MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇLAR : Yağma, 6136 sayılı Yasaya MuhalefetHÜKÜM : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü: I-Sanık ...'in 6136 sayılı Yasaya muhalefet etmek suçundan hükümlülüğüne dair kararın yapılan temyiz incelemesinde; Sanık ...'in adli sicil kaydında görülen hükmün açıklanmasının geri bırakılması ilamı ile ilgili olarak hüküm tarihinden sonra 5271 sayılı CMK'nın 231/11 maddesi uyarınca mahkemesine bildirimde bulunulması olanaklı görülmüştür. Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulu'nun takdirine göre; suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; Sanığın kasten işlemiş olduğu suç için hapis cezasıyla mahkûmiyetinin yasal sonucu olarak, 5237 sayılı TCK'nın 53/1.maddesinin “c” bendinde yazılı haklarından kendi alt soyu dışındaki kişiler yönünden cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi ve 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 gün, 2014/140-2015/85 Esas ve Karar sayılı kararı ile TCK'nın 53/1-b maddesinde yazılı, "seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan" ibaresinin iptal edilmiş olması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından TCK'nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölüm çıkarılarak yerine, "Sanığın, kasten işlemiş olduğu suç için hapis cezasıyla mahkumiyetinin yasal sonucu olarak, TCK'nın 53/1. maddesinin uygulanması yönünden, (a, c, d ve e) bentleri ile (b) bendinde yazılı seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına; aynı Kanunun 53/2. maddesinin uygulanması açısından, 53/1.maddesinin (a, c, d ve e) bentleri ile (b) bendinde yazılı seçme ve diğer siyasi hakları ve aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca, (c) bendinde yazılı kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerini mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar kullanamamasına" cümlesi yazılarak, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, II-Sanıklar ..., ... ve ...'ın yağma suçlarından hükümlülüklerine dair kararların yapılan temyiz incelemesinde; Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulu'nun takdirine göre; suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1-Bir başkasının hüküm ve tasarrufunda bulunan taşınabilir bir malının rızası dışında alınması eylemi hırsızlık suçunu oluşturur. Bir başkasının cebir, şiddet veya tehdit ile alınıp kendi hüküm ve tasarruf altına sokulması ile yağma suçunu oluşturur. Mal alınamamışsa eylem teşebbüste kalır. Yağma suçunun en başta gelen özelliği malın cebir, şiddet veya tehdit ile alınmasıdır. Yani zilyedin elinden malın alınması veya malın fail tarafından zaptına karşı sukut etmesini zorunlu kılması gerekir. Tehdit ile oluşturulmak istenen tehlike boyutu her olayın özelliğine göre yargıç tarafından takdir edilir. Tehditte mağdurun korkması değil tehdit nedeniyle sanığın istediğine boyun eğmesi aranır. Tehdidin zilyedi şahsen veya malen büyük bir tehlikeye düşürülebileceği bildirilmesi ile tehdit tamamlanır. Basit bir tehdit veya bu şekilde algılanabilecek her türlü davranış yağma suçunu oluşturmaz. Dolandırıcılık suçunda ise, Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp onun veya başkasının zararı olarak kişinin kendisine veya başkasına icrai veya ihmali davranışlarla yarar sağlamasıdır. Her dolandırıcılık eylemi failin planladığı aldatıcı nitelikli hareketlere başlar ve bu aldatıcı hareket kişilerin birbiri ile olan ilişkilerinde iyi niyet ve güven kurallarını temelden ihlal eder. Hırsızlık, yağma, tehdit ve dolandırıcılık suçları ile ilgili olarak düzenlenen yasa normları ışığında somut olaya gelince; Mağdurun hazırlıktaki anlatımlarına göre; ellerindeki telsizler ve polis kimlik kartına benzeyen ele geçmeyen kart ile kendilerine sivil polis süsü veren sanıklar ... ve ...'ın, mağdurun aracının yanına gelerek kapısını çaldıkları, dışarı çıkan mağdura hakkında işlem yapacaklarını söyleyerek kimlik sordukları, cüzdanından kimliğini çıkaracağı sırada sanık ...'