Tebliğname No : 6 - 2013/367533MAHKEMESİ : İstanbul 21. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 18/09/2013NUMARASI : 2013/278 (E) ve 2013/271 (K)Suç : YağmaYerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:I-09.05.2012 tarihli hüküm, Dairemizin 29.04.2013 gün ve 2012/15754- 2013/9486 sayılı kararı ile bozulduğu, mahkemece bozmaya uyulduğu halde, hakkında yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve cinsel saldırı suçundan ayrı kamu davası açılan F..Z.. hakkındaki dava dosyalarının onaylı örneği dosya içine alınıp bozma ilamının gerekleri yerine getirilmeden, İstanbul 1. Çocuk Mahkemesi'nin 27.12.2012 gün, 2012/10-274 sayılı ilamının dosya içine alınmasıyla yetinilerek yazılı biçimde karar verilmesi,II- Kabule ve uygulamaya göre de; 5237 sayılı Yasanın 61. maddesiyle cezanın belirlenmesinde, izlenmesi gereken yöntem açık ve denetime imkan tanıyacak bir biçimde ortaya konulmuştur. Buna göre somut olayda ilgili suç tanımında belirtilen cezanın alt ve üst sınırı arasında ceza tayin edilirken cezanın belirlenmesine ilişkin madde hükmündeki ölçütler dikkate alınacaktır. Bu düzenleme ile soyut gerekçelerle cezanın alt ve üst sınırdan belirlenmesi şeklindeki yanlış uygulamanın önüne geçilmek istenmiştir. Bu açıklamalar ışığında bir suçtan dolayı TCK’nın 61. maddesi gereğince temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin birinci fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlar göz önünde bulundurulacak ve somut gerekçeler de belirtilmek suretiyle kanundaki cezanın alt ve üst sınırı arasında takdir hakkı kullanılacaktır. Ayrıca temel ceza belirlenirken aynı Yasanın 3. maddesinin birinci fıkrasındaki "Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığı ile orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.” şeklindeki hüküm de gözetilmek zorundadır.Hakimin temel cezayı belirlerken değindiği gerekçesi suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçları, işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksirine dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saik ile dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde yerinde ve yeterli olmalıdır. Ceza hukukunun temel ilkelerinden olan cezanın şahsileştirilmesi kuralının da amacı ceza ve sanık arasında uygun dengeyi sağlamaktır. İki sınır arasında cezayı belirleme hakime ait ise de bu yetkinin kullanılmasında adalet ve nesafet kurallarına bağlı kalınması bu bağlamda suçun işleniş şekli, önemi, sebepleri, kanun ve nizamlara muhalefet derecesi, kastın yoğunluğu, sanığın sosyal durumu, geçmişi, topluma kazandırılması hususlarının göz önünde tutulmasının yanında bu konudaki gerekçenin dosya ile uyumlu olması zorunludur. Hal böyle olunca;Kısa kararda, sanığın yağma suçundan eylemine uyan TCK'nın 148/1. maddesi gereğince suçun işleniş şekli, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, suçun işlendiği yer ve zaman, suçun işlenmesinde kullanılan araç, suç konusunun önem ve değeri, sanığın güttüğü amaç, daha önce kasten adam öldürme suçundan sabıkasının bulunması ve geçmiş kişiliği nazara alınarak takdiren ve teşdiden 10 yıl müddetle hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği; gerekçeli kararda ise, suçun işlendiği yer ve zaman, yağma eyleminin birden fazla kişinin cinsel saldırısına maruz kalan mağdurenin bu saldırının akabinde olay mahallinden kaçmak isterken gerçekleşmiş olması, sanığın daha öncesinde kasten adam öldürme suçundan da sabıkasının bulunması nedenleriyle alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayin edilmiş denilmiştir. Oysa ki, katılanın atılı suç tarihinde kendisine cinsel saldırı fiilini işlediğini iddia ettiği Ö..A.. isimli kişi hakkında 12.01.2012 tarihinde yağma suçundan ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmekle birlikte cinsel saldırı suçundan kamu davası açılıp açılmadığının dosya kapsamından anlaşılamadığı; İstanbul 1. Çocuk Mahkemesi'nin 27.12.2012 gün, 2012/10-274 sayılı ilamı ile F..Z..hakkında yağma suçundan beraat, cinsel saldırı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan mahkumiyet kararı verildiği, beraat kararı yönünden hükmün 04.01.2013 tarihinde kesinleştiği, mahkumiyet hükmü yönündense kararın sanık Ferdi ve savunmanının temyizi üzerine Yargıtay'a gönderildiği, UYAP sisteminden yapılan sorgulamada bahsi geçen dosyanın temyiz incelemesinin henüz yapılmadığı, dolayısıyla gerekçeli kararda belirtildiği haliyle, “yağma eyleminin birden fazla kişinin cinsel saldırısına maruz kalan mağdurenin bu saldırının akabinde olay mahallinden kaçmak isterken gerçekleşmiş olması” şeklindeki kabulün, karar tarihi itibariyle ortada kesinleşmiş bir ilamın bulunmaması gözönüne alındığında bu aşamada cezanın alt sınırından uzaklaşılması gerekçesi yapılamayacağı ve katılanın 135 TL parasının alınması biçiminde gelişen olayda, eylem ile ilgili temel ceza belirlenirken 5237 sayılı TCK'nın 61. maddesinde belirtilen hususlar somut olaya göre göz önünde bulundurulup, belirtilmesi gerektiği gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçe ve soyut ifadelerle işlenen fiilin ağırlığıyla orantısız şekilde, cezanın en üst sınırdan ceza tayini, Bozmayı gerektirmiş, sanık savunmanının temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 27.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.