MAHKEMESİ : Ankara 2. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/03/2014NUMARASI : 2013/109-2014/407Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, ihtiyaç nedeni ile kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili dilekçesinde davalı kiracı ile ilgili bir çok şikayetler bulunduğunu, bu şikayetlerin bir kısmı kiracı tarafından giderilse de on yıldan fazla bir zamandır kiralanan yer ile ilgili şikayetlerin devam ettiğini, gerek bu şikayetlerin azaltılması gerek ise kuruluşlarının, Sosyal Komitesi tarafından dava konusu yerin işletilmesi ve hızlı tren seferleri dolayısıyla yepyeni bir şekle bürünmesi gereken Gar'da yapılacak işlemler için gereklilik ve zorunluluk arz ettiğini, 2009 yılında başlayan hızlı tren seferlerine kadar tren yolcu sayısının çok fazla olmadığını, belirterek davalının tahliyesine karar verilmesini istemiş, davalı vekili cevap dilekçesinde davacının ihtiyaç iddiasının samimi olmadığını, şikayet dilekçelerinin gerçeği yansıtmadığını, müşterilerin davalının hizmetinden memnun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece şikayetlerin davalıya aktarıldığı, davalının şikayetleri gidermediği yönünde delil de bulunmadığı, bu şikayetler ihtiyacı kanıtlayan sebep olmayıp, keşif sırasında, normal yemek saati olmamasına rağmen lokantada yabancı turist gruplarının müşteri olarak bulundukları, dava konusu yerin son derece kalabalık, hareketli olduğunun gözlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davada dayanılan 01.01.2010 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamakta, yine davalı kiracının 1999 yılından bu yana davaya konu yerde kiracı olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece ihtiyaç iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de ; Davacı dava dilekçesinde Ankara Gar içerisindeki restaurant ve pastahanenin hizmet kalitesinin artırılması ve Kurum imajının korunması amacıyla Bölge Sosyal Komitesince işletilmesi için ihtiyacı olduğunu bildirmiş, bu konuda 2. Bölge Müdürlüğü tarafından Bölge Sosyal Komitesince işletilmesinin daha faydalı olacağına dair yetki verilmesi talebine ilişkin 12.12.2012 tarihli yazıyı sunmuştur. Öte yandan davacı idarenin ana statüsünün tamamlayıcı işler başlığı altındaki 4/c maddesinde '' Görevlerinin gerektirdiği ambar, antrepo, depo, sundurma, silo, akaryakıt depoları ile benzeri tesisler ve umumi mağazalar kurup işletmek; yolcu ihtiyaçları için emanet odaları, otel, lokanta, gazino, büfe, büvet ve benzeri yerleri kurup işletmek veya işleticiliğini vermek '' görevleri bulunduğu görülmekte yine bu görevlerin yerine getirilmesi için 16.01.1990 tarihli TCDD Misafirhane, Yatakhane ve Lokaller yönetmeliğinin yürürlüğe konduğu, yönetmeliğin birinci maddesinde amaç başlığı altında '' Yönetmeliğin amacı, TCDD'ce işletilen sosyal tesislerin yönetimini, buralardan kimlerin ve ne şekilde istifade edeceğini ve bunların tabi olacağı kuralları belirlemektedir düzenlemesi bulunmaktadır. O halde davacıya ana statüsünün 4/c maddesi ile lokanta ve benzeri yerlerin işletilmesi görevinin verildiğinde kuşku bulunmamaktadır. Davacı ihtiyacının nedeni olarak hizmet kalitesinin arttırılması ve kurum imajının korunması amacıyla bölge sosyal komitesince işletilmesini göstermiştir. Bu yüzden kiralanan yerde davacı kurum tarafından işletilen bir başka lokanta bulunması veya bu lokantanın mevcut durumunun bilirkişi raporunda belirtildiği üzere farklı bir özellik arz etmemesi ihtiyaç iddiasının bulunmadığını ya da samimi olmadığını göstermemektedir. Davacı kurumun kiraladığı taşınmazı kendisi işletmesi durumunda kamu yararının gerçekten tesis edilmesi veya lokantanın davacı idare tarafından işletilmeye başlandıktan sonra hizmet kalitesinin düşmesi mahkemelerce denetlenecek bir unsur olmayıp, idarenin kendi bünyesinde yapacağı iç denetim ile ilgilidir. Ayrıca davacı idarenin taşınmazı kiraya verirken de kamu yararı düşüncesiyle hareket ettiği kabul edilmelidir. Bu itibarla kamu kurumu niteliğindeki davacı idarenin kamu hizmetlerinin görülmesi için, kiraya verilen taşınmazlara ihtiyaç duyabileceği ve bu ihtiyaçları nedeniyle tahliyeye karar verilmesi gerektiği, yargısal içtihatlarda öteden beri kabul edilmektedir. O halde davada, hizmet kalitesinin arttırılması kamu ihtiyacı niteliğinde bulunduğundan, kamu yararı düşüncesiyle tahliyeye karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 15.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.