ın elini uzatarak “katı bir şekilde” mağdurun cüzdanından 100 TL parasını aldıktan sonra “Tamam bu bizim çorba paramız. Defol git. İşlem yapmayalım” diyerek, biraz ileride sanık ...'in sürücülüğünü yaptığı kendilerini bekleyen araca binerek olay yerinden ayrıldıkları, mağdurun da arabasıyla giderken yolda gördüğü jandarma devriyesine olayı ihbar ettiği, Duruşmadaki ifadesinde ise; ... ve ... adlı şahısların yanına geldiğini, işlem yapmama karşılığında sanığa kendisinin 100 TL para verdiğini açıkladığı, beyanları arasındaki aykırılık sorulunca ...'in cüzdanından parayı aldığını, defol git dediğini, hazırlıktaki ifadesinin doğru olduğunu söylemekle yetindiği, Sanık ...'ın tüm yargılama boyunca suçu işlemediğini, İstanbul'a çalışmaya gittiğini, suçsuz olduğunu savunduğu, Sanık ...'in olay sonrası alınan beyanında; ...(...) ve..in ellerinde bir telsiz olduğunu, kendisinin otoda kaldığını, suç işlediklerini bilmediğini ileri sürüp, Sulh Ceza Mahkemesi ve Mahkemede ise benzer ifadelerle suçlamayı kabul etmediği, Sanık ...'ın .. müdafi huzurunda alınan 04/04//2011 tarihli beyanında ise; ######### Diğer sanıklarla birlikte ormanlık alana geldiklerini, uygunsuz durumdaki kişileri görünce güvenlik elemanı edasıyla arama yapacaklarını belirtip araçtaki kişilerin işlem yapmayın diyerek yemek ve benzin parası adı altında kendilerine para verdiklerini, sanık ...'nın da bunu bildiğini, ancak otoda beklediğini, olay günü de ...(...), kendisi ve ..in kırsal alana geldiklerini, bu sefer mağdur ...'a yaklaştıklarını, kendisinin 10 metre geride kaldığını, sanık ...'in bu sırada 100 TL aldığını söylediğini, bilahare de jandarmanın yakaladığını belirtip, Sulh Ceza Mahkemesinde ise; eylemin .. tarafından yapıldığını, kendisi ve Hacı'nın otoda kaldıklarını, Mahkemede ise; suçlamayı kabul etmediğini, 21/11/2011 tarihli oturumda ise; ..'nın uzakta olduğunu,..'in sonradan telaşlı bir şekilde geldiğini, bölgeden ayrılırken... tarafından yakalandıklarını söylediği, Yakınanın 04/04/2011 tarihinde ... ve ...'ı çoklu ortam içerisinde teşhis ettiği, 05/04/2011 tarihli araç arama tutanağında ise; ...'e ait. plakalı .. model araçta yapılan aramada ise “..” ibaresi yazılı el telsizi, bir adet yeşil renkli askeri şapka ve bir adet el dürbünü ve sair eşyalara el konulduğu, Dosya içinde mevcut olan iddia, savunma ve deliller ele alındığında; sanıkların, olayın başından beri mağdura yönelik gerçekleştirdikleri eylem ve söylemlerinin yağma suçunun tipiklik unsuruna göre ne şekilde gerçekleştiği ve / veya sanıklar tarafından sarf edilen sözcük ve hareketlerin bir bütün olarak değerlendirildiğinde yağma suçunda aranan cebir, şiddet ve tehditteki nicelik ve nitelik boyutuna ne şekilde vardığı denetime olanak verecek şekilde karar yerinde açıklanıp tartışılmadan, sanıkların mevcut haliyle eylemlerinin hırsızlık suçunu oluşturup oluşturmayacağının ise tartışma dışı bırakılarak yerinde yeterli olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması, 2- Sanıkların kasten işlemiş olduğu suç için hapis cezasıyla mahkûmiyetlerinin yasal sonucu olarak, 5237 sayılı TCK'nın 53/1.maddesinin “c” bendinde yazılı haklarından kendi alt soyu dışındaki kişiler yönünden cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmalarına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi ve 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 gün, 2014/140-2015/85 Esas ve Karar sayılı kararı ile TCK'nın 53/1-b maddesinde yazılı, "seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan" ibaresinin iptal edilmiş olması, 3-T.C. Anayasasının 90. maddesinin son fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesi ışığında, 5271 sayılı CMK'nın 150, 234 ve 239. maddeleri ile 5320 sayılı Yasanın 13. maddesine dayanılarak hazırlanan, Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 8. maddesi gereğince, sanıktan, yargılandığı suç nedeniyle baro tarafından görevlendirilen zorunlu savunman ücretinin alınmasına hükmedilemeyeceği, bu ücretin ... bütçesinde bu amaçla ayrılan ödenekten karşılanacağı gözetilmeden, yazılı şekilde zorunlu savunman ücretinin sanıklardan alınmasına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ..., ... ve ... savunmanlarının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 15/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.