosya üzerinden hüküm kurulması,2- Hükümlünün eylemine uyan 765 sayılı TCK’nın 492/5, 55/3, 62, 59, 522, 523. maddelerine göre, 5237 sayılı TCK’nın aynı suça uyan 142/1-a, 35, 31/3, 62. maddeleri bakımından anılan Yasanın 7/2, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddeleri ışığında değerlendirme ve uygulama yapılarak, her iki yasanın ayrı ayrı ve bir bütün olarak uygulanması suretiyle lehe Yasanın saptanması gerekirken yazılı biçimde karar verilmesi,3- Önceki ve sonraki kanun hükümlerinin blok halinde eyleme uygulanmasından sonra çıkan sonuçların kıyaslanması suretiyle lehe olan kanunun belirlenmesinden sonra blok uygulama gereği lehe olan kanunun bütün hükümlerinin uygulanması gerekirken, bir taraftan 5237 sayılı Kanunun lehe olduğu kabul edilip diğer taraftan da 5237 sayılı TCK’nın 50 ve 51. maddeleri yerine 647 sayılı Yasanın 4 ve 6. maddeleri uygulanarak, karma uygulamaya yer verilmesi,Kabule göre de;4- Usulüne uygun olarak yapılan keşif neticesinde ibadethane vasfına sahip olduğu belirlenen mescitte suçun işlendiğinin anlaşılması karşısında, 5237 sayılı TCK’nın 142/1-a maddesi yerine 142/1-b maddesi ile uygulama yapılması, 5- 5237 sayılı TCK’nın 145.maddesindeki “malın değerinin azlığı” kavramının, 765 sayılı TCK’nın 522.maddesindeki “hafif” veya “pek hafif” ölçütleriyle her iki maddenin de cezadan indirim olanağı sağlaması dışında benzerliği bulunmadığı, “değerin azlığının” 5237 sayılı Yasaya özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu, Yasa koyucunun amacı ile suçun işleniş biçimi ve olayın özelliği de gözetilmek suretiyle, daha çoğunu alma olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak da gerekiyorsa ceza vermekten vazgeçilebileceği ölçüdeki düşük değerler esas alınmak, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanmak koşuluyla uygulanabileceği düşünülmeden, somut olayda koşulları bulunmadığı halde, bu maddeye sevk amacının dışında yorumlar getirilerek anılan madde uyarınca cezadan indirim yapılması, 6- Koşulları oluşmadığı halde hükümlü hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinin uygulanması suretiyle eksik cezaya hükmedilmesi, 7- 07.10.1983 doğumlu olup suç tarihinde 18 yaşından küçük olduğu anlaşılan hükümlü hakkında 5237 sayılı TCK’nın 31/3. maddesi ile uygulama yapılması gerektiğinin düşünülmemesi, Bozmayı gerektirmiş, hükümlü E.. S.. vasisi Av. G.. S...’nın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak BOZULMASINA, infaz aşamasında hükümlü lehine uygulamaların kazanılmış hak oluşturmayacağının gözetilmesine, 14.10.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.