Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11248 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3593 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 6 - 2009/188659MAHKEMESİ : İzmir (Kapatılan) 7. Çocuk MahkemesiTARİHİ : 11/02/2009NUMARASI : 2007/381 (E) ve 2009/79 (K)Suç : HırsızlıkYerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak;1-) 5271 sayılı CMK'nın 232/2-c maddesine aykırı olarak gerekçeli karar başlığında suçun işlendiği yer ve zaman diliminin yazılmaması,2-) 5237 sayılı Yasanın 61. maddesiyle cezanın belirlenmesinde, izlenmesi gereken yöntem açık ve denetime imkan tanıyacak bir biçimde ortaya konulmuştur. Buna göre somut olayda ilgili suç tanımında belirtilen cezanın alt ve üst sınırı arasında ceza tayin edilirken cezanın belirlenmesine ilişkin madde hükmündeki ölçütler dikkate alınacaktır. Bu düzenleme ile soyut gerekçelerle cezanın alt ve üst sınırdan belirlenmesi şeklindeki yanlış uygulamanın önüne geçilmek istenmiştir. Bu açıklamalar ışığında bir suçtan dolayı TCK’nın 61. maddesi gereğince temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin birinci fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlar göz önünde bulundurulacak ve somut gerekçeler de belirtilmek suretiyle kanundaki cezanın alt ve üst sınırı arasında takdir hakkı kullanılacaktır. Ayrıca temel ceza belirlenirken aynı Yasanın 3. maddesinin birinci fıkrasındaki “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığı ile orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.” şeklindeki hüküm de gözetilmek zorundadır.Hakimin temel cezayı belirlerken değindiği gerekçesi suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçları, işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksirine dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saik ile dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde yerinde ve yeterli olmalıdır. Ceza hukukunun temel ilkelerinden olan cezanın şahsileştirilmesi kuralının da amacı ceza ve sanık arasında uygun dengeyi sağlamaktır. İki sınır arasında cezayı belirleme hakime ait ise de, bu yetkinin kullanılmasında adalet ve nesafet kurallarına bağlı kalınması, bu bağlamda suçun işleniş şekli, önemi, sebepleri, kanun ve nizamlara muhalefet derecesi, kastın yoğunluğu, sanığın sosyal durumu, geçmişi, topluma kazandırılması hususlarının göz önünde tutulmasının yanında bu konudaki gerekçenin dosya ile uyumlu olması zorunludur. Olay tarihinde, 12-15 yaş grubu içerisinde olan çocuk sanığın, özel beceriyle, yakınanın çantasından, içerisinde 200,00 TL ile çeşitli kartların bulunduğu cüzdanını aldıktan sonra bunu fark eden yakınan ve çevredekilerin müdahalesi ile yakalanarak kalkışma aşamasında kalan hırsızlık suçuna konu somut olayda, yerinde olmayan gerekçe ve soyut ifadelerle; 5237 Sayılı Yasanın 50/1-a ve 52/1-2-3 maddeleri uyarınca, kısa süreli hapis cezasının, sanığın dosyaya yansıyan ekonomik durumu ile orantısız olacak şekilde günlüğü 50,00 TL’den paraya çevrilerek yazılı şekilde ceza tayini,3-) 5237 sayılı TCY’nin 2. maddesinin “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz” hükmünü içerdiği, yaşı küçük sanık hakkında hangi hallerde çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanabileceğinin aynı Yasanın 31 ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 11. maddelerinde açık olarak belirtildiği gözetilmeden, hırsızlık suçundan mahkum olan sanık hakkında ayrıca 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 5. maddesi uyarınca tedbir kararı verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık G.. K.. savunmanının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 04.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.