Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12554 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7927 - Esas Yıl 2014





Tebliğname No : 6 - 2010/139984MAHKEMESİ : Ankara 5. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 17/11/2009NUMARASI : 2009/910 (E) ve 2009/1261 (K)Suç : HırsızlıkAMEDEKİ DÜŞÜNCE : BozmaYerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 27/03/2014 gün ve 2014/Bşk-54 Esas, 2014/90 sayılı kararı ile Dairemize gönderilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak;1- Gerekçeli kararda suç tarihinin 10.04.2007 yerine, 12.04.2007 olarak yanlış yazılması,2- 5271 sayılı CMK’nın 232/7. maddesi gereğince gerekçeli kararın, mahkeme mührü ile mühürlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,3- Sanıklardan G.. G..'nun tüm aşamalarda “suç tarihinde denetimli serbestlik tedbiri altında olduğunu” savunmuş olması karşısında; öncelikle adı geçen sanığın belirtilen tarih ve saatte, bulunduğunu belirttiği Altındağ Halk Eğitim Merkezi’nde kursa devam edip etmediği ilgili kurumdan sorulup, sonucuna göre delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, savunma doğrultusunda hiçbir araştırma yapılmadan eksik soruşturma ile yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,4-5237 sayılı Yasanın 61. maddesiyle cezanın belirlenmesinde, izlenmesi gereken yöntem açık ve denetime imkan tanıyacak bir biçimde ortaya konulmuştur. Buna göre somut olayda ilgili suç tanımında belirtilen cezanın alt ve üst sınırı arasında ceza tayin edilirken cezanın belirlenmesine ilişkin madde hükmündeki ölçütler dikkate alınacaktır. Bu düzenleme ile soyut gerekçelerle cezanın alt ve üst sınırdan belirlenmesi şeklindeki yanlış uygulamanın önüne geçilmek istenmiştir. Bu açıklamalar ışığında bir suçtan dolayı TCK’nın 61. maddesi gereğince temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin birinci fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlar göz önünde bulundurulacak ve somut gerekçeler de belirtilmek suretiyle kanundaki cezanın alt ve üst sınırı arasında takdir hakkı kullanılacaktır. Ayrıca temel ceza belirlenirken aynı Yasanın 3. maddesinin birinci fıkrasındaki "Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığı ile orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur." şeklindeki hüküm de gözetilmek zorundadır.Hakimin temel cezayı belirlerken değindiği gerekçesi suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçları, işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksirine dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saik ile dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde yerinde ve yeterli olmalıdır. Ceza hukukunun temel ilkelerinden olan cezanın şahsileştirilmesi kuralının da amacı ceza ve sanık arasında uygun dengeyi sağlamaktır. İki sınır arasında cezayı belirleme hakime ait ise de bu yetkinin kullanılmasında adalet ve nesafet kurallarına bağlı kalınması bu bağlamda suçun işleniş şekli, önemi, sebepleri, kanun ve nizamlara muhalefet derecesi, kastın yoğunluğu, sanığın sosyal durumu, geçmişi, topluma kazandırılması hususlarının göz önünde tutulmasının yanında bu konudaki gerekçenin dosya ile uyumlu olması zorunludur. Somut olayda;Sanıkların, yakınanın yaşlılığından ve iyiniyetinden faydalanarak, dini değerleri de öne sürüp, evine girdikten sonra, ikisinin yakınanı lafa tutup, diğerinin de lavaboya gidiyorum bahanesi ile yakınanın tüm birikimi olan 4.000 Euro gibi oldukça yüksek meblağdaki parasını çalmış olmaları, suç sonrasında çalınan paranın iadesi için hiçbir çaba sarf etmeyen, pişmanlıklarını gösterir bir davranış içinde bulunmamaları, bu olaydan sonra da benzer şekildeki eylemlerinden dolayı mahkumiyetleri bulunan sanıkların kişilikleri bir arada değerlendirildiğinde; fiilin ağırlığıyla orantılı bir ceza tayini gerektiği nazara alınmadan, dosya içeriğine uygun düşmeyecek yetersiz gerekçe ile cezalarının asgari hadden olacak şekilde yazılı hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanıklar Y. E.., Y.. Y.. ve G.. G.. ile katılan M.. B.. vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.