Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 965 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16162 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Bursa 5. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 30/05/2013NUMARASI : 2012/351-2013/190Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davalı ve davacı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine, belli günde temyiz eden davalı şirket vekili Av.E..Ö.. geldi. Davacı taraftan gelen olmadı. Hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Uyuşmazlık, kira parası ve alt yapı katılım bedellerinin tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatının tahsiline ilişkindir. Mahkemece davalının takas savunması çerçevesinde davanın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına, takdirde bir isabetsizlik bulunmamasına göre temyiz eden davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.2-Davacı vekilinin takas / mahsup talebine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.09.2007 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesi ile, 01.06.2009 tarihli ve bir yıl süreli yenileme sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmelerin özel şartlar bölümü 7. ve 15. maddelerinde elektrik, su, doğalgaz, ÇTV, kalorifer, apartman giderleri ile kat mülkiyetinden ve diğer mevzuattan meydana gelecek yönetim giderlerinin kiracıya ait olacağı kararlaştırılmıştır. Taraflar arasında geçmişe dayalı bir ticari ilişki ve dolayısıyla cari hesap ilişkisi bulunmaktadır. Davacı da 14.02.2011 tarihli cari hesap ekstresine dayanarak kira parası, elektrik tüketim bedeli ve alt yapı katılım bedeli 124.479.74.-TL alacağın tahsili için Bursa 16.İcra Müdürlüğü'nün 2011/4948 sayılı dosyasında 11.05.2011 tarihinde davalı hakkında icra takibi başlatmıştır. Takibe yasal süresi içinde itiraz eden davalı da, davacı alacaklıya takibe konu edilen borcunun olmadığını, davalının davacının iş yerinde 2007 yılında imalat, dekorasyon ve ofis bölme işleri yaptığını, peşi sıra da kiracı olarak buraya yerleştiğini, aslında kendisinin davacıdan alacağının bulunduğunu belirtmiştir. Takibe itiraz edilmesi üzerine açılan işbu davada da, 18.09.2012 tarihli dilekçesi ile yaptığı imalat ve dekorasyon bedellerinin takibe konu edilen alacaktan takas / mahsup edilmesini talep etmiştir. Bilirkişilerce davalı kiracı tarafından kiralanana yapılan masif bölmeler, camlı bölmeler, pencere sövesi, ahşap kasalı laminat kapı, bölme dolu kapı cam kapı, yuvarlak kolon, alçak bölme, küpeşte giriş bankosu, yuvarlak tabure, lake tabure, lake çiçeklik, varaklı kapı, lake çerçeve, alüminyum süpürgelik, fabrika içi bölme, demir merdiven, şef odaları kaplamaları, bekçi kulübesinin değeri 315.586.75 TL olarak belirlenmiştir. Mahkeme de davalının alacağının takip konusu edilen borcundan fazla olması nedeniyle alacağını borcuna takas / mahsup ederek davanın reddine karar vermiştir.6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 139. maddesi ( mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 118 maddesi ) gereğince, iki kişi karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise, her biri alacağını borcuyla takas edebilir. Alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebilir. Yine 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 143. maddesi ( mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 122 maddesi ) hükmüne göre takas, ancak borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesi ile gerçekleşir. Bu durumda her iki borç takas edilebilecekleri anda daha az olan borç tutarınca sona erer. Takas için mutlaka karşılık dava açılması zorunlu değildir. Davalı, karşılık dava açmadan da takas savunmasında bulunmakla yetinebilir. Bununla birlikte davalının takas etmek istediği karşılık alacağın miktarı asıl davada istenen alacaktan daha fazla ise ve davalı bu fazla alacağını hüküm altına aldırmak istiyorsa karşılık dava açılması gerekir. Karşılık dava, asıl dava ile birlikte incelenirse de, asıl davaya oranla müstakil, ayrı bir davadır. Bu nedenle her iki davanın da ayrı ayrı karara bağlanması gerekir.Diğer yandan, öncelikle ve kural olarak kiracı kendi ihtiyacı için ve işinin gereği olarak kiralanana yapmış olduğu değer artırıcı imalat bedelini kiralayandan isteyebilir. Zorunlu ve faydalı masraf alacağına ilişkin uyuşmazlığın dava tarihinde yürürlükte olup olaya uygulanacak 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 410 ve devamı maddelerinde düzenlenen vekaletsiz iş görme hükümlerine göre çözülmesi gerekir.Olayımızda; davalı, hakkında kira ve alt yapı katılım paylarının tahsiline yönelik yapılan icra takibi üzerine kiralanana yapmış olduğu faydalı ve zorunlu gider bedellerinin takas / mahsubunu talep etmiş ise de, taraflar arasındaki kira ilişkisi halen devam etmektedir. Davalı halen taşınmazda kiracıdır. Yapmış olduğu imalat ve dekorasyon bedellerini kiralananı tahliye ettiğinde ve tahliye sonrasında kiraya veren tarafından kaldırılması istenmeyip benimsenmesi durumunda talep edebilir. Bu durumda davalının takas / mahsup talebine konu ettiği harcama kalemlerinin muaccel hale geldiğinden söz edilemez. Başka bir anlatımla, yukarıda açıklandığı üzere takas / mahsup için iki borcun muaccel olması gerektiğinden ve davada takas koşulları oluşmadığından, mahkemece bilirkişi raporunda belirlenen alacak miktarı üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün yukarıda ( 2 ) No'lu bentte yazılı nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik incelenmesine yer olmadığına, Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 28.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.