Tebliğname No : 6 - 2011/375817MAHKEMESİ : Bakırköy 24. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 30/05/2008NUMARASI : 2007/89 (E) ve 2008/398 (K)Suç : HırsızlıkYerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak; 1-) Dosya içerisinde bulunan 17.02.2003 tarihli görgü tespit tutanağında, 2. katta bulunan dairenin yatak odası camının kırık olduğu; olay yeri inceleme raporundaysa, 5 katlı binanın 2. katında bulunan yakınanın evinde muayyen saatte hırsızlık yapıldığı ihbarı üzerine olay yerine gidildiği, daire giriş kapısında zorlama olmadığı, yatak odası camının kırılarak yatağın yanına bırakıldığı, kırılan camın yerden yüksekliğinin 4 m olduğu, alt katta bulunan dairenin pencere demirlerinden tırmanılarak daireye girildiği, yakınanın 1 tv, kol saati, tül- perde ve yatak örtüsünün çalındığını beyan ettiğinin ve kırılan cam üzerinden parmak izi alındığının belirtildiği, Yakınanın aynı tarihte kollukta alınan beyanında, yaklaşık bir aydır babasında kaldığını, 17.02.3003 tarihinde saat 20:00 sularında evini kontrol için geldiğinde hırsızlık yapıldığını anladığını, evinin camını kırarak hırsızlık yapan kişilerden davacı olduğunu beyan ettiği, 17.03.2003 tarihli ekspertiz raporunda kırılan cam üzerinden alınan parmak izinin sanığa ait olduğunun bildirildiği,Sanığın aşamalarda suçlamayı kabul etmediği,Yakınanın 08.10.2004 tarihli oturumda evinden 55 ekran tv, kol saati, perde, yatak örtüsü, 2-3 gömlek pantolon, küpe alındığını, toplam değerinin yaklaşık 1000-1500 TL olduğunu beyan ettiği,11.11.2004 tarihli keşif tutanağında bilirkişinin, “...hırsızlık olayının meydana geldiği dairenin sağlam muhkem durumda olan giriş kapısının kilidi zor kullanımı ile kanırtılması ile imha edilerek daireye girilmek suretiyle hırsızlığın gerçekleştirilmiş olduğunu” beyan ettiğinin anlaşılması karşısında;Şu halde dosya içindeki tutanaklar ile yakınanın beyanları birarada değerlendirildiğinde, keşifte dinlenen bilirkişi beyanının dosya kapsamı ile uyuşmadığı ve eve girilen pencere ve camı üzerinde ayrıca evden alınan eşyaların değeri hakkında herhangi bir tespit yaptırılmadığı gözetilerek öncelikle; suç tarihinde yakınanın evinin yatak odası penceresinin sağlam ve muhkem vasıfta olup olmadığı, pencereye ulaşmanın şahsi çeviklik gerektirip gerektirmediği duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenip gerektiğinde mahallinde yeniden keşif yapılarak ve çalınan eşyaların değeri bilirkişi aracılığıyla saptanıp, suçun hukuki vasfı tayin olunup, sonucuna göre; a-) Yakınanın saat 20:00'da hırsızlık olduğunu görerek müracaatta bulunduğunu bildirmesi, sanığın da suçu kabul etmemesi karşısında; suçların gece sayılan zaman dilimi içinde işlendiğini gösteren kanıtların neler olduğu açıklanıp tartışılmadan, lehe Yasanın tespiti sırasında, 5237 sayılı TCK'nın 143. ve 116/4. maddeleriyle değerlendirmeye yer verilmesi, b-) 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddeleri ışığında değerlendirme ve uygulama yapılarak (mala zarar verme ve konut dokunulmazlığını ihlal suçları bakımından 5271 sayılı CMUK’nın 253 ve 254. maddeleri uyarınca uzlaşma girişiminde bulunulduktan sonra) her iki Yasaya göre denetime olanak sağlayacak şekilde uygulanan Yasa maddeleriyle, verilmesi gereken cezalar ayrı ayrı tespit edilip, sonuç cezalar karşılaştırılarak lehe olan yasa belirlenerek uygulama yapılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması; 2-) Keşif tutanağının Cumhuriyet Savcısı tarafından imzalanmaması suretiyle 1412 sayılı CMUK'nın 264/1. maddesine (5271 sayılı CMK’nın 219/1.maddesine) aykırı davranılması,Bozmayı gerektirmiş, sanık savunmanının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının korunmasına, 06.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.