MAHKEMESİ : Ağır Ceza Mahkemesi (TMK 10. Maddesi ile Görevli)SUÇLAR : Yağma, 6136 sayılı Yasaya muhalefet, Tefecilik, Suç işlemek amacıyla kurulan örgütü yönetme, Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, Suç işlemek amacı ile kurulmuş olan örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme, Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, Tehdit, HakaretHÜKÜM : Kısmen beraat, Kısmen mahkumiyetYerel Mahkemece verilen hüküm sanıklar ..., ...,..., ..., ...savunmanları tarafından duruşmalı olarak da temyiz edilmekle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03/12/2012 ve 08/01/2014 tarihli tebliğnameleri ile Daireye gönderilerek, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre tayin edilen günde yapılan duruşma sonunda dosya okunarak gereği görüşülüp düşünüldü;Sanıklar ... ve ...'un yakınan ...'na karşı yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, yakınan ...'e karşı yağma, yakınan ...'a karşı yağma, yakınan ...'a karşı tefecilik, yakınan ...'a karşı hakaret, sanık ...'ın yakınanlar ..., ... ve ...'e karşı tehdit, yakınan ...'a karşı yağma ve tefecilik, yakınan ...'a karşı hakaret, yakınanlar ... ve ...'e karşı yağma ve tefecilik, sanıklar ..., ..., Süleyman Yılmaz hakkında 6136 sayılı Yasaya muhalefet, suçlarından iddianame ile açılan kamu davasında hüküm kurulmamasına karşın; dava zamanaşımı süresi içerisinde her zaman mahkemesince karar verilmesi, 01.04.2013 günlü oturum tutanağındaki katip imza eksikliğinin mahallinde tamamlattırılması olanaklı kabul edilmiştir.(A) Sanık ... hakkında yakınan ...'na karşı yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, yakınan ...'e karşı yağma, sanık ...'in yakınan ...'a karşı yağma, sanıklar ..., ..., ... ve ...'in yakınanlar ..., ... ve ...'e karşı tehdit, sanık... hakkında yakınan ...'a karşı hakaret, sanık ... hakkında 6136 sayılı Yasaya muhalefet, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, sanıklar ..., ...hakkında suç işleme amacıyla kurulan örgüte üye olma ve sanıklar ... ve ... hakkında suç işlemek amacı ile kurulmuş olan örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçları nedeniyle doğrudan doğruya zarar görmeyen ve bu nedenle de anılan suçlar yönünden katılan sıfatını alması mümkün olmayan maliye hazinesinin; anılan suçlarla ilgili kurulan hükümlere yönelik temyiz isteğinin sıfat yokluğu nedeniyle; (B) Sanık ... hakkında suç işlemek amacıyla örgüt yönetme, yakınan ...'na karşı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, sanıklar ... ve ...'in yakınan ...'e karşı yağma, sanık... hakkında 6136 sayılı Yasaya muhalefet ve yakınan ...'a karşı tefecilik, yakınanlar ... ve ...'e karşı tefecilik, sanık ...'nin yakınanlar ... ve ...'e karşı tefecilik suçlarından hükmolunan cezaların süresine göre sanıklar ..., ...,... ve ... savunmanlarının duruşmalı inceleme istemlerinin, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollaması ile 1412 sayılı CMUK'nın 317-318. maddesi gereğince (A) ve (B) bentlerinde anılan hususların REDDİNE,Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 19.10.2010 tarih, 2010/9-149- 2010/205 Esas ve Karar sayılı kararı ışığında, 5271 sayılı CMK'nın 237/2. maddesi hükmü nazara alınarak Dairemizce yakınan Hazinenin tefecilik suçundan dolayı doğrudan suçtan zarar görmesi nedeniyle davaya katılan olarak kabulüne karar verilmekle yapılan incelemede; I-Sanık ...'ın yakınan ...'na karşı yağma, yakınan ...'e karşı yağma, sanık ... hakkında yakınanlar ... ve ...'e karşı yağma ve tefecilik, sanık ... ve ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgütü yönetme, sanıklar..., ..., ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, sanıklar ... ve ... hakkında suç işlemek amacı ile kurulmuş olan örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçlarından kurulan beraat hükümlerinin temyiz incelemesinde; Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, katılan Hazine vekili ve o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin ONANMASINA,II-Sanıklar ..., ..., ... hakkında yakınan ...'na karşı yağma, sanıklar ..., ..., ... ve ...hakkında yakınan ...'e karşı yağma, sanık... hakkında 6136 sayılı yasaya muhalefet ve yakınan ...'a karşı tefecilik, sanık ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgütü yönetme, sanıklar ..., ..., ..., ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde; Soruşturmanın sonuçlarını içeren tutanaklar, belgeler, sanık ... hakkında yakınan ...'na yönelik yağma suçu için kurulan hüküm yönünden duruşmalı inceleme sırasında ileri sürülen savunma doğrultusunda yapılan incelemede;Sanık ...'in adli sicil kaydında yazılı olan Asliye Ceza Mahkemesi'nin 23.07.2009 gün 2008/380 Esas 2009/676 sayılı kararında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmedildiği ve sanığın denetim süreleri içinde yeniden temyiz incelemesine konu olan suçu işlediğinin anlaşılması karşısında; Mahkemece yerinde 5271 sayılı CMK.nın 231/11.maddesi gereğince ihbarda bulunulması, olanaklı kabul edilmiştir.Sanıklara yükletilen dava konusu eylemlerin yasada öngörülen suç tiplerine uygun olarak nitelendirildiği,İddiaya, savunmalara ve toplanıp karar yerinde gösterilen yeterli kanıtlara göre belirtilen suçların sanıklar tarafından işlendiği,Soruşturma aşamalarında ileri sürülen iddia, itiraz ve savunmaların incelenip tartışıldığı ve kanıtlara uygun olarak değerlendirildiği,Yasal ve takdiri arttırıcı ve indirici nedenlerin gözetildiği,Duruşma sonunda oluşan vicdani kanı ve uygulama maddeleri uyarınca, cezaların doğru olarak belirlendiği anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak;1-) 5237 sayılı TCK.nın 53. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar aynı maddenin 1. fıkrasında öngörülen hakları kullanmaktan yoksun kılınmalarına, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca da kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından, söz konusu yasaklamanın koşullu salıverilen sanıklar hakkında uygulanmamasına, karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması,2-) Yargılama giderlerinin her bir sanığın sebep olduğu tutar kadar ayrı ayrı yükletilmesi gerektiği gözetilmeden, “eşit miktarda” alınmasına karar verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 326/2. maddesine aykırı davranılması,Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ..., ..., ...,..., ..., ...savunmanlarının temyiz dilekçelerinde ve sanık ... savunmanları Av.... ve Av....'nun duruşmada ileri sürdüğü tüm itiraz ve savunmaları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sanık ... hakkında yakınan ...'na yönelik yağma suçu yönünden duruşmalı temyiz incelemesi yapılan hükümlerin açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK.nun 322.maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkralarından TCK'nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin çıkarılarak yerlerine “53/1.maddesinde belirtilen ve 53/3. maddesindeki kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri dışındaki haklardan sanıkların mahkum oldukları hapis cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar; 53/3.maddesi gözetilerek 53/1-c maddesi uyarınca kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmalarına” cümlelerinin eklenmesi, hüküm fıkrasından yargılama giderleri bölümünün çıkarılarak yerine “Sanıklara sebebiyet verdikleri yargılama giderinin ayrı ayrı yükletilmesine” cümlesinin eklenmesi suretiyle, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,III-Sanıklar ..., ..., ... hakkında yakınan ...'na karşı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, sanıklar ... ve ...'in yakınan ...'a karşı yağma, sanıklar... ..., ... ve ...'un yakınan ...'a karşı yağma, sanıklar... ve ... hakkında yakınanlar ... ve ...'e karşı yağma ve tefecilik, sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında yakınanlar ..., ... ve ...'e karşı tehdit, suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;Soruşturmanın sonuçlarını içeren tutanaklar, belgeler, sanıklar ... ve ... hakkında yakınan ...'a yönelik yağma, sanıklar..., ...ve ...'nin yakınan ...'a yönelik yağma, sanıklar... ve ... hakkında yakınanlar ... ve ...'e yönelik yağma suçu için kurulan hükümler yönünden duruşmalı inceleme sırasında ileri sürülen savunma doğrultusunda yapılan incelemede;Sanık ...'un Adana 10.Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2007/815 Esas 2008/145 Karar sayılı tekerrüre esas hükümlülüğü bulunduğu halde hakkında5237 sayılı TCK'nun 58. maddesinin uygulanmaması, karşı temyiz olmadığından, bozma nedeni yapılmamıştır.Soruşturmanın sonuçlarını içeren tutanaklar, belgeler ve duruşmalı inceleme sırasında ileri sürülen savunmalar doğrultusunda yapılan incelemede; Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak;1-) Sanık ...'in işyerinde bulunan yakınana dışarıya çıkması için seslenmesinden sonra dükkan dışında yakınanı tehdit ederek altın istediğinin anlaşılması karşısında; sanıklar ... ve ... hakkında yakınan ...'a karşı yağma suçunda uygulama koşulu olmayan 5237 sayılı TCK'nın 149. maddesinin 1.fıkrasının (d) bendinin teşdit gerekçesi yapılarak hüküm kurulması, 2-) Yakınan ...'ın kovuşturma aşamasında mahkemeye ibraz ettiği 10.08.2011 tarihli dilekçesinde, zararının sanık ...'in babası tarafından giderildiğini bildirdiğinin anlaşılması karşısında; sanıklar ... ve ... hakkında yakınan ...'a karşı yağma suçundan kurulan hükümde 5237 sayılı TCK'nın 168/3. maddesinin uygulama olanağının karar yerinde tartışmasız bırakılması,3-) Sanıklar..., ..., ... ve ...hakkında suç örgütü kurma, yönetme ve üye olma suçlarından beraat kararı verildiği ve uygulama koşulları da oluşmadığı gözetilmeden, sanıklar... ..., ... ve ...hakkında yakınan ...'a karşı yağma ve sanıklar ... ve...'ın yakınanlar ... ve ...'e karşı yağma suçlarında 5237 sayılı TCK'nın 149. maddesinin 1.fıkrasının (f) ve (g) bentlerinin teşdit gerekçesi yapılarak hüküm kurulması ve bu suretle hükümler arasında çelişki yaratılması, 4-) Yakınan ...'ın karardan sonra mahkemeye ibraz ettiği 31.01.2012 tarihli dilekçede, karar verilmeden önce zararlarının sanıklar tarafından giderildiğini bildirdiğinin anlaşılması karşısında; yakınan ...'dan, zararının kim tarafındanve hangi tarihte karşılandığı sorularak, sonucuna göre 5237 sayılı TCK'nın 168/3. maddesinde tanımlanan etkin pişmanlık hükmünün uygulama olanağının değerlendirilmesi zorunluluğu,5-) Olay tarihinde sanıklar ..., ... ve ...'in yakınan ...'nun işyerine gittikleri, önce işyeri dışına çıkmasına engel oldukları ve 5.000 TL'yi bulup getirmesi için tehdit ettikleri, yakınanı sanık ... ile birlikte para bulması için işyerinden gönderdikleri, yakınanın 5.000 TL'yi bularak sanıklara teslim etmesinden sonra sanıkların işyerinden ayrıldıkları ve yakınanın şahsına bir zarar verilmediği olayda, sanıklar ..., ... ve ... hakkında yakınan ...'na karşı kişiyi hürriyetinden yoksun olma suçunda 5237 sayılı TCK'nın 110. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışmasız bırakılması,6-) Yakınanlar ..., ... ve ...'in Yağmur taksi durağını, sanıklar ... ve ...'in ise ... taksi durağını işlettikleri ve yakınanlar ile sanıkların ... Hastanesi önü taksi bekleme noktası için ...Komisyonundan izin aldıklarını bildirmiş olduklarının anlaşılması karşısında; suç tarihi itibariyle ... Hastanesi önü taksi bekleme noktasında taksi bulundurmak için yasal izin ve prosedürün tamamlanıp tamamlanmadığı, tamamlanmış ise hangi taksi durakları için bekleme izni verildiği ve taksi duraklarının yasal ve gayri yasal işletmecilerinin kimler olduğu hususundaki duraksamalar giderildikten sonra sanıklar ..., ..., ... ve ...'in yakınanlar ..., ... ve ...'e karşı eylemlerinin suç teşkil eden haksız bir fiil olup olmadığı, suç teşkil eden bir eylem var ise de bu kere hukuki vasıflandırmanın yapılabilmesi ancak delillerin bir bütün halinde toplanıp değerlendirilmesi ile mümkün olacağı gözetilmeden eksik soruşturma ile yetinilip yazılı şekilde karar verilmesi,7-) Yakınanlar ... ve ...'