İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : İstanbul 4. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 26/11/2013NUMARASI : 2011/52-2013/467Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davacı ve davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde; taraflar arasında 01/04/2005 tarihinde, 3 yıl süreli kira sözleşmesi düzenlendiğini, davalı şirketin taşınmazı terk etmesi üzerine imzalanan sözleşme gereğince davalının ödemekle yükümlü olduğu Kasım 2006 - Mart 2007 kira bedelleri olmak üzere 35.000,00 TL alacağın tahsili amacıyla takip başlatıldığını, davalıların takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili, davanın yasal sürede açılmadığını, 01/09/2006 tarihli ihtarname ile kira sözleşmesinin feshedildiğinin davacıya bildirildiğini, 09/10/2006 tarihli ihtarname ile 01/10/2006 tarihinde kiralananın boşaltıldığını ve anahtarların emanet teslim tutanağı ile müracaatında alacaklıya teslim edilmek üzere notere tevdii ve teslim edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. 1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalı kiracının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davalı kiracının makul süreye ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; İcra takibinde ve davada dayanılan, hükme esas alınan 01/04/2005 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı tarafından 07/12/2006 tarihinde başlatılan icra takibinde, Kasım 2006-Mart 2007 dönemine ait beş aylık kira bedeli 35.000 TL alacağın tahsili istenmiştir. Kiracı tarafından, kiralananın anahtarının 09/10/2006 tarihli emanet teslim tutanağı ile notere tevdi edildiği, emanet tespit tutanağının davacıya 13/10/2006 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Kira sözleşmesinin 13. maddesinde "Taraflardan herbiri tarafından kira döneminin hitamında bir ay önceden feshi ihbarda bulunulmadığı takdirde kira sözleşmesi yukarıdaki maddeler çerçevesinde birer yıl temdit edilir." düzenlenmesi yer almaktadır. Mahkemece yapılan keşif sonucunda alınan bilirkişi raporunda, davaya konu taşınmazın aynı şartlarla 3 aylık süre içerisinde kiraya verilebileceği belirtilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, kira sözleşmesinin 13.maddesindeki düzenleme sebebiyle kiralananın tahliye edileceğini belirttiği tarih ile bildirimin tebliğ tarihi arasında en az bir aylık sürenin bulunması gerekeceği, davacının, 13/10/2006 gününe bir aylık süre eklenerek, 2010 yılı Ekim ayı kira bedelinin ödenmiş olması nedeniyle 2006 yılı Kasım ayından 18 gün üzerinden 4.064,52 TL alacak tutarı ile kiralananın üç aylık sürede aynı koşullarla kiralanabileceği makul kiralama süresi tazminat tutarı 21.000 TL olmak üzere toplam 25.064,52 TL talep edilebileceği, 3 yıllık sözleşme döneminde ödenmesi gereken kira bedellerinden davalı kefilin de sorumlu olduğu kabuledilerek davalıların itirazının 25.064,52 TL üzerinden iptaline karar verilmiştir. Kira sözleşmesinin 13. maddesinde yer alan düzenleme sözleşme sonunda kira sözleşmenin feshini düzenleyen bir hükümdür. 6570 Sayılı Yasanın 11. (TBK 347/1. cümle) maddesine karşılık bir düzenlemedir. Bu nedenle sözleşme sonunda kiracı tarafından sözleşmenin ne şekilde sona erdirileceğini düzenleyen maddenin, sözleşmenin tek taraflı olarak süresinden önce feshi halinde uygulanacak makul süre belirlemesi ile ilgisi bulunmamaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazın üç aylık sürede aynı koşullarda kiralanacağı bildirildiğinden davalı kiracının tahliye tarihi olan 13.10.2006 tarihinden itibaren 3 aylık makul süre kira tazminatından sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.3-Davalı kefilin temyiz itirazlarına gelince;Kefilin sorumluluğu sözleşme kapsamındaki borçlar için ve sözleşme süresince geçerli olup, kefilin tahliye ile sözleşme sona erdikten sonraki erken tahliyeye bağlı olarak istenen alacak kalemleri yönünden sorumlu olduğu düşünülemez. Kaldı ki erken tahliye nedeniyle yeniden kiraya verme süresi (makul süre) kirası aslında bir kira alacağı olmayıp tazminat niteliğindedir. Mahkemece davalı kefilin sorumluluğu bu kapsamda tayin edilerek önceden miktarı belirsiz olan tazminat niteliğindeki alacaktan kefilin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda 2 ve 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 11.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.