MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : HırsızlıkHÜKÜM : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:... Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27.03.2008 tarih ve 2007/84-2008/98 sayılı sanıkların yokluğunda verilip, usulünce tebliğ edilen kararını sanık ...’ün süresinden sonra temyiz ettiği, ancak kararın son bölümünde hükme karşı başvurulacak kanun yolları açıklanırken “... kararın tefhim ve tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde dilekçe ile başvurmak koşulu ile Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere...” denildiği, temyiz süresinin başlangıcı konusunda yanıltıcı ifadenin kullanıldığı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 40/2, 5271 sayılı CMK'nın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddelerine göre; mahkeme kararlarında ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını, sürelerini ve şeklini kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir şeklindeki açık ve buyurucu hükümleri karşısında, temyizin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; Kolluk görevlilerince düzenlenen 12/02/2007 tarihli olay, yakalama, üst arama ve muhafaza altına alma tutanağına göre; “... İl Emniyet Müdürlüğü’ne, suça konu arazi içerisinde kablo yakıldığının ihbar edilmesi üzerine polis ekipleri olay yerine gittiklerinde, dört şahsı gördüklerini ve kendilerini fark eden şahısların dere yatağını takiben zeytin ağaçlarının bulunduğu yamaca doğru kaçtıkları, kovalamaca sonucuda sanıklardan ...’ın suçüstü yakalandığı, diğer faillerin ise kaçmayı başardıkları, olay yerinde bulunan aracın da yakınana ait bir gece önce hırsızlanan araç olduğu” belirtilmiş, yakalanan sanık ..., tüm aşamalarda “kaçan şahısların birisinin diğer sanık ..., diğerlerinin de ...’ın arkadaşı olan sadece ismini bildiği Mevlüt ile hiç tanımadığı dördüncü bir şahsın olduğunu” belirtmiş olması, firari sanık ... bu telefon kablosu hırsızlığı nedeniyle yakalandığında Cumhuriyet Savcılığı’nda vermiş olduğu savunmasında da suçunu inkar etmekle birlikte; “sanık ...’in savunmasında geçen ...isimli şahsın, ... Cumhuriyet Başsavcılığı’nda daha önce birlikte hırsızlık suçundan evrak düzenlenen ...” olduğunu belirtmiş olması ve bu bilgiler doğrultusunda, adı geçen üç sanık hakkında ... Asliye Ceza Mahkemesi’nde kablo hırsızlığından dolayı yapılan yargılama neticesinde, UYAP’tan yapılan kontrolde, ... Asliye Ceza Mahkemesi’nin, 11/12/2013 tarih, 2007/62 Esas, 2013/518 sayılı Kararı ile üç sanığın da mahkumiyetine karar verildiği, sanıklar ... ve ...’in temyizi üzerine bu dosyanın Yargıtay’a gönderildiği, sanık ...’nin ise, hakkındaki mahkumiyet kararının temyiz edilmeden kesinleştiği anlaşılmakla; sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde, haksız olarak ele geçirdikleri yedek anahtar ile yakınana ait aracı hırsızladıklarının tüm dosya kapsamındaki delillerden anlaşılmakla, tebliğnamedeki sanık ... hakkında bozma isteyen düşünce benimsenmemiştir.Gerekçeli kararda suç tarihinin 11.02.2007 yerine, 12.02.2007 olarak yanlış yazılması, mahallinde düzeltilmesi olanaklı olduğundan, olay günü, ...’ta güneşin, kış saati uygulamasına göre saat 17:48’de battığı ve yakınanın da, olayın gerçekleştiği saat olarak kolluktaki ifadesinde “saat 20:20-21:10 sıraları” demiş olması karşısında, sanıkların, eylemlerinin 5237 sayılı TCK’nın 6/1-e. maddesi yollamasıyla, aynı Yasanın 143/1 maddesi gereğince cezada arttırma yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, tekerrüre esas alınacak nitelikte eski hükümlülüğü bulunan sanık ... hakkında TCY’nin 58. maddesinde öngörülen tekerrür hükümlerinin uygulanmaması karşı temyiz olmadığından, bozma nedeni yapılmamıştır.Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakim’in takdirine göre, suçun sanıklar tarafından işlendiğinin kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak; 1-Kasten işlemiş oldukları suçtan, hapis cezasıyla mahkumiyetlerinin yasal sonucu olarak sanıkların, 5237 sayılı TCY’nin 53/1. maddesinin “a, b, c, d, e” bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkum oldukları hapis cezalarından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmalarına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,2-5271 sayılı CMK'nın 326/2. maddesi gereğince suçu birlikte işleyen sanıkların neden oldukları yargılama giderlerinden ayrı ayrı sorumlu tutulmaları gerekirken, hesaplanan yargılama giderlerinin sanıklardan nasıl tahsil edileceği konusunda bir karar verilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ...’ün temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle istem gibi BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından; “TCY’nin 53. maddesinin uygulanmasına” ve “sanıklardan tahsiline” ilişkin bölümler çıkartılarak, sırasıyla yerlerine “sanıkların, TCY’nin 53. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hapis cezalarının infazları tamamlanıncaya kadar aynı maddenin 1. fıkrasında öngörülen hakları kullanmaktan yoksun kılınmalarına, 3. fıkrası uyarınca da kendi alt altsoyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından, söz konusu yasaklamanın koşullu salıverilen sanıklar hakkında uygulanmamasına” ile “sanıklardan neden oldukları yargılama giderinin ayrı ayrı alınmasına” cümlelerinin eklenmesi suretiyle, eleştiriler dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 28.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.