ün ortak işletme sahibi oldukları, işlerin genellikle yakınan ... tarafından yürütüldüğü, yakınanların ekonomik sıkıntı nedeniyle ... lakaplı sanık ...'nin parasını piyasada işleten ...'a ulaşıp faizle borç para alıp, borç alımını da zaman içerisinde sürdürüp her alınan borç için ayrı ayrı senet verdikleri ve kısmen ödeme yaptıkları, ...'ın ölümü üzerine sanıklar ... ve...'ın yakınanların işyerine giderek borçlarının faizi ile birlikte 45.000 TL olduğunu söyledikleri, yakınanların ise faizi ödediklerini belirtmeleri üzerine sanık...'nin tuttukları deftere bakacağını beyan edip işyerinden ayrıldıkları, bir kaç gün sonra sanıklar ... ve...'ın yakınanlara ait işyerine tekrar giderek deftere baktıklarını borcun 51.000 TL olduğunu söyleyip zorla 45.000 TL'lik senedi yakınan ...'ü borçlu, yakınan ...'e kefil olarak imzalattırdıkları ve yakınan ...'ün parası olduğu haberini alan sanıklar ... ve...'ın yakınan ...'den senet bedelini ödemesini istedikleri ve 31.12.2009 günü sanıklar ...,..., ... ve yanlarındaki 4-5 kişinin yakınanların işyerine gittikleri ve sanık ...'nin yakınanlardan parayı aldığının anlaşılması karşısında; sanıklar ... ve...'ın yakınanlar ... ve ...'e karşı eylemlerinin bir bütün halinde tek bir yağma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı biçimde iki ayrı yağma suçundan hüküm kurulması, 8-) Sanıklar ... ve...'ın aynı işletme adına hareket eden yakınanlar ... ve ...'e farklı zamanlarda birden çok kez faizle borç para verdiğinin sabit olup, mahkeme tarafından da kabul edilmesi karşısında; sanıklar hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde sanıklar ... ve... hakkında tefecilik suçundan ikişer kez hüküm kurulması,9-) Yakınanlar ... ve ...'ün soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcılığında verdikleri beyanlarında zararlarının sanık...'ın ailesi tarafından giderildiğini beyan ettiklerinin anlaşılması karşısında; sanıklar... ve ... hakkında yakınanlar ... ve ...'e karşı yağma suçundan kurulan hükümlerde 5237 sayılı TCK'nın 168/3. maddesinin uygulama olanağının karar yerinde tartışmasız bırakılması,10-) Kabule göre; a-) Sanıklar... ..., ... ve ...hakkında yakınan ...'a karşı yağma eylemi ile ilgili olarak düzenlenen iddianamede TCK’nın 149/1. maddesinin (d) bendinin uygulanması istenen maddeler arasında gösterilmediğinin anlaşılması karşısında; sanıklara usulüne uygun olarak ek savunma hakkı tanınmadan, anılan maddenin (d) bendi ile uygulama yapılarak savunma hakkının kısıtlanması,b-) Sanık ... hakkında yakınan ...'a karşı yağma eylemi ile ilgili olarak düzenlenen iddianamede TCK’nın 220/5. maddesinin uygulanması istenen maddeler arasında gösterilmediğinin anlaşılması karşısında;sanığa usulüne uygun olarak ek savunma hakkı tanınmadan, anılan madde ile uygulama yapılarak savunma hakkının kısıtlanması,11-) 5237 sayılı TCK.nın 53. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar aynı maddenin 1. fıkrasında öngörülen hakları kullanmaktan yoksun kılınmalarına, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca da kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından, söz konusu yasaklamanın koşullu salıverilen sanıklar hakkında uygulanmamasına karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısı, sanıklar..., ..., ..., ..., ... ve ... savunmanlarının temyiz dilekçelerinde ve sanık ... savunmanları Av.... ve Av...., sanıklar..., ... ve ... savunmanı Av.... ile sanık ...savunmanı Av....'ın, duruşmada ileri sürdüğü tüm itiraz ve savunmaları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sanıklar ... ve ... hakkında yakınan ...'a karşı yağma, sanıklar..., ..., ... hakkında yakınan ...'a karşı yağma suçlarından kurulan hükümler yönünden duruşmalı temyiz incelemesi yapılan hükümlerin BOZULMASINA ilişkin oyçokluğuyla alınan karar 11.02.2015 gününde Yargıtay Cumhuriyet Savcısı 'ın katıldığı oturumda, sanık ... savunmanı Av....nun yüzüne karşı açıkça ve yöntemince okunup anlatıldı.6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 105/6. maddesi ile yürürlükten kaldırılan;ancak, aynı Kanunun geçici 2/4. maddesi uyarınca, bu mahkemelerde