MAHKEMESİ : . İcra Hukuk Mahkemesiİcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davalılar tarafından süresi içinde ayrı ayrı temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Davacı alacaklı tarafından davalı borçlular hakkında kira alacağının tahsili amacıyla tahliye istekli olarak başlatmış olduğu icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrine davalı borçluların yasal süresinde itiraz etmesi üzerine davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak İtirazın kaldırılması,tahliye ve %40 icra tazminatı isteminde bulunmuştur. Mahkemece itirazın kaldırılmasına,takibin devamına,%20 icra tazminatına ve tahliyeye karar verilmesi üzerine, karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir.1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre, davalı kiracı..'nin temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davalı kefil ...'nun temyiz itirazlarına gelince;Takipte dayanılan ve karara esas alınan 01/08/2012 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli yazılı kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı alacaklı tarafından 1.12.2014 tarihinde, kiracı ve kefili hakkında başlatılan icra takibinde ödenmeyen 2014 yılı 8-9-10-11 ve 12. ay kira parası toplamı 4.000 TL'nin tahsili istenilmiştir. Ödeme emrinin tebliği üzerine davalı borçlular süresinde takibe itiraz etmişlerdir.Kira sözleşmesinin tarafları davacı ile davalı kiracı... Davalı... ise sözleşmeyi müşterek ve müteselsil kefil ibaresi altında imzalamıştır. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK'nın 583. maddesinde '' Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz '' düzenlemesi bulunmakta olup, anılan yasa az önce yukarıda belirtildiği üzere kefaletin geçerli olması için kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla ve bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğunu öngörmüştür. Davaya konu kira sözleşmesinde hususi şartlar 19.maddesinde “müşterek borçlu ve müteselsil kefilin kefaletinin 10 yıl süreli ve 20.000 TL ile geçerli olacağı” kararlaştırılmış ise de bu ibare daktilo ile yazılmıştır. Bu durumda kira sözleşmesindeki kefalete ilişkin düzenlemenin TBK 583.maddesine uygun bir kefalet olmadığının kabulü gerekir. O halde Mahkemece,kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığı gözetilerek davanın davalı kefil ... yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu davalı hakkında ki davanın da kabulüne karar verilmesi doğru değildir.Karar bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ;Yukarıda (1) No'lu bentte açıklanan nedenlerle davalı kiracı şirket hakkındaki kararın ONANMASINA, (2) No'lu bentte açıklanan nedenlerle davalı kefil ...hakkındaki kararın BOZULMASINA, onanan kısım için temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına 27/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.