MAHKEMESİ : Serik 1. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 28/02/2014NUMARASI : 2011/1353-2014/214Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı kiracılık sıfatının tespiti-tahliye davasına dair karar,davacı-karşı davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Asıl dava kiracılık sıfatının tespitine, birleşen dava akde aykırılık nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece asıl davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, birleşen davanın kabulü ile kiralananın tahliyesine karar verilmesi üzerine, hüküm asıl davanın davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Asıl davada davacı vekili, dava dilekçesinde, davalı belediye ile 2007 yılında yapılan ilk sözleşmeden sonra 13.07.2010 tarihinde sözleşmenin yenilendiğini ancak davalı belediyenin 17.11.2011 tarihinde ihtarname göndererek sözleşmeyi feshettiğini belirterek kiracılık sıfatının tespitine karar verilmesini, birleşen davada ise davalı kiracıya sözleşme ile 10 m2 lik alan kiralanmış olmasına rağmen davalı kiracının alanı genişlettiğini davalıya ihtarname gönderildiği halde akde aykırılığın giderilmediğini belirterek kiralananın tahliyesini istemiştir. Borçlar Kanunu’nun 256. (TBK 316. madde) maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı kira süresi boyunca tam bir ihtimam dairesinde kullanmak zorundadır. Anılan madde hükmü gereğince akde aykırılıktan dolayı kiracının tahliyesine karar verilebilmesi için kiracıya akde aykırı davranışa son vermesi hususunda kiralayan tarafından süreli ihtar tebliğ ettirilmesi ve tanınan bu süre içinde de akde aykırılığın giderilmemiş olması gerekir. Kiralananın açıktan fena kullanılması durumunda akde aykırılığın giderilmesi amacıyla kiracıya ihtar gönderilmesine gerek yoktur.Olayımıza gelince; davada dayanılan ve hükme esas alınan 13.07.2010 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı belediye başkanlığı 17.11.2011 tarihinde çektiği ihtarname ile davacı kiracıya bir kısım kiraları ödemediğini ve kiracıya verilen alan dışında taşmalar yaptığını belirterek sözleşmeyi feshettiğini bildirmiş, bundan sonra 23.12.2011 tarihli yeni bir ihtarname çekerek sözleşmenin birinci maddesinde belirtilen kullanım alanının 10 m2 olması gerekirken kullanım alanının akde aykırı olarak 190 m2 ye çıkartıldığının tespit edildiğini, akde aykırılığın üç gün içerisinde giderilmesini aksi takdirde akdin feshi ve tahliye davası açılacağını bildirmiş, akde aykırılık giderilmeyince eldeki davayı açmıştır. Bu durumda dava dilekçesinde akde aykırılık olan gösterilen hususlar kiralananın kullanılması ile ilgili olmayıp, kiralanan yer dışında kalan alanların kullanılması ile ilgilidir. Kiralanan dışındaki yere tecavüz akde aykırılık oluşturmaz, bu husus ancak el atmanın önlenmesi davasına konu teşkil eder, o halde asıl davada davacı kiracının kiracılık sıfatının tespitine, akde aykırılık nedeniyle açılıp birleşen davanın ise reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca asıl davaya ve birleşen davaya ilişkin hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 08.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.