açılmış olan davalara, kesin hükümle sonuçlandırılıncaya kadar bakmakla görevlendirilen, CMK’nın yürürlükten kaldırılan 250/1. maddesine göre görevli mahkemeler, 6 Mart 2014 tarihli, mükerrer 28933 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesi ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununa eklenen geçici 14/1. maddesi gereğince kaldırılmışsa da, anılan maddenin 4. fıkrasına, “Bu mahkemelerce verilip Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında veya Yargıtay'ın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesine devam olunur.” hükmü konulmuştur. Türkiye Cumhuriyetinin, konumu gereği; başta terör olmak üzere, örgütlü suçlarla mücadele edebilmesi için; Kanun Koyucunun özel yetkili mahkemeleri kaldırırken; kaldırma gerekçesinde ortaya koyduğu sakıncaları taşımayan; evrensel hukuk kurallarına uygun; yetki ve görev sınırları iyi çizilmiş; alt yapısı iyi oluşturulmuş; ihtisas mahkemelerine ihtiyaç olduğu, inancını taşıyorum. Düşüncem bu olmakla birlikte, benim muhalefetim; bu mahkemeler kaldırılırken; dosyası henüz sonuçlanmamış sanıklarla; dosyası karara bağlanıp, Yargıtay'a gönderilmiş olan sanıklar arasında ayrım yapan yukarıda açıklandığı şekilde bir hükme yer verilmesinin, kaldırma nedenleriyle örtüşmediği ve çeliştiği noktasına ilişkindir. Çünkü;5271 sayılı Kanunun 2/f maddesi "kovuşturma: iddianamenin kabulü ile başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi" ifade eder, şeklinde tanımlanmış olup, bu tanıma göre, temyiz aşamasındaki dosyalar kovuşturması devam eden derdest dosyalardır. Bu tanım karşısında, henüz kovuşturma süreci tamamlanmamış dosyalardan; özel yetkili mahkemelerce karar verilmemiş olanların genel (normal) ağır ceza mahkemelerine gönderilmesi; temyiz aşamasındakilerin ise Yargıtay tarafından incelenmesi yolunda düzenleme yapılmak suretiyle ayrıma gidilmesinin doğru bir çözüm şekli olmadığını düşünüyorum. Sebeblerini aşağıda açıklayacağım üzere, bu Kanun hükmüne rağmen; Yargıtay'da bulunan dosyalarında, aynen, karar verilmemiş dosyalarda olduğu gibi; hiçbir incelemeye tâbi tutulmadan salt, söz konusu mahkemelerin kaldırıldığı gerekçesi ile genel bir kanun bozması yapılıp, mahalline iade edilmeleri ve muhakemelerinin; genel (normal) mahkemelerde yapılmasının sağlanması görüşündeyim. Aksi bir çözüm, yani esasa girilerek bu dosyaların inceleneceği kuralına uyulması 10 Aralık 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine ve 4 Kasım 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olur.Şöyle ki;1-Özel Yetkili Mahkemeler, "Adil Yargılanma Hakkı" ve "Ağır Ceza Mahkemeleri" arasındaki ayrıma son vermek amacıyla kaldırılmış olup, bu husus anılan Kanunun genel ve sözü geçen madde gerekçesinde belirtilmiş; böylece, bütün Ağır Ceza Mahkemelerinin aynı usul kurallarına tâbi olması sağlanarak, adil yargılanma hakkı için gerekli olan özel soruşturma ve kovuşturma usullerine son verilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda baktığımızda; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında ve Yargıtay'ın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesine devam olunacağına ilişkin düzenlenme yapılması; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 10. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerine uygun düşmez.Zira, Kanun Koyucu, bizzat kendisi, özel yetkili mahkemeleri adil yargılanma hakkını temin etmek amacıyla kaldırıldığını, Kanun gerekçesinde yer vermesine ve bu mahkemelerin normal ağır ceza mahkemelerine göre, daha güvencesiz olduğunu kabul etmesine rağmen; bu mahkemelerce kurulan hükümlerin, normal ağır ceza mahkemelerinden verilen kararlar gibi incelenmesini öngörmesi; kaldırma gerekçesi ve amacıyla çelişen bir sonuç yaratır.2- Mahkemeler, bütün işlemlerinde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadırlar. 6526 sayılı Kanunla delil toplama yöntemleri değiştirilmiş; önceden CMK'nın 250. maddesi kapsamında kalan soruşturma ve kovuşturmalarda şüpheli ve sanıklar yönünden kısıtlayıcı hükümler kaldırılarak, hukukî güvenlik ile yargılama eşitliği sağlanmıştır. Ancak Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması sonucu, bu mahkemelerce karara bağlanmayan ve diğer ağır ceza mahkemelerine gönderilen davaların sanıkları ile; kararları Yargıtay'da temyiz incelemesinde bulunan dosyaların sanıkları arasında ayrım yapılarak, fark yaratılması; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 7. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin, sözleşmede yer alan hak ve özgürlüklerden ayrım gözetilmeksizin, herkesin yararlanmasını hüküm altına alan 14. maddesine ve iç hukukumuz yönünden de, Anayasamızın "Kanun önünde eşitlik" başlıklı 10; "Hak Arama Hürriyeti" başlıklı 36; "Kanunî Hâkim Güvencesi" başlıklı 37; "Suç ve Cezalar" başlıklı 38. maddelerine aykırılık oluşturur.Görüldüğü üzere;Söz konusu Kanunî düzenleme, bu hâliyle, hem Anayasamıza aykırıdır, hemde tarafı olduğumuz ve usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalarla çatışmaktadır.Şimdi, burada sorun, Anayasamıza ve yukarıda açıkladığımız milletlerarası antlaşmalara aykırılık oluşturan, anılan Kanun hükmünü aşıp aşamayacağımız; aşabilecek isek, bunu nasıl yapabileceğimiz noktasında toplanmaktadır.Aslında, bu konu, bir sorun iken, Anayasamızın 90/5. maddesinde 07.05.2014 tarih ve 5170 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikle, milletlerarası antlaşma hükümlerine üstünlük tanınarak, temelinden çözülmüş olup, bu gün için tartışma kalmamıştır.Şöyle ki; Anayasamızın 90/5. maddesi ile; bir kanun hükmüyle usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş, temel hak ve özgürlükleri düzenleyen bir antlaşma kuralının çatışması hâlinde, antlaşma hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir.Bu hükümden hareketle somut olayımızı değerlendirecek olursak, 6526 sayılı Kanunun 1. maddesi ile Terörle Mücadele Kanununa eklenen geçici 14. maddenin 4. fıkrası son cümlesinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Ülkemizin kabul ettiği milletlerarası antlaşmalar ile çeliştiği açıkça görülmekte olup, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin yukarıda açıklanan hükümlerine üstünlük tanınması suretiyle sorunun çözülmesi ve özel yetkili mahkemelerce verilen hükümlerin; başka yönleri incelenmeksizin, kanun önünde eşitlik ilkesi ve adil yargılanma hakkı gereğince, bütünüyle bozularak, genel (normal) ağır ceza mahkemelerinde; muhakemelerinin yapılması ve sonucuna göre, hüküm kurulması için bozulması gerekmektedir. Aksi bir düşüncenin kabul edilmesi; kanun koyucunun bu mahkemeleri kaldırma gerekçesi ve amacıyla çelişen sonuçlar doğuracağı gibi hukukun; adalet, yerindelik ve hukukî güvenlik başlıkları altında toplanabilecek temel değerlerine de aykırı olur, kanaatindeyim. Bu nedenlerle söz konusu dosyada; yüksek çoğunluğun esasa girerek inceleme yapma görüşüne ve bu görüşe bağlı olarak verdiği karara katılmıyorum.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
KİRA BORCUNA İTİRAZ • KİRA SÖZLEŞMESİ - İTİRAZIN KALDIRILMASI
(.Dava, itirazın kaldırılması ve temerrüt nedeni ile kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece uyuşmazlık yargılamayı gerektirdiğinden istemin reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, 15.07.2010 tarihinde başlattığı icra takibinde 01.06.2009 başlang
Alt İşveren-Üst işveren-Rücu ve birlikte sorumluluk ilkeleri-sorumluluk dönemi-çalışma süresi
Taraflar arasındaki “rücuan tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 15.12.2011 gün ve 2010/532E., 2011/483 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesini
İşveren şirketler arasında organik bağın bulunması- Tüzel kişilik perdesinin aralanması
Y A R G I T A Y K A R A R IA) Davacı İsteminin Özeti:Davacı, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla mesai, asgari geçim indirimi ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödenmesini istemiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davanın reddini istemiştir
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?