Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9391 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10304 - Esas Yıl 2014





İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : İstanbul 15. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 15/04/2014NUMARASI : 2013/326-2014/298Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit davasına dair karar, davalı ve davacı tarafından süresi içinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş, ancak davanın değeri itibari ile duruşmaya tabil olmadığından duruşma isteğinin reddine karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, kira ve kira farkı alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibinde borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacının dava konusu büroyu 15/09/1999 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiraladığını, bu sözleşmenin Eylül 2011 de sona erdiğini, 2008 eylül ayında tarafların aylık kira bedelini 3.275,00 TL olarak kararlaştırdıklarını, aynı yıl aralık ayında ise 2.500,00 TL olarak yeniden belirlediklerini, bu tarihten itibaren kira akdinin sona erdiği 2011 eylül ayına kadar aylık 2.500,00 TL kira bedelini davalının hesabına yatırdıklarını, buna rağmen davalının ...İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyası ile kira ve kira farkı toplamı olarak 26.625,00 TL talep ettiğini, kendilerinin itiraz süresini geçirdiklerini ancak ödenmeyen kira bedeli olarak Kabul ettikleri 11.625,00 TL'yi 02/11/2011 günü alacaklıya banka kanalı ile haricen ödediklerini, icra dosyası işlemden kalktıktan sonra davalının ...İcra Müdürlüğünün ... sayılı dosyasından tekrar 26.625,00 TL'nin ödenmesi için yenileme muhtırası gönderdiğini, kendilerinin herhangi bir borcu bulunmadığını, hatta verdikleri 1.000,00 USD depozito bedeli kadar alacaklı olduklarını, belirterek yenilenen icra takibinden dolayı borçlu olmadıklarının tespitine, davalının % 20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmesini istemiş, davalı vekili cevabında; davacının haziran 2009 tarihinden eylül 2009'a kadar aylık 3.275,00 TL ödemesi gerekirken 2.500,00 TL ödediğini, yine yeni kira dönemi eylül 2010 tarihinde kiranın 3.500,00 TL olarak taraflarca belirlenmiş olmasına rağmen davacının yine 2.500,00 TL ödemeye devam ettiğini ve kira sözleşmesinin devam ettiği Ekim 2010 dan şubat 2011 tarihine kadar ise hiç kira ödemediğini, eylül ayında eksik yatan 1.000,00 TL ile birlikte ödenmeyen toplam 26.625,00 TL kira ve kira farkı alacağı için dava konusu icra takibini yaptıklarını, 2008 aralık ayında kiranın 2.500,00 TL olarak belirlendiği iddiasının doğru olmadığını, ayrıca kira sözleşmesinin eylül 2011 de sona ermediğini, davacının sözleşmenin feshedildiği 2011 yılı Şubat ayına kadar ki kiralardan sorumlu olduğunu, davacının takip tarihinden sonra ödediği 11.625,00 TL'sını ödendiğini bu davanın açılmasıyla yeni öğrendikleri için bu meblağı kabul ettiklerini yani 11.625 TL borcu olmadığını kabul ettiklerini ancak, bu rakamın masrafı ve avukatlık ücretini istediklerini ileri sürerek 11.625,00 TL dışında kalan kısım için davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı yazılı delil ile ispat edemezse diğer tarafa yemin teklif eder. Yemin teklifini ispat yükü kendisine düşen yemin teklifi hakkı kullandırılmadan o taraf aleyhine karar verilemez. Davacı taraf borcu olmadığını belirterek yenilenen icra takibinden dolayı borçlu olmadıklarının tespitini istemiştir. Eldeki davada ispat külfeti davacıda olup davacı taraf son celse yemin deliline dayandıklarını belirterek davalı tarafa hangi konuda yemin teklif edecekleri hususunda yemin metni ibraz etmek üzere süre talep etmişse de mahkemece dava dilekçesinde davacı tarafın açıkça yemin deliline dayanmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir. Davacı taraf her türlü delil demek suretiyle yemin deliline de dayandığından mahkemece davacı tarafa yemin hakkı kullandırılarak sonucuna göre karar vermek gerekirken yazılı şekilde yemin teklifinin reddi ile eksik araştırmayla karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 04/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.