MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇLAR : Hırsızlık, Memura mukavemet HÜKÜM : 5237 sayılı TCK'nın 142/1-b, 145, 54, 63. maddeleri uyarınca 4 ay hapis 765 sayılı TCK'nın 258/1. maddesi uyarınca 6 ay hapis Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.6.2013 tarihli kenar yazısı ile Dairemize gönderilerek, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:I-Hırsızlık suçundan kurulan hükmün incelenmesinde: Kasıtlı suçtan silinme koşulları oluşmamış mahkumiyeti bulunan sanık hakkında, hükümden sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562.maddesi ve 25.07.2010 tarih ve 27652 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanunun 7. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 231/5-14. maddesinin uygulama olanağı bulunmadığı anlaşılmakla yapılan incelemede: 5252 sayılı Yasanın ...maddesi uyarınca, sanık yararına olan hükmün, 765 sayılı ve 5237 sayılı Yasaların ilgili bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunacağı ve her iki Yasaya göre, uygulanan yasa maddeleriyle, verilmesi gereken cezalar denetime olanak sağlayacak şekilde ayrı ayrı saptanıp, sonuç cezalar karşılaştırılarak, sanık yararına olan yasanın belirlenip hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden eksik ve denetime olanak vermeyecek biçimde uygulama yapılması, yapılan uygulama açıkça sanık lehine olduğundan, 5237 sayılı TCK’nın 141 ve 142. maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçu ile, 765 sayılı TCK’nın 493/1. maddesinde yer alan suçun öğelerinin farklı olduğu, sanığın olay tarihinde gündüzleyin saat 05:00 sularında, yakınan ...'un işyerinin, muhkem ve sağlam nitelikteki kapısını sert bir cisimle zorlamak suretiyle yakınanın işyerinden 1 adet pasta tepsisi ve 120 TL parayı aldığı ve yakınmanın devam ettiğinin anlaşılması karşısında; eylemin 5237 sayılı Yasanın 142/1-b maddesinde belirtilen hırsızlık suçunun yanı sıra, aynı Yasanın 116/2. maddesindeki işyeri dokunulmazlığını bozma ve 151/1. maddesinde belirtilen mala zarar verme suçunu da oluşturduğu gözetilmeden, bu konuda değerlendirme yapılmaması ve 5237 sayılı Yasanın 145. maddesinde tanımlanan “değerin azlığının” yeni yasaya özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu, Yasa koyucunun amacı ile suçun işleniş biçimi, olayın özelliği ve sanığın kastı da gözetilmek suretiyle, daha çoğunu alma olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak da gerekiyorsa ceza vermekten vazgeçilebileceği ölçüdeki düşük değerler esas alınmak, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanmak koşuluyla uygulanabileceği düşünülmeden, somut olayda koşulları bulunmadığı halde, bu maddeye sevk amacının dışında yorumlar getirilerek anılan madde uyarınca cezadan indirim yapılması karşı temyiz olmadığından,Hırsızlık suçundan özgürlüğü bağlayıcı ceza ile hükümlülüğüne karar verilen sanığın 5237 sayılı TCK'nın 53/1. maddesinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. ve 3. fıkralarında gösterilen sürelerde yoksun bırakılmasına karar verilmemiş ise de, hükümlülüğünün yasal sonucu olarak infaz aşamasında dikkate alınması olanaklı kabul edildiğinden, bozma nedeni yapılmamıştır. Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre, sanık savunmanının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, eleştiri dışında usul ve kanuna uygun bulunan hükmün istem gibi ONANMASINA,II-Memura mukavemet suçundan kurulan hükmün incelenmesinde:Sanığa yüklenen ve 765 sayılı TCK'nın 258/1.maddesine uyan suçun gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre; aynı Yasanın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık zamanaşımının suç tarihi olan 28.06.2003 tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,Bozmayı gerektirmiş, sanık savunmanının temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 10